Rumların tek taraflı AB’ye alınması hataydı

Abone Ol

            Bakınız Straw’un o yazısında parmak bastığı önemli hususa...
            “İngiltere Rum Yönetimi’nin Avrupa Birliği’ne üye olarak alınmasını kabul ederek, çözüme kavuşturulmamış bir çatışmaya başkanlık etti.  GKRY’nin AB’ye alınmasına asla izin vermemeliydik.  GKRY’nin üyelik sürecinde 2004’te, Kıbrıs’ta iki tarafa da detaylı bir plan sunulmuş,  Ada’daki Türklerin büyük bir çoğunluğu onayladı, Rumlarsa plana karşı çıkıp referandum’da red oyu kullandı ve planı reddetti.”
            Jack Straw gibi gerçekleri dünyanın yüzüne haykıran daha da Jack Straw’lar olsa, Kıbrıs sorunu çoktan çözülürdü.  Jack Straw o dönemdeki görevine vurgu yaparak, dolaylı da olsa kendisinin de bir yerde taraf olduğunu ima ediyor.  Bakınız Straw’un sözlerine.
            “Bu süreçte çoğumuz, GKRY’li müzakerecilerin büyük bir iki yüzlülük yaptığına inanıyorduk. Bu noktada Kıbrıs’ın AB Üyeliğini rafa kaldırarak iki tarafa da sadece birlik olmuş bir adanın AB’ye katılmasına izin vereceğimizi açıkça söyleyebilirdik ve bunu yapmalıydık.  Benim de taraf olduğum bloğun bu başarısızlığı, AB’nin donmuş bir çatışmaya başkanlık etmesi demekti.  Bunu yaparak AB, Kıbrıslı Rumlar üzerindeki nüfuzunu kaybetti.”
            O dönemi hatırlıyorum...  Gerek merhum Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’ın sözlerini, gerek zamanın Dışişleri Bakanımız ve gerekse bütün aklı başında gazeteciler bu durumu defaten söylemiş ve yazmıştır.  Ama AB, bu duruma lakayt kalmış ve Kıbrıs Türklerinin hakların yok saymıştır.
            Mesela Annan Planı döneminde Türklere şu vaadlerde bulunulmuştur.
            “Plana evet deyin, Ercan Havaalanına direk uçuşlar başlasın.”
            Ercan’a direk uçuşlar başladı mı?  Başlamadı ve ambarg
olar devam etti.
            Şayet AB Kıbrıs’ta çözüm isterse, mutlaka iki tarafa da eşit davranmak zorundadır.
            Bence artık çok geç.  Jack Strow da iki devlet temelinde bir çözüme parmak basarkeni bu konuda İngilte’nin öncü olmasını salık veriyor.  İngitere geçmişte yaptığı hatayı telafi etmek için mutlaka iki devletli çözüme endekslenmelidir.
            İngiltere her zaman kendi çıkarlarını ön planda tutmuştur.  Kıbrıs Cumhuriyeti kurulurken şart koştuğu üsler bölgesinin kendisine verilmesi boşuna değildi.
            İngiltere Kıbrıs’ta üslere sahip oldu ya...
            Adeta “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” dercesine kendi çıkarlarını korumaya devam ediyor.
            İngiltere’nin aklı başına gelir mi?
            İngiltere Jack Straw’un söylediklerini iyice dikkate alır ve iki devletli çözümü masaya getirmede öncü olursa ne ala, olmazsa da İngiltere için bu durum ona vız gelir.
            Üzerinde güneşin batmadığı bir imparatorluk, gerçekte monaşinin ta kendisidir.  Yani  tekelci bir zihniyetin temsilcisi.  Kıbrıs’ın eski sahibi olarak, monarşinin yapısına bizzat tanık olduk.  Biz monarşiye tanık olduk da İngiltere garantörlüğünü hiç kullanmadı.
            Rum basınını iyi takip etmek lazım.  Jack Straw’un sözlerini nasıl yorumlarlar, hangi tarafa çekerler, onu görmek lazım.
            Gerçekte bir söz vardır.  “İsteyenin yüzü bir kara, vermeyenin iki kara” diye bir söz...
            Rumlar AB’ye girmek için türlü dolaplar çevirdiler, birçok el etek öptüler ve sonunda AB’ye alındılar.  Arkalarına neden baksınlar?  Onları yola getirecek böyle Jack Straw gibi cesur politikacılardır.
            Herhalde Rumlar Jack Strow’a bu yazısından ötürü ateş püskürüyor.  Strow’un kulağı bile terlemez Rumların tepkisinden.  Strow bu durumdan ürkseydi, o yazıyı kaleme almazdı. Zaten Jack Strow’un bundan sonra siyasetten bir beklediği yok.  Bundan sonra onun görevi, hatıralarını yazmak ve yapılan yanlışları belgelemektir.  Tıpkı Rumların AB’ye tek taraflı girişinin yanlışlığını söylediği gibi.