RUM-YUNAN İKİLİSİNİN MEGALİ-İDEA HAYALLERİ VE 21 ARALIK 1963 KANLI NOEL SALDIRILARINA GİDEN YOL (1)

Abone Ol

5Şubat1959’da Zürih’te Türkiye Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Yunanistan Dışişleri Bakanı EvangelosAverof ve heyetleri arasında başlayan görüşmelerin  ardından 11 Şubat 1959 tarihinde  imzalanan Zürih  Antlaşması ile bağımsız Kıbrıs Cumhuriyeti’nin temelleri atılıyordu..
Bu gelişmenin ardındanTürkiye Başbakanı Adnan Menderes, Yunanistan Başbakanı Konstantin Karamanlis ve İngiltere Dışişleri Bakanı  HaroldMacmillan; Kıbrıs Türk Halkı adına Dr. Fazıl Küçük ve Kıbrıs Rum Halkı adına  Başpiskopos Makarios 19 Şubat 1959’da Londra Antlaşmalarını imzalarken hedef iki uluslu bağımsız bir devlet yaratmaktı..
Ancak ne var ki; Megali İdea hayali içinde yaşamaya devam edecek olan Rum-Yunan ikilisinin ileri gelenleri daha imzaları kurumadan yaptıkları açıklamalarla Kurulması hedeflenen Kıbrıs Cumhuriyeti’nin uzun ömürlü olmayacağı çok açık ve netti..
Nitekim, 19 Şubat 1959 Londra Antlaşmalarını  imzalamasının ardından 6 Mart’ta Kıbrıs’a dönüşünde  bu antlaşmaları imzaladığı için kendini  tenkit edenlere yaptığı açıklamadaMakarios:  “Bu antlaşmalar Enosis’esıçrama tahtası olacak” derken diğer yandan da  Yunan Meclisinde kendini tenkit  edenlere  Yunan Dışişleri Bakanı Averof : “Beyler düşününüz bir kere Enosis’e Kıbrıs Cumhuriyeti’nden mi, yoksa İngiliz Yönetiminden mi daha kolay gidilir” derken  Rum-Yunan ikilisinin hedeflerinin Enosis olduğunu çok ve net olarak dile getiriyorlardı.
Diğer yandan  ayni günlerde TBMM’de konuşan Türkiye Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu: “Umarım  Kıbrıs’ta Türklerle Rumlar gelecekte Atatürk ve Venizelos’un yarattığı dostluk ruhu içinde hareket edecekler, adanın mutluluğu ve refahı için tam bir işbirliği ve anlayışı içinde  olacaklardır” derken Türk-Yunan dostluğuna verilen önemi dile getiriyordu.
Rum-Yunan ikilisinin ve Anavatanımız Türkiye’nin Kıbrıs Cumhuriyeti’nin  kuruluşuna giden yolda hedefleri düşündürücüidi!.. Kıbrıs Türk halkı ve Anavatanımız Türkiye Kıbrıs Cumhuriyeti’ni yaşatmayı hedeflerken Rum-Yunan  ikilisi daha o günde dahi verdikleri beyanatlarında Enosis hedeflerinden vazgeçmedikleri yönünde çok açık ve netti.
Nitekim, yine o günlerde 19 Şubat 1959 Zürih ve  Londra Antlaşmalarının ardından 1 Nisan 1960’ta diğer bir değişle EOKA tedhiş örgütünün 1 Nisan 1955’te faaliyete geçişinin 5’nci yıl dönümünde Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası üzerinde çalışmalar yapıldığı günlerde, EOKA’nın verdiği kurtuluş mücadelesinin, ulusal özgürlüğün temel taşını oluşturduğunu belirten Makarios:
“Bu özgürlüğü  tamamlamak ve korumak bizim kutsal görevimizdir. Ulusal mücadeleler asla sona ermez; ayni esası ve içeriğini koruyarak sadece şekil değiştirirler, Zürih ve Londra anlaşmalarıyla umutlarımız ve emellerimiz tamamlanamamıştır. EOKA’nın bize sağladığı bu burçlardan ve köprü başlarından  zaferimizi tamamlayıncaya kadar mücadeleye devam edeceğiz. O halde bu inançla ülkemizin geleceği için uğraş vermeliyiz.  5 yıl önce başlattığımız bu görev yakında tamamlanacak ve meyvelerini verecektir” diyordu..
Bu sözleriyle Makarios: 1 Nisan 1955’te  faaliyete 5 yıl önce faaliyete geçen EOKA tedhiş örgütünün Enosis’i gerçekleştirme mücadelesinin yakında tamamlanacağını belirtiyordu. Yani, Kıbrıs Türk  ve Rum halklarının siyasi eşitliği ve kurucu ortaklığına dayalı Kıbrıs Cumhuriyeti kurulurken Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığına getirilen  Başpiskopos Makarios;  “Bağımsız  devleti yıkıp değişmez hedeflerinin Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhakı olduğunu”daha 1960 Kıbrıs  Cumhuriyeti’nin  kuruluşuna giden yolda çok açık bir dille ifade ediyordu..
28 Temmuz 1960’ta yani 16 Ağustos 1960 Kıbrıs  Cumhuriyeti’nin ilanından sadece 18 gün önce  verdiği demecinde de Makarios: “Antlaşmalar hedefi oluşturmuyor ve yarına ait değil, bugüne aittir” diyordu.
Kıbrıs Cumhuriyeti’ninilan edildiği 16 Ağustos 1960’ta da Makarios: “Bağımsızlık , EOKA’nın amacı ve hedefi değildi. Yabancı faktörler, ulusal hedefin gerçekleşmesini önledi. Fakat bu, üzüntü nedeni olmamalıdır. Zira yeni burçlar fethedilmiştir ve Kıbrıslı Rumlar bu burçlardan hareketle nihai zaferi tamamlayacaktır” diyordu..
19 Şubat 1959 Zürih ve Londra Anlaşmalarının en önemli belgesini bir yandan Kıbrıs Cumhuriyeti, diğer yandan  Türkiye, Yunanistan ve İngiltere arasında imzalanan Garanti Anlaşması oluşturmaktadır.
İki toplumlu ortaklık devleti olan Kıbrıs Cumhuriyeti’ni başta Makarios olmak üzere Kıbrıs Rum liderliği içlerine sindirememiştir. Bu nedenle Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluşuna giden yolda imzaladığı 19 Şubat 1959 Zürih ve Londra Antlaşmalarıyla kurulması öngörülen iki toplumlu ortaklık devleti olan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ilk fırsatta ve en erken bir zamanda yıkılması, Adanın tümünün Rum’un egemenliği altına  sokulmasını, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bir Rum devletine dönüştürülmesini ve  Kıbrıs Türklerini de bu Rum devleti içinde ‘azınlık’ bir toplum statüsüne indirgenmesini, hatta Girit misali toptan imha edilmesini öngören planlar yapmaya başlamışlardır.
O günde Makarios’un tüm bu beyanatları Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluş anlaşmalarının halkın iradesi dışında bir oldu bitti ile zorla kabul ettirildi, Türklere aşırı derecede ve iç düzeni bozacak haklar verildiğini ve bu nedenle ayrıca  dıştan  garantör ülkelere müdahale hakkı tanındığı, Garanti Anlaşmalarının kaldırılması gerektiği ve de anayasada değişiklikler yapılması gerektiğini dile getiriyordu.
Makarios’un tüm bu beyanatları 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kısa ömürlü olacağının belirgin sinyalleriydi. Nitekim Enosis’e giden yolu açmak için Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasında yapılmasını hedeflediği değişiklikleri gerçekleştiremeyen Makarios; Akritas Planını devreye koyacaktı.
Nitekim, 21 Aralık 1963 Kanlı Noel saldırılarıyla Akritas planı uygulamaya konulurken “Esas Hedef ve Nihai Hedef Enosis’tir” deniliyordu..  DEVAM EDECEK…