Rum-Yunan ikilisinin Megali İdea hayallerinin yaşatılması ve nesilden nesile aktarılması görevini Rum Ortodoks Kilisesi ve Ortodoks mezhebinin merkezi olan İstanbul’daki Patrikhane üstlenirken Kıbrıs’ta Enosis mücadelesinin öncüsü her zaman için Rum Ortodoks kilisesi olmuş ve de bu çerçevede en büyük görev de okullara veriliyordu…
Dün olduğu gibi bugün de Rumların ailede başlayan İlk ve Orta dereceli okullarında, Kiliselerinde ve askeri birliklerinde devam eden bir Türk düşmanlığı vardır!...Megali-İdea kapsamında Enosis’in gerçekleştirilmesi ve yaşatılması görevini üstlenen Rum Ortodoks Kilisesinin onayı olmaksızın Rum liderinin bir adım dahi atması söz konusu olamaz…
Dolayısıyla 10 Şubat 2017’de Rum Temsilciler Meclisi’nde “15 Ocak 1950 EnosisPlebisiti”nin Rum okullarında okutulması ve kutlanması yönünde alınan karar Rum liderliği ve siyasi partileri açısından normal bir gelişme olarak algılanmaktadır…
Makarios, kendinden sonra gelecek olan Rum liderlerine bıraktığı vasiyetinde, “Rumları meşru hükümet olarak kabul ettirmekle, Kıbrıs’ı Enosis’e en yakın konuma getirdim. Bu sıfattan ne pahasına olursa olsun, asla gerileyemeyiz …. Eğer gerileyecekseniz, sadece Enosis için gerileyiniz…” diyordu. Kaynak: İrfan Kaya Güler, Ertan Efegil, Avrupa Birliği Kıskacında Kıbrıs Meselesi (Bugünü ve Yarını) HD Yayıncılık, Önsöz, s.X , Ankara,2001
‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ve ayni zamanda Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskopos’uolan Makarios’un bu vasiyeti kendisinden sonra gelen Rum liderlerine ve Rum Ortodoks Kilisesi yöneticilerine bir yol haritası olmuştur. Nitekim 24 Nisan 2004 tarihinde yapılan Annan Planı Referandumundan çok kısa bir süre önce Rum Ortodoks Kilisesi’nin yaptığı çağrılar doğrultusunda Rumların %76 oranında ‘hayır’ dediği biliniyor…
2010 yılında Paskalya dolayısıyla Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskopos’u II. Hrisostomos; Kıbrıs sorununda izlenmekte olan politikaya tamamen karşı olduğunu belirterek, “Kurtuluş için yeniden birleşme değil; hedefler için mücadele zorunludur” açıklamasını yapması yanında Rum lideri DimitrisHristofyas’a ve Rum siyasi liderliğine “3 bin yıllık Helen tarihi ve 2 bin yıllık Hristiyanlığın sesiyle birleştirmeleri, zorluklara ve baskılara boyun eğmemeleri” çağrısında bulunuyordu. Kaynak: Turgay Bülent Göktürk, Rum Ortodoks Kilisesinin Kıbrıs’ta Karar Alma Sürecine Etkisi, s.338; Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırma Dergisi, web.deu.edu.tr/ataturkilkeleri/wp
Gelinen noktada Rum Ortodoks Kilisesine rağmen herhangi bir Rum politikacının bunun dışında bir politika üretmesi mümkün değildir.
Rum gençliği okullarda, kiliselerde ve askeri kamplarda “En İyi Türk , Ölü Türk’tür” sloganları ile büyümekte ve saldırgan bir gençlik yetiştirilmektedir. Kiliselerde de durum farklı değildir. Rumların okul kitapları ve eğitim sistemleri değişmez, değiştirilmez ama değişse bile bu saatten sonra Rumların Türk düşmanlığı daha asırlarca sürmeye devam edecektir.
AB üyesi Yunanistan’da Batı Trakya’daki Türk kardeşlerimiz de Yunanlıların her vesile ile Türklere reva gördükleri Türk düşmanlığından şikayetçidirler. Batı Trakya’da yayınlanan Millet Gazetesi’nde 4 Mayıs 2011 tarihli yazısında sayın Cengiz Ömer yaşanan sıkıntıları şöyle dile getiriyor:
“…Kıbrıs Rum kesimindeki Türk düşmanı zihniyet ayni şekilde bizim Yunanistan’da da hakimdir. Bunu en iyi Batı Trakya Türk Azınlığı anlar. Çünkü Kıbrıs Türkleri ile geçmişleri neredeyse ayni. Bu iki toplum benzer mezalimlere maruz kalmıştır….Rum ve Yunan toplumları, öteden beri hakim olan Türk düşmanı eğitim sistemiyle yetiştirilmeye devam ediyor ve siyasiler de ayni zihniyetin resmi politikasını sürdürüyor. Sakız adasında ND’li Eyalet Başkan Yardımcısı’nın bir ay önceki “En İyi Türk Ölü Türk’tür” çıkışı , bu zihniyetin tezahürüdür ve Yunan ordusunda komandoların marşı olan bu nefret söylemi ne yazık ki, Yunanistan’da hakim olan genel bir kanaati yansıtmaktadır. En azından bunun Yunan siyasetçilerinin Türklere yönelik ortalama bakış açısı olduğunu söyleyebiliriz… ‘Yunanistan’ı beğenmeyenler Türkiye’ye gitsin’… ‘Ya Türkiye ve Türk kimliği ile bağınızı koparırsınız ya da beğenmiyorsanız Türkiye’ye gidersiniz. Aksi halde sonuçlarına katlanmaya hazırlıklı olun’….Türk Azınlık düşmanlığı milli bir politikadır.” diyor. Kaynak: “En İyi Türk Ölü Türk”cengiz.omer8@gmail.com
Rumlar’ın, ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyeti olarak AB’ne girmeleri nedeniyle Rum-Yunan ikilisiEnosis’in gerçekleştiğine inanmaktadırlar. Şimdi en önemli konu Rum-Yunan ikilisinin Megali İdea hayallerinin yaşatılması ve nesilden nesile aktarılması görevini Rum Ortodoks Kilisesi ve Ortodoks mezhebinin merkezi olan İstanbul’daki Patrikhane üstlenirken Kıbrıs’ta Enosis mücadelesinin öncüsü her zaman için Rum Ortodoks kilisesi olmuş ve de bu çerçevede en büyük görev de okullara veriliyordu…
Sonuç olarak; Kıbrıs Türk halkı olarak bize düşen görev birlik ve beraberlik içinde hareket ederek KKTC topraklarına sahip çıkmak ve Enosis’in tüm Kıbrıs’ta gerçekleşmesini önlemektir. Bunun için de iktidarı ile muhalefeti ile anavatanımız Türkiye ile işbirliği içerisinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin yaşatılmasını ve tanınmasını sağlamaktır…