Rumlar dün olduğu gibi tek egemenlik diyor başka birşey demiyor

<p class="MsoNormal">1960 Kıbrıs Cumhuriyetinin yıkılmasını

Abone Ol

1960 Kıbrıs Cumhuriyetinin yıkılmasını  tetikleyen en önemli etkenlerden biri de Rumların,  Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasını ve Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasal düzenini  hiçe saymasıydı.

1960 Kıbrıs Cumhuriyeti   %70 Rum ve %30 Türk bağlamındaydı.  Kıbrıs Cumhuriyeti Bakanlar Kurulunda 7 Rum ve 3 Türk Bakan   vardı. Ancak  Cumhurbaşkanı  Muavini Dr. Fazıl Küçükün de Bakanlar Kurulu kararlarını   ‘veto yetkisi vardı.  

İşte bu  nedenlerden dolayıdır ki Savunma Bakanı Osman Örek,  “ Dümen onlardaysa , fren de bizdedir” diyordu.

1960 Anlaşmalarına göre 5 büyük  merkezde, Lekoşada, Mağusada, Limasolda, Larnakada ve Bafta ayrı  Türk ve Rum Belediyeleri oluşturulacaktı. Kurulacak olan bu belediyeler kendi toplumlarının yaşadığı bölgelerin imarı için  çalışacaklardı. Ancak Rumlar buna izin vermiyorlardı.

Cumhurbaşkanı Makarios  başkanlığındaki Bakanlar Kurulunun  Rum üyeleri, 2 Ocak 1963de aldıkları bir kararla  belediyelerin düzenlenmesi   bağlamında  “İnkişaf Encümenleri”  oluşturma kararı alır. Cumhurbaşkanı Muavini Dr. Fazıl Küçük Türk tarafı olarak buna itiraz eder ve “veto” hakkını kullanır ve konuyu  Anayasa  Mahkemesine taşır.

Anayasa Mahkemesi,  25 Nisan 1963  tarihinde verdiği kararla  “İnkişaf Encümenlerinin  Anayasaya aykırı olduğu  ve hükümetin  bir an önce  Anayasanın  gerektiği şekilde  Belediye kanunlarını yapmak ve uygulamak durumunda  oldukları” kararını  verirken  Kıbrıs Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu kararını da iptal ediyordu.

Ancak Rum-Yunan ikilisi Anayasa Mahkemesinin bu kararına  tepki göstermişti. Neticede Rum baskılarına ve tehditlerine   dayanamayan  Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Başkanı  Forsthroff  ve yardımcısı  Christian  Heinz   Kıbrısı terk ederler.

İlerleyen yıllarda 26 Haziran 1967de Makarios Rum  Temcilciler Meclisini toplayarak oy birliğiyle Enosis kararı alınmasını sağlar.Rum temsilciler Meclisinin almış olduğu bu ‘Enosis kararı Türk tarafının tüm ısrarlarına rağmen  hala daha kaldırılmış değildir.

Günümüzde Şubat 1959 Zürih ve Londra Anlaşmaları  ile kurulan  16 Ağustos 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti ile  Kıbrıs Türk halkına tanınan  hakları bile geri vermeyen ,  o hak ve yetkileri Kıbrıs Türk halkına layık görmeyen  bir zihniyet ile karşı karşıyayız.

Gelinen aşamada Rum liderliği, Kıbrıs Türk halkına dışlayıcı ve ırkçı bir gözle bakmaktadır. Rumların tavır ve davranışlarından anlaşıldığı kadarıyla Kıbrıs Türk halkına  hiç de iyi bir gelecek vaat eden düşünceler içinde değildirler.

Rumların tek düşüncesi Enosise giden yolu açmaktır. Anastasiadisin masada anlaşmaya ve uzlaşmaya niyeti yoktur.  Anastasiadis, bulunacak bir çözümde Birleşik Federal yapı  ‘sözde Kıbrıs Cumhuriyetinin  devamı olacak diyor

Rumlar, Kıbrıs Türk halkına  geliniz   bizim egemenliğimizde olan Kıbrıs Cumhuriyetinin  buyruğu altına giriniz, diyorlar.

Netice olarak şunu söyleyebiliriz ki,  Rum tarafı zaman içinde  yaşanan gerçeklerin  etkisiyle  esneyeceklerine  uzlaşmaz  bir tavır sergilemeye devam etmektedirler.

Anastasiadis de geçmişte kalan Rum liderliği gibi öncelikle  üniter bir devlet ve ardından Enosis istiyor. 1950de Enosis ile adı gündeme gelen Makarios ve ondan daha sonraki dönemlerde    lider konumuna gelen Klerides, Kiprianu, Vasiliu, Papadopulus, Hristofyas ve şimdilerde Anastasiadis ömürleri boyunca  Enosisten vazgeçmemişlerdir.

Rum liderliği  kendi akıllarınca ilk etapta ‘sözde “Kıbrısı Türk işgalinden , “kolonizasyondan”  ve dış bağımlılıktan kurtaracak, halkı, toprakları ,  toplumu ve ekonomiyi , Kıbrısı  yeniden birleştirmeyi istiyorlar.

Rumlar değil iki ayrı bağımsız ve egemen devlet , iki kurucu  devletin ortaklığına dayalı bir federal devlet bile istemiyorlar. Rumlar Kıbrıs Türk halkı ile hiçbir şeyi paylaşmak istemiyorlar. Rumlar , Kıbrıs Türk halkını Rum devletine dönüştürdükleri Kıbrıs Cumhuriyetine  yama yapmayı ve zamanla  osmosis yoluyla  yok etmeyi hedeflemektedirler.

Megali-İdea hayali içinde yaşayan Rum-Yunan ikilisi Enosisten vazgeçmiş değillerdir. Rum-Yunan ikilisi Kıbrısı Yunan adası yapma hedefinden vazgeçmemiştir. Hala daha okullarında ve Kiliselerde çocuklarına Türk düşmanlığı aşılamaktadırlar.

KKTCnin ve  anavatanımız Türkiyenin     Rum-Yunan ikilisine ve onlara destek veren büyük güçlere dur deme zamanı gelmiştir…..

Günümüzde Anastasiadis iyice şaşırmış olacak ki  masaya dönme şartı olarak  “egemenliğimizi tanıyınız” diyor.

 

Rumların egemenliğini tanımak Kıbrıs Türk halkının intiharı olur!...