Aralık ayı içerisinde 100 adet ifüzyon pompası için ihaleye çıkılmıştı. Her bir pompanın değeri 2 bin Dolar civarındadır. Bu cihaz damar yolundan verilen ilaç miktarının hassas olarak sürekli belirlenen düzeyde ve miktarda kalmasını sağlayan bir cihazdır ve bu cihaza ihtiyaç duyan hastalarda hayati önem arz etmektedir. Sağlık bakanlığı ilk etapta acil olan 100 cihaz için ihale açmıştır. İhaleye iki firma teklif vermiştir. İhale şartına göre bir numune ve ekipmanları alınıp ihale komisyonuna teslim edilecekti. Dorhan Medikal 2 bin Dolar ödeyerek bu cihazlardan birini yurt dışından ithal ederek tüm ekipmanları ile beraber ihale komisyonuna sunmuştur. Diğer medikal şirket ise şeytanın bile aklına gelmeyecek şekilde bir yola baş vurmuştur.
Bu diğer medikal şirket hastanede zaten var olan infüzyon pompasını çalmış, kendi etiketini yapıştırmış ve ihale komisyonuna teslim etmiştir. Bu akıl almaz şeytani olay ise tecrübeli ihale komisyonunun ufacık bir ayrıntıyı fark etmesi sayesinde ortaya çıkmıştır. Çalıntı infüzyon makinesinin seri numarası hastane envanterinde fark edilince olay ortaya çıkmıştır. İhale komisyonu başkanı konuyu sağlık bakanlığına aktarmıştır ancak soruşturma konusunda benim bile tereddütlerim var.
Bu firmanın ihalede yaptığı bu fesatçılık doğal olarak ihale şartlarına göre suç sayılması gerekmektedir. Ancak ortalık sessiz. İhaleden herhangi bir sonuç çıkmamış olması ise düşündürücüdür.
Son iki yıl içerisinde ihaleye fesat karıştıran aynı medikal şirket bazı doktorlarla da iş birliği yaparak dalaverelerle hastaneye birçok tıbbi aletin alınmasında rol oynamış ve bununla rant sağlamaya çalışmıştır. Bunlara bir örnek ise kalp ameliyatlarında gereken medikal gereçleri hasta adına ithal ederek vergi kaçırılmasıdır, ki bu tıbbi malzemelerin maliyeti ameliyat başı 30 ile 35 bin TL arasıdır. Bu gereçlerin hastanede bulunmadığını söyleyen ve bu medikal şirketten alınmasını talep eden doktorun bu şirketle nasıl bir bağlantısı var acaba?
Sağlık Bakanlığının ihalelerine katılan 5-6 medikal şirket vardır. Diğer tüm şirketler ihale şartlarına harfiyen uyarken, bu tek şirket hileye baş vurmakta ve diğer tüm şirketlerin hakkını gasp etmektedir.
Hastanene ihalelerine katılan bazı şirketlerin faturalarının da ortadan kaybolması insanın aklına soru işaretleri getirmektedir. Nasıl oluyor da hastanedeki fareler yakalanmıyor?
Bir başka düşündürücü olay ise Doktor Gülgün Faizin bir an önce hastaneden uzaklaştırma çabalarıdır. Hastane içerisinde bir takım işlere engel olduğu için Gülgün Faizden rahatsızlık duyanlar vardır. Bir an önce emekli olup köşesine çekilmesi için dört gözle bekleyenler olduğunu duyduk. Sebebi ise yukarıda bahsedilen dalavereci medikal şirketin hastane içinde döndürmeye çalıştığı ranta Gülgün Faizin bir engel teşkil etmesidir.
Sağlık Bakanlığının ise bu olaylar karşısında nasıl tepki vereceğini hep beraber göreceğiz.