Rum-Yunan ikilisi egemen eşitliğe ve garanti antlaşmalarına hayır demeye devam ederken
Forumun açılış konuşmasına gerçekleştiren sayın Mevlüt Çavuşoğlu; Antalya Diplomasi Forumu’nu , dünyanın ilk Meclisi Patara’nın ev sahibi olan yani insanın konuşarak müzakere ederek sorunlarına çözüm arama geleneğinin başladığı bu kentte düzenlendiğini belirtti. 3 günlük süreçte çeşitli, ikili, üçlü görüşmelerin yer aldığı Foruma 11 Devlet ve Hükümet Başkanı, 45 Dışişleri Bakanı ve Bakan seviyesinde konuk katıldığını ve bunun dünyadaki her 5 Dışişleri Bakanından 1’nin Antalya Diplomasi Forumu’na katıldığı anlamına geldiğini de ifade etti.
Antalya Diplomasi Forumunda yapmış olduğu açıklama ile hem BM ve hem de Uluslararası Topluma çok açık ve net mesaj veren KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar: “Kıbrıslı Rumlarla eşit şekilde muamele görmek istiyoruz. BM, egemenlik açısından eşitliğimizi sağlamadığı sürece resmi müzakerelere başlamayacağız. Kıbrıslı Rumlar hala bütün adanın temsilcisi olarak görülmektedir. Kıbrıslı Türkler ile Rumların eşit muamele görmesiyle adil bir çözüm sağlanabilir…” demiştir.
“Ada’da yaşayan iki halk vardır. Kıbrıslı bir millet yoktur. Kıbrıs’ta yaşayan iki ayrı millet vardır. 1963’ten bu yana , Kıbrıslı Türkler çeşitli isimler altında kendi egemenliklerini kurmuşlardır” diyen KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar: “Şu anda da KKTC olarak varlığımızı sürdürüyoruz. Biz de adada Rum kesimi kadar meşruyuz ve haklıyız. Hayatın her alanında kendimizi yönetme hakkımız var. BM de bunu pek çok belgesinde ifade etmiştir.” Dedi.
Bu yöndeki açıklaması ile KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar; BM’e önemli bir mesaj vermiştir.. Sayın Ersin Tatar, BM’nin egemenlik açısından bağımsız ve egemen devletimiz KKTC’nin eşitliğini sağlamadığı taktirde resmi müzakerelere başlamayacağını vurgulaması yanında KKTC’nin artık tanınmasına giden yola girildiğinin de mesajını veriyordu.. Sayın Tatar’ın mesajı çok açık ve nettir. Sayın Tatar: “Kıbrıs Türk Halkı; BM’nin, bağımsız ve egemen devletimiz KKTC’nin egemenliğinin tanınması için bir 40 yıl daha bekleyemez” dedi..
25 Haziran 2021’de BM Genel Sekreteri Guterres ile Brüksel’de gerçekleştirdiği görüşme sonrası yapmış olduğu açıklamada GKRY Lideri Anastasiadis; Guterres’e Türkiye’nin Cenevre’de ortaya koyduğu iki devlete dayalı çözüm modelinden dolayı duyduğu hayal kırıklığını dile getirdiğini belirtti.. BM Güvenlik Konseyi kararları temelindeki diyaloğa ilişkin siyasi iradesini yineleyen Anastasiadis; diyaloğun yabancı garantiler ve askerler olmaksızın yaşayabilir ve işlevsel çözümü amaçlayacağını da belirtti..
Belçika’nın Başkenti Brüksel’de 24-25 Haziran 2021 tarihleri arasında düzenlenen AB Liderler Zirvesi’nin ardından düzenlemiş olduğu basın toplantısında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne yönelik olarak Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula Von Der Leyen’in “Kıbrıs’ta iki devletli çözümü asla kabul etmeyeceğiz” açıklamasına tepki gösteren Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı sayın Tahsin Ertuğruloğlu: “AB yetkilileri, bu açıklamalarıyla Kıbrıs Türk Halkının iradesini hiçe saymaktadırlar” dedi..
24-25 Haziran 2021 tarihlerinde Belçika’nın Brüksel kentinde gerçekleşen Avrupa Birliği Ülkelerini bir araya getiren Avrupa Konseyi’nin sonuç bildirgesinde Kıbrıs’ta çözüm modeli olarak bir kez daha “Siyasi eşitliğe dayalı iki toplumlu, iki bölgeli federasyon” temelinde barışa işaret etti. BM Güvenlik Konseyi’nin kararlarının uygulanması için çağrıda bulundu..
27 Haziran 2021 tarihli yerel basınımızda yer alan açıklamasında KKTC Dışişleri Bakanı sayın Tahsin Ertuğruloğlu; AB Konseyi Haziran 2021 Liderler Zirvesi Sonuç Bildirgesinde yer alan ve Kıbrıs’ı da ilgilendiren ifadelerin kabul edilmesinin mümkün olmadığına işaret ederek, AB’yi iki tarafın meşru hak ve çıkarlarına saygılı davranmaya ve 2004 yılında Kıbrıslı Türkler üzerindeki izolasyonları kaldırma yönünde beyan ettiği iradeyi hayata geçirmeye davet etti..
26 Haziran 2021 tarihli Alithia Gazetesinde yer alan haberlere göre; “27 AB’ne Üye Devleti, Türkiye’den iki kesimli , iki toplumlu federasyon çözümü ve Maraş’la ilgili kararlara saygı duyulmasını istiyor” başlıklarıyla verilmişti..
Türkiye Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada: “Zirve kararlarının Kıbrıs’a ilişkin bölümleri, her zamanki gibi Rum-Yunan ikilisinin görüşlerinin tekrarıdır. Bu tutumuyla AB bir kez daha Kıbrıs Türklerini yok saymış ve eşit haklarını görmezden gelmiştir. AB’nin bu tutumu devam ettiği sürece, Kıbrıs meselesine yapıcı bir katkıda bulunması mümkün değildir. Bu vesileyle AB’yi bir kez daha Ada’daki gerçekleri görmeye, Kıbrıs Türklerini ve müktesep eşit haklarını tanımaya ve 2004’te verdiği sözleri yerine getirmeye davet ediyoruz..” denildi. Dünden bugüne BM’nin egemenlik açısından KKTC’nin eşitliğini sağlamadığı taktirde resmi müzakerelere başlanamayacağını açıkça vurgulamıştır.
Diğer yandan, Brüksel’de BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile bir araya gelen GKRY Lideri Anastasiadis, Guterres’e Türkiye’nin Cenevre’de ortaya koyduğu iki devlete dayalı çözüm koşullarından dolayı duyduğu hayal kırıklığını bir kez daha dile getirdi.
BM ve AB’ye , Kıbrıs Türk tarafının önerilerinin ciddiye alınmasını öneren KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar: “27-29 Nisan 2021 tarihlerinde Cenevre’de gerçekleştirilen gayrı resmi toplantıda BM Genel Sekreteri’nin gösterdiği dengeli tutumun çabalara olumlu katkısı olacağına inandığını ve bu tutumunun Temmuz 2021’de yayınlanacak olan raporlara yansıtılmasını da beklediğini” ifade etti.
Rum-Yunan ikilisinin ve onlara destek verenlerin hedefleri öncelikle 15 Kasım 1983’te ilan edilen bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin ortadan kalkmasını sağlamak ve tarihin derinliklerine gömmektir.
Rum liderliği bu hedeflerine ancak “federasyon çözümü” ile varabileceklerine inanıyorlar!.. Rum liderliği, “Federasyon çözümü”nü “Kurucu Devlet” safsatası ile gerçekleştireceklerine inanmaktadırlar. Rum liderliği “Kurucu Devlet” saçmalığına dört elle sarılmaktadır. Halbuki, Türk tarafı açısından; “Kurucu Devlet” hiçbir zaman tanınmayacak olan, bağımsız ve egemen statüsü olmayan bir yerel yönetim sistemidir.
Rum liderliğinin bu politikalarına destek veren BM ve AB’nin öncelikli hedefi 38 yıllık bağımsız ve egemen devletimiz KKTC’ni ortadan kaldırılmasını sağlamaktır. BM ve AB, Kıbrıs Türk Halkının haklarını görmezden gelmektedirler. Hedefleri Kıbrıs Türk Halkını “Azınlık” seviyesine getirilmesini sağlamaktır. Ama ne yazık ki ; dünden bugüne yaşananlara rağmen aramızda hala daha Rumlarla federasyon çatısı altında bir araya gelmek isteyen bir ‘azınlık’ kesim vardır!..
Çok iyi hatırlardadır; BM Genel Sekreteri Guterres; 27-29 Nisan 2021’de Cenevre’de gerçekleşecek 5+BM toplantısına tarafların yeni önerilerle gelmesini istemişti... Nitekim 27 Nisan’da KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar; BM Genel Sekreteri’ne 6 maddelik bir öneri sunar ve yer yerinden oynarken Rum-Yunan ikilisi yıllardan beri dile getirdiği, Garanti Antlaşmaları iptal edilmeli, Türk askeri Adadan gitmeli, tüm Rum göçmenler evlerine dönmeli demekten öteye bir şey diyemeyecekti..
Gelinen noktada 27-29 Nisan 2021 tarihleri arasında Cenevre’de yer alan 5+BM Konferansında Türk tarafının kararlı duruşu ile çözüm önerileri BM kayıtlarına geçmiştir. Kim ne derse desin, bu konferansta Anavatanımız Türkiye’nin desteğinde KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar’ın ortaya koyduğu “Egemen Eşitliğe Dayalı İki Devletli” siyasi çözüm modeli kayda geçmiştir.. Yine iki devletin birbirini “Eş Zamanlı Olarak Tanımasını” gündeme getirmiştir. Bu süreçte ilerleyen günlerde başlayabilecek bir müzakere sürecinde de KKTC’nin egemenliğinden vazgeçmeyeceğini, uluslararası alanda Rum kesimi ile eşit statüde kabul edilmeden yeni bir müzakere sürecine başlanmayacağının mesajı net bir şekilde verilmiştir.
Gerçek şu ki; Kıbrıs’ta adil ve kalıcı bir siyasi çözüm için 27-29 Nisan 2021’de gerçekleşen 5+BM toplantısı bir dönüm noktası olacaktı.. KKTC açısından bağımsız ve egemen iki devletli çözüm kayıtlara geçti. Günümüzde Rum-Yunan ikilisi KKTC’nin tanınabileceğinin huzursuzluğunu yaşamaktadır. Rum basınına göre; Azerbaycan, Pakistan, Libya, Bengaldeş ve Gambia bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini tanımaya hazır!..
BM Güvenlik Konseyi’nin kendi aldığı kararlar çerçevesinde , bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanımak isteyenleri engelleme hakkı yoktur. Gerçek şu ki; BM’nin herhangi bir devleti tanıma veya tanımama yetkisi de yoktur.. BM sadece ve sadece KKTC’ni tanımak isteyenlere, KKTC’ni tanımamaları yönünde tavsiyelerde bulunabilir, ancak engelleyemez. Şu çok iyi bilinmelidir ki; BM Güvenlik Konseyi, bir devletin egemenlik haklarını kullanarak başka bir devleti tanımasına engel olamaz. Böyle bir hakkı yoktur!..
Sonuç olarak; Rum-Yunan ikilisi Kıbrıs Türk Halkının egemen eşitliğine ve garanti antlaşmalarına hayır derken; BM Güvenlik Konseyi dünden bugüne aldığı kararlarla KKTC’nin tanınmasına engel olurken; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak, bir kırk yıl daha BM’nin; KKTC’nin egemenlik haklarını tanımasını bekleyemeyiz..
Federasyon gibi, Birleşik Federal Kıbrıs gibi siyasi çözümlerle aziz şehitlerimizin kemiklerini sızlatmayalım. Birlik ve beraberlik içinde harekete geçerek bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınmasını sağlamalıyız.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak tanınma için Anavatanımız Türkiye’nin desteğinde harekete geçme zamanı gelmiştir..
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sen Çok Yaşa…