RUM-YUNAN İKİLİSİ GARANTİ ANLAŞMALARININ KALDIRILMASINI İSTERKEN

Abone Ol

Gelinen aşamada  Kıbrıs Türk halkının olmazsa olmazı olan Garanti Anlaşmaları bile   konuşulmaya başlanırken, hedefleri   anavatanımız Türkiye’nin  etkin ve fiili garantisini sulandırmak  olan Rum liderliği Cenevre Konferansı öncesi konuyu    dillendirilmeye ve  nabız yoklamaya başladılar bile!...

Günümüzde  toplumlararası  görüşmelerden  elde ettikleri kazanımları dile getiren Anastasiadis: “Ada’da  Helenizm’in  geleceğini  garanti altına  aldık” diyor. Anastasiadis “Türk ordusunu Kıbrıs’ta  istemiyorum” diyor.  DİSİ Başkanı Neofitu: “Garantiler kalkmalı, Türk askeri çekilmeli” diyor.

Diğer  yandan da   “Garantiler   kalkmadan  çözüm  olmaz” diyen   Yunan Dışişleri Bakanı  Kociaş  hedefimiz “Garanti ve İttifak Anlaşmalarının  kaldırılmasını ve de  Türk askerinin  Kıbrıs’tan   çıkmasını sağlamaktır” diyor.

Rum liderliği, “AB üyesi olmayan  Türkiye,  AB üyesi bir ülkeye   Garantör olmaz” diyor. Unutmayalım ki,  1960 Kıbrıs Cumhuriyeti yürürlüğe girdikten 1 ay sonra  BM’e üye oldu ve 1961 yılının   baharında da İngiliz  Milletler Topluluğuna (Common  wealth) kabul edildi.  1960 Kıbrıs Cumhuriyeti , Aralık  1961’de  Kıbrıs Uluslararası Para Fonu (IMF) Dünya Bankasına  üye olurken ve de 2004’te  AB üyesi olurken  1960 Garanti ve İttifak Anlaşmaları  yok muydu? Tabii ki vardı!..

Günümüzde  1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası, 1960 Garanti ve İttifak Anlaşmaları   ve dolayısıyla   anavatanımız  Türkiye’nin  etkin ve fiili garantisi  AB içinde , AB  müktesebatı içinde  Birincil Hukuk olarak yerini alıyor.  Tıpkı , 1945’te  ABD’nin  Almanya’nın   stratejik  garantör olduğu   ve de  AB’nin  Birincil Hukukuna uygun  olduğu gibi…

Yine unutmayalım ki,  Ocak 2009’da   dönemin  AB  Komiseri olan  Olli Rehn  yapmış olduğu açıklamada  Türkiye’nin  ; Kıbrıs Cumhuriyeti’nin  garantörü olmasının AB’nin kurallarına ve AB müktesebatına  aykırı değildir” demiştir…

25 Haziran 2015’te KKTC Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü sayın Barış Burcu resmi ağızdan yapılan  “Garantiler Tabu Değildir” açıklaması ile kendi kalemize  ilk  golü maalesef atmış bulunuyorduk!... Kim ne derse desin, bu açıklamalar büyük  bir stratejik ve politik bir hata idi. Bu ve buna benzer  talihsiz açıklama ve yorumlarla  anavatanımız  Türkiye’nin etkin ve fiili garantisi zedelenmiş ve konuşulur hale  gelmiştir…

18.9.2016’da New York’ta TAK  Muhabirinin sorularını yanıtlayan sayın Akıncı “… Bir tarafın  güvenlik ve garanti yaklaşımı diğer taraf için  tehdit oluşturulmamalıdır…” diyordu…

Cenevre’de 28 Haziran’da yapılması beklenen Konferansa sayılı günler kala ön şartlarını bir kez daha tekrarlayan   GKRY Başkanı Anastasiadis: “Kıbrıs’ın AB  üyesi olma  niteliği en iyi garantidir. AB üyesi bir devlette  Türk askerinin bulunması ve Türkiye’nin çağ dışı kalmış garanti sistemine sahip olması kabul edilemez” derken;  Rum Hükümet Sözcü Vekili Viktoras  Papadopulos, Anastasiadis’in Kıbrıs sorunu tarihinde, ilk kez, Güvenlik, Garantiler ve “İşgal Ordusu” şeklindeki başlıca  konuların , uluslararası  toplum önünde  , müzakere  masasında bulunmasını başardığını  belirtti.

Geçmişe dönüp  kısaca  bir değerlendirme  yapacak olursak neden ısrarla  anavatanımız Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin devam etmesini  istediğimiz kolayca anlaşılacaktır…

Öncelikle mevcut  Garanti sisteminin   çağ dışı  olduğu iddiaları kabul edilemez.  Halen yürürlükte olan  Garanti ve İttifak Anlaşmaları  uluslararası meşruiyeti  bulunan anlaşmalardır.

Rumlarla olası bir siyasi çözüm adına, Birleşik Federal Kıbrıs gibi siyasi bir çözüm adına  garanti anlaşmalarının tartışmaya açılmasına izin vermek ,  Kıbrıs Türk halkına telafisi olmayan zararlar verecektir!...

Günümüzde Kıbrıs Türk halkının  anavatanımız Türkiye’nin etkin ve fiili garantisine   her zamankinden daha  fazla ihtiyacı vardır.  Rum liderliğinin emellerine ulaşmak adına  her fırsatta  Türkiye’nin   garantörlüğüne son verilmesi ve Türk askerinin  Kıbrıs’tan çıkarılması söylemlerinin ardında bir art niyet olduğu kesindir…

Anavatanımız Türkiye’nin ; Garanti ve İttifak Anlaşmaları konusunda daha fazla konuşulmasına fırsat vermeden  bu konuda son sözü söyleyeceğine ve son noktayı koyacağına  yürekten inanıyoruz...