Rum basınında yer alan haberlere göre Rumlar, Kıbrıs Türk halkının sonunu getirecek ödünler peşinde . Rumlar, Garanti Anlaşmalarının iptalini, Kuzeydeki mallarına sahip olmave yerleşme hakkı, Tek Egemenlik,Tek Vatandaşlık, bulunacak bir federal sistemde ayrılma hakkının olmaması ve çözümün AB normlarına uygun olması peşinde koşmaktadırlar.Rumlar , AB üyesi olmayan Türkiye AB üyesi Kıbrısa garantör olamaz diyorlar.
Her şeyden önce Kıbrıs Türk halkı Garanti Anlaşmalarından asla ödün veremez. Bu konuda Kıbrıs Türk halkının ödün vermemesi için neden çoktur…
Kıbrıs Türk halkı 1955-1958 yılları arasında yaşadıklarının ardından 1958 yılının sonlarında ABD, İngiltere ve NATOnun girişimleriyle Şubat 1959da Zürih ve Londra Anlaşmalarına gidilirken Kıbrıs Türk halkı garantiler istemişti. Bunun bir sonucu olarak Türkiye, Yunanistan , İngiltere ve Kıbrıs Türk ve Rum halklarının onayıyla 1960 Garanti Anlaşmaları imzalanmıştı.19 Şubat 1959 Zürih ve Londra Anlaşmalarının imzalanmasının ardından 6 Mart 1959da Makarios Kıbrısa vasıl olmasının ardından kendisine yönetilen bir soruya vermiş olduğu cevapta: “…bu anlaşmalar Enosise bir sıçrama tahtası olacak…” demişti.
Nitekim bir süre sonra Makarios, 1960 Anayasasında Kıbrıs Türk halkına hayat veren 13 maddenin değiştirilmesini istedi. Bu değişikliği başaramayan Makarios, 21 Aralık 1963 Kanlı Noel saldırılarıylaAkritas Planını devreye koyar. Hedefleri Kıbrıs Türk halkını yok etmek ve Enosisi gerçekleştirmekti. 4 Mart 1964 tarih ve 186 sayılı BM Güvenlik Konseyinin kararıyla 26 Martta Kıbrısa Barış Gücü Askeri gelir. Kıbrıs Türk halkı BM Barış Gücünden çok şey ümit ediyordu. Ancak Barış Gücü Askeri , Rum saldırılarını izleme ve de saldırılar sona erdikten sonra kaç ölünüz ve yaralınız var diye sorup rapor tutmaktan öte bir görev yapmadılar. Kıbrıs Türk halkı 11 yıl boyunca Rumların silahlı saldırılarına ve katliamlarına maruz kaldı.
Yıllar önce de Rodosta ve Giritte Türklere yönelik yapılan katliamlarda da şimdilerde AB üyesi olan İngiltere, Fransa, Almanya Garantör devlet değiller miydi?
Yakın geçmişte de BM garantisine inanarak silahlarını teslim eden SrebrenitsadaBoşnakların , Kerkük ve Musulda soydaşlarımızın dünyanın gözü önünde katledilmiştir. Tüm bunlar görmezden gelinemez.
1974 Barış HarekatıKıbrısa barış ve huzur gelmiştir. Şimdi garanti Anlaşmalarından vazgeçip BM ve/veya AB garantisi altına girilemez. Bu böyle biline… Kıbrıs Türk halkının bu adadaki varlığını sürdürebilmesi için hiç tartışmasız Türk silahlı Kuvvetlerinin Kıbrıstan ayrılmamasını gerektirmektedir.
Rumlara Kuzeydeki mallarına sahip olma ve yerleşme hakkı de mümkün değildir.Böyle bir hakkın verilmesi durumunda iki bölgeliliğin ortadan kalkması adına , Kuzeyde de Rumun nüfus üstünlüğünü ele geçirmesi ve Kıbrıs Türk halkına ait belirli bir bölge kalmamaması adına Rumlar ; takas ve tazminat seçeneklerini hiçbir şekilde kullanmayacak ve de sadece iade edilmesin de ısrar edeceklerdir. Böylece Kuzeyde de Rum halkı , nüfus üstünlüğünü ele geçirerek Kuzeydeki yönetimde de söz sahibi olacaklardır.
Rumlar, bir yandan iki bölgeli , iki toplumlu siyasi eşitliğe dayalı siyasi çözümü kabul ettiklerine dair açıklamalar yaparken diğer yandan “Tek Egemenlik, Tek Temsiliyet ve Tek vatandaşlık” tan bahsediyorlar. Rumlar, Kurucu devletlerin egemenliğini kabul etmiyorlar ve de tek vatandaşlık ilkesinde ısrar ediyorlar. Rumların “Tek Egemenlik”te ısrar etmeleri düşündürücüdür. İki bölgelilikten bahsedilirken AB normlarının uygulanması istenmekte ve Birincil Hukuku kabul etmemektedirler. Serbest mal-mülk , serbest yerleşim ve serbest dolaşım özgürlüğü, “İki Bölgeliliği ortadan kaldırırken Birleşik Kıbrıs kendiliğinden oluşacak ve Enosise giden yol açılmış olacaktır.Bu açıdan baktığımız zaman bugün, AB üyesi Yunanistanda Batı Trakyada yaşayan kardeşlerimiz ben Türküm diyemiyor. Fırsat verilmesi halinde benzeri olaylar ileride Kıbrısta da olacak ve Türk kimliğimizi kullanamayacağız. Birleşik Kıbrısın oluşmasıyla devletin resmi dilini de herhalde Yunanca yapacaklardır. Maalesef günümüzde AB, Rumlara yeşil ışık yakmaktadır.
Geçmiş yıllarda yaşadıklarımız ortadadır. Rumların, yaptıkları anlaşmalara sadık kalmadıklarını biliyoruz. Rumlar Federal Devlete ulaştıktan sonra bu anlaşmaları da bozacaklardır. Bu durumda ‘Ayrılma Hakkı” olmazsa yine devletsiz kalmış olacağız. Hangi şart altında olursak olalım kendimizi yok olmaktan kurtaramayacağız…
KKTC nasıl olursa olsun tanınmayacak demekle bir yere varamayız. Kıbrısta siyasi çözümsüzlüğün uzaması durumunda Kıbrıs Türk halkının yok olacağını düşünenler vardır ki bu çok yanlıştır.Dolayısıyla ABli olma, dünya ile bütünleşme, dünyalı olma , uluslar arası hukukun parçası olma adına nasıl olursa olsun diyerek , Federasyon /Birleşik Kıbrıs gibi siyasi çözümlere razı olamayız. Kıbrıs Türk halkı ‘Federasyon gibi bir siyasi çözüme mahkum değildir. Kıbrıs Türk halkının Rumlarla ‘Ortak Devlet kurması için hiçbir neden yoktur. Kıbrıs Türk halkının Ruma güvenmesi için de tek bir neden yoktur..
Bunları Annan Planı döneminde de yaşadık. Demek ki Kıbrıs Türk halkı Annan Planına benzer planlarla karşı karşıya gelecek!.. Annan Planına Kıbrıs Türk halkı ‘evet, Rum halkı ‘hayır dediği için şimdilerde Annan Planı Rumlara göre iyileştirilerek tekrar gündeme getirilmeye çalışılıyor. Kıbrısta Türk tarafının daha fazla taviz vermesi isteniyor ve yıllardan beridir verildikçe de verilmeye devam ediliyor.
Kıbrıs Türk halkı bu kez “hayır” diyecektir. Kıbrıs Türk halkının “evet” demesi için hiçbir neden yoktur. Annan Planı döneminde ABnin, BMnin ve diğer büyük güçlerin verdikleri sözleri çok iyi hatırlıyoruz ve diyoruz ki aradan geçen 11 yıl içerisinde bir tek vaatleri ve sözlerini dahi yerine getirmemişlerdir. O günde “evet” diyen Kıbrıs Türk halkını cezalandıran ve “hayır” diyen Rumları ödüllendirerek ABne kabul eden AB yetkilileri yakında yine kapımıza dayanacaklar ama cevaplarını da alacaklardır.
Sonuç olarak ; Çözümsaplantısı bir yana bırakılmalıdır. Kıbrıs Türk halkı olarak , geçmişte yaşananları yeniden yaşamak istemiyoruz. Kıbrısta yaşanan gerçekleri görelim. Kıbrıs Türk halkı olarak birlik ve beraberlik içinde hareket ederek Kıbrıs Türk halkını geleceğe taşıyacak ve yok olmaktan kurtaracak KKTCnin tanınmasını ve tanıtılmasını sağlamalıyız….