RUM-YUNAN İKİLİSİNİN KIBRIS’TAKİ SİYASİ ÇÖZÜM HEDEFLERİ BİLİNİRKEN (1)
O günde Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) etrafında bütünleşerek Anavatanımız Türkiye’ye güvenerek 11 yıl boyunca verdiği mücadelenin sonunda Kıbrıs Türk Halkı 20 Temmuz 1974 Barış Harekatının mutluluğunu yaşadı, Kıbrıs’ta iki bölgelilik oluştu. 13 Şubat 1975’te KTFD ilan edildi.. Yıllarca devam eden toplumlararası görüşme sürecinde Rum-Yunan ikilisi Kıbrıs Türk halkını ‘azınlık’ hakları ile ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyeti’ne yamalamak ve Girit misali yok etmeyi hedeflemeleri nedeniyle Kıbrıs’ta adil ve kalıcı bir siyasi çözüme varılamamasının ardından 15 Kasım 1983’te bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilan edildi..
Bağımsız ve egemen devletimiz KKTC’nin ilanından sonra da yıllarca devam eden görüşme sürecinde Rum-Yunan ikilisinin Megali İdea hayalleri çerçevesinde olası bir çözümle birlikte Enosis’e giden yolun açılmasını hedeflemeleri nedeniyle adil ve kalıcı bir çözüme varılamayacaktı..
BM’nin yakın bir gelecekte düzenlemeyi hedeflediği 5+1 Konferansının gündeme gelmesinin ardından gelinen aşamada “Vizyonumuz Federasyondan başkası değildir” diyen GKRY Başkanı NikosAnastasiadis: Hedeflenen 5+1 konferansına katılmaya hazır olduğunu yineleyen ve “Bu fırsattan istifade, tezimizi netleştirmek istiyorum. Çözüm vizyonumuz BM’nin ilgili kararlarına ve AB’nin üzerine bina edildiği ilkelere göre iki bölgeli iki toplumlu federasyondan başkası değildir” dedi. Kıbrıs AB, üyesidir ve çözümün AB kurumları içerisinde işlevsel bir devlet sağlaması gerekir” dedi.
Diğer yandan Fileleftheros Gazetesinden basınımıza yansıyan haberlere göre; Hindistan Dışişleri Bakanı SubrahmanyamJaishankar ile 16 Şubat 2021’de Telekonferans yöntemiyle gerçekleştirmiş olduğu Genişletilmiş Siyasi İstişare görüşmesinde; ilişkiler gözden geçirildi ve de Hristodulidis, Hindu mevkidaşına Doğu Akdeniz’de oluşturdukları ittifaklardan bahsetti ve Güney Kıbrıs ile Hindistan’ın da bu yönde işbirliği perspektiflerine dikkat çekti.
18 Şubat 2021 tarihli yerel basınımıza yansıyan haberlere göre; Anastasiadis ile Hristodulidis’in taleplerinin kabul edilemez olduğunu söyleyen KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar: GKRY Başkanı NikosAnastasiadis’in gayrı resmi 5+1 toplantısına yönelik olarak “BM Parametreleri değişmemeli, Türk tarafının kapalı Maraş’ın tamamen açılmasına yönelik planlamaları sona ermeli ve Doğu Akdeniz’deki Türk faaliyetleri sonlandırılmalı” şeklinde dayatmalarda bulunması kabul edilemez” dedi…
Tatar şöyle devam etti: “Anastasidis’in bu dayatmalarda bulunması ve bunları şart olarak ileri sürmesi, Kıbrıs’ta statükonun devam etmesi anlamını içerirken, yapılması beklenen gayrı resmi 5+1 toplantısını da dinamitlemeye yöneliktir. Kıbrıs konusuyla ilgili olarak yıllardan beri gündemde bulunan BM Parametreleri bugüne kadar sonuç vermediği gibi, söz konusu parametrelerle de bir anlaşmaya ulaşılamayacağı gerçeği ortaya çıkmıştır. Mevcut parametrelerde ısrar etmek ise çözümsüzlüğe oynamaktır..
… Türk tarafının belirlediği ve uygulamaya koyduğu kapalı Maraş açılımı devam etmektedir. Bu konuda Rum tarafının şartlarına boyun eğecek değiliz. Doğu Akdeniz’de devam etmekte olan Türk faaliyetleri de KKTC ile Türkiye’nin hak ve menfaatlerini korumaya yöneliktir. Bu nedenle Rum tarafının tek başına Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarına sahip çıkmasına , KKTC ile Türkiye’nin haklarını ayaklar altında çiğnemesine asla müsaade edilmeyecektir” ..
… Rum Dışişleri Bakanı NikosHristodulidis’in “Federasyon zemini dışında bir çözümün olamayacağı” şeklindeki açıklamasına da değinen Tatar: “Bizim görüşümüz ise eşit haklara sahip , yan yana yaşayan egemen iki devletin iş birliğine dayalı çözüm modelidir…
…BM Genel Sekreteri AntonioGuterresde, Rum uzlaşmazlığı nedeniyle çöken CransMontana görüşmelerinden sonra yaptığı açıklamada Kıbrıs konusuyla ilgili yeni görüşlerin de masaya gelebileceğini belirtmişti. Egemen iki eşit devletin iş birliğine dayalı çözüm modeli de yeni görüş ve yeni bir yol olarak tarafımızdan gündeme getirilmiş olup, gayrı resmi 5+1 toplantısında da masaya getirilecek ve bundan da geri adım atılmayacaktır” dedi.
Rum liderliğinin Kıbrıs’taki siyasi çözüm hedefleri bilinmesine ve de BM Güvenlik Konseyi tarafından hedeflenen 5’li Konferanstan neler beklediklerini ve taleplerini açıklamalarına karşın , Rum Liderliğinin olası bir siyasi çözümde yer alan hedeflerini çok iyi bilmelerine karşın, Ana Muhalefet Partisi CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, hala daha ‘federasyon’ diyor başka bir şey demiyor.
Nitekim; GKRY Hükümet Sözcüsü KiryakosKusios: “5’li konferanstan sonuç alınabilmesi için Türk askeri Adadan gitmeli, tüm Rum göçmenler eski yerlerine dönmeli, Garanti Antlaşmaları feshedilmeli, BM kararları ve parametreleri çerçevesinde çözüm aranmalı . Bunlar olmazsa çözüm olmaz” demelerine karşın hala daha sayın Erhürman ‘Federasyon’ diyor başka bir şey demiyor.. Erhürman, “Federasyon öldü demekle Federasyon ölmüyor” demişti..
“Federasyon ölmedi demekle Federasyonun öldüğü gerçeği ortadan kalkmaz” diyen KKTC Dışişleri Bakanı sayın Tahsin Ertuğruloğlu: “Esasen federasyon Kıbrıs müzakere süreçlerinde hiç yaşamadı ki ölmesi, ölmemesi tartışılıyor.” Dedi. Ertuğruloğlu , şöyle devam etti:
“52 yıllık müzakere süreçlerinde ‘federasyon’ hiçbir zaman olası bir hedef olmadı. Rum ‘Federasyon’ diyerek Rum egemenliğinde üniter bir yapı yaratmaya, bizler de bunu engelleme adına egemen eşitlerin ortaklığı olan ‘Konfederasyon’ dediğimiz için Federasyon hiçbir zaman olası bir hedef olmadı. Rum ‘Federasyon’ diyerek Rum egemenliğine üniter bir yapı yaratmaya, bizler de bunu engelleme adına egemen eşitlerin ortaklığı olan ‘Konfederasyon’ yaratmaya çalıştık. Bu sürecin böyle gelişmesinin tek nedeni ise Rum tarafının uluslararası hukuka ve tarihi realitelere aykırı bir şekilde tek başına ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ olarak tanınması olmuştur. Federasyonun olası olmamasının tek nedeni de budur…
.. Şimdi bu zafiyet ortadan kalkmamışken , hala daha Kıbrıs Türk Halkına ‘federasyon’ diye yalan yanlış ve olası olmayan bir hedef göstermenin anlamı ne? Bunu yaparken de kendi halkının ve devletinin egemenliğini inkar etmenin ve/veya bunlardan vazgeçmeye çanak tutmanın politik/siyasi bir beceri olduğunu kim kabul edebilir ki? Yapılması gereken ulusal davamız Kıbrıs konusunu partiler üstü bir konuma taşımaktır” dedi.
1 Şubat 2021 tarihli yerel basınımızda yer alan “İki Devlet Politikamızdan Geriye Dönüş Yoktur” başlıklı haberde KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar: “İki Egemen Devlete Dayalı Çözüm Politikamızda Kararlıyız ve Bu Politikadan Geriye Dönüş Yoktur” deniliyordu.
..BM Genel Sekreteri AntonioGuterres de düzenlediği 2021 yılının ilk basın toplantısında gündemi değerlendirirken , “Yeni fikirlere açık ve tarafları dinlemeye hazır olduğunu” belirten sayın Ersin Tatar: 5+1 toplantısında yeni fikirler gündeme gelecek ve bu doğrultuda egemen eşit iki devlete dayalı çözüm politikamızı masaya getireceğiz. Masada, Anavatan Türkiye’nin de olması en büyük gücümüz olacaktır…
… Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde açıkladığım, halkın da onay verdiği ve Anavatan Türkiye’nin de desteklediği egemen eşitliğe dayalı iki devlet formülü , Kıbrıs’ın gerçeklerine dayalı yeni bir politikadır ve bu politika Kıbrıs için olduğu kadar bölge için de oldukça önemlidir. İki egemen devlete dayalı çözüm politikamızda kararlıyız ve bu politikadan geriye dönüş yoktur… Ülkemizin, halkımızın ve yetişen yeni nesillerin geleceğini belirsizlikler içerisinde tehlikeye atmamız söz konusu değildir. Halkımızın 1974 öncesinin karanlık günlerine dönmesine müsaade edilmeyecektir. ..
… Bir kez daha belirtmek gerekir ki 5+1 gayrı resmi toplantıda , durumu, irademizi ve yeni politikamızı ortaya koyacağız.. Rum-Yunan ikilisi ile bu ikiliye destek veren ülkelerin baskı ve dayatmalarına asla boyun eğmeyeceğiz. Bazı çevrelerin ileri sürdüğü “Nasıl olursa olsun da çözüm olsun” mantığıyla hareket etmeyeceğiz, devletimizden, özgürlüğümüzden, egemenliğimizden, Anavatan Türkiye’nin garantörlüğünden ve Türk askerinden kesinlikle vazgeçmeyeceğiz..” demişti..
Sonuç olarak; Rum-Yunan ikilisi; dünden bugüne hedeflerinin Megali İdea hayalleri çerçevesinde Enosis’i gerçekleşmesini sağlamak olduğunu gizleme gereğini duymazken; BM ve AB her koşulda Rum-Yunan ikilisine destek verirken KKTC’de hala daha bazı kişiler, bazı siyasi partiler ve de bazı kurum ve kuruluşlar ne yazık ki; Birleşik Federal Kıbrıs gibi bir siyasi çözüm peşinde koşmaya devam ediyorlar..
24 Nisan 2004 Annan Planı Referandumunda Kıbrıs Türk Halkının ‘evet’ derken Rumların ‘hayır’ dediğini görmezden gelen, 2017’de CransMontana’da Rum-Yunan ikisinin tutumunu ve Konferansı terk etmesini görmezden gelen, iki devletli, egemen eşitliğe dayalı siyasi çözüm modeline karşı çıkan, onlarca yıldan beri uygulanan ambargo ve izolasyonları görmezden gelenler, KKTC’nin tanınması için yola çıkılmasına karı bir tutum sergileyenler çok iyi bilmelidirler ki tarihi bir hata içindedirler.
15 Kasım 1983’te ilan edilen bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin günümüzde sadece Anavatanımız Türkiye tarafından tanınmasının KKTC’nin yasal bir devlet olmadığını göstermez.. Kıbrıs Türk halkı olarak, Anavatanımız Türkiye olarak KKTC’nin tanınmasını istedik tanınmadık mı? Gelinen noktada kesin kararımızı vererek bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınması için harekete geçmeliyiz.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sen Çok Yaşa.. DEVAM EDECEK..