Servetin ulusalı

Abone Ol
“Evkaf bugün bizim için bir izzeti nefis meselesi halini almıştır. Bizlere ‘siz Evkafı idareden acizsiniz’ demek kadar bizi rencide eden daha büyük bir hakaret olamaz. Kendisine hiçbir imkan verilmeden böyle bir karara hangi esaslara dayanarak varıldığını hala anlayamıyoruz. 76 sene hükümet kontrolünde kalan terakkisi şöyle dursun bugünkü acıklı bir duruma düşen milli servet kaynaklarımızın büyük kayıplarından bugün mesul yine biz mi tutulacağız?”. 1955
                                                                                                                      Dr. Fazıl KÜÇÜK
            Kıbrıs Barış Harekatının 47. Yıl kutlamalarının üzerinden geçen süreye karşın artçı deprem sarsıntılarını çağrıştıran tartışmalar sürgit ediyor. AB – ABD – BMGK’nin yanı sıra Garantör ülke olan İngiltere’den sesler yükseliyor. Garantör ülke sıfatını taşıyor olmasına karşın diğer garantör ülkeler olan Türkiye ve Yunanistan ile görüşme yapmadan BMGK’ne karar tasarısı sunmasını hırsız yavuzluk olarak tanımlamak olasıdır. Karar tasarısının görüşülmesinden sonra Türkiye’ye kınama kararı çıktı.
Genel Yazman Guterres, Maraş’la ilgili olarak yapılan açıklamalardan endişe duyduğunu buna karşın BM’in Maraş konusundaki tutumunun değişmediğini söyleyerek adeta topa giriyordu. Garantör ülke olduğunu unutan İngiltere’nin sunduğu kınama önerisini apar topar kabul ettiriyordu. Son yapılan açıklamaların ışığında sorumuza yanıt verilmesini istiyoruz. Ada’da 1571 yılından bu yana geçen sürede Vakıf malı olduğu onaylanan Maraş’ın kapalı bölgesinin ne zamandan beridir kişilerin olduğu savlanıyor. Maraş’ın yanı sıra adanın diğer bölgelerinde olan Vakıf malları  Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası ile Kıbrıs Türk Federe Devleti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti anayasalarının güvencesi altındadır. Biline…
Mal sahibi olduğunu ve ellerindeki belgenin tapu belgesi olmayıp el çabukluğu ile verilen Kullanım Belgesi olduğunu bir kez daha yineliyoruz.
Rum Temsilciler Meclisi de fazla zaman yitirmeden konuya ilişkin olarak oy birliği ile “Tek yanlı eylemleri kınayan ve BMGK’nin ilgili kararlarının uygulanmasını ” istiyor. Buna koşut AB ile BM’in Türkiye’nin eylemlerinin engellenmesinde daha aktif rol üstlenme çağrısında bulunuyorlar. Çözüm olarak da kokudan yanına bile yaklaşılamayan iki bölgeli iki toplumlu federasyondan söz edilmemesinin eksiklik olduğu vurgusu yapılıyor.   
Rum Temsilciler Meclisi aynı zamanda Yunan Cuntasının gerçekleştirdiği 15 Temmuz 1974 darbesini de kınayan bir açıklamayı da yayınlıyordu. Aynı şekilde diğer Rum siyasi partileri de kınama mesajları yayınladılar.
BMGK kararı olası bir yerleşim girişiminde ise bölgenin BM’in denetimine devredilmesi gerektiğini de belirtiyor. Buradaki tuzak, devir işleminin 04 Mart 1964 tarihinde alınan 186 sayılı karara göre BM Barış Gücü askerlerinin denetimlerini arttırarak Maraş’ı da içine alacak şekilde genişletilmesi gerektiği yineleniyor. Her zaman yaptıkları gibi taraflara iyi geçinin uyarısı da yapılıyor.
Maraş’ın BM denetimine verilmesi bölgenin kısa sürede Rumların denetimine gireceğini gösteriyor. Bugüne değin yaptıkları uygulamalar bu yargımızı kanıtlıyor.
Kısa sürede alınan bu kararların dünya kamuoyunun karşımızdaki unsur tarafından dünyayı ayağa kaldırdığının da göstergesi oluyor. Buna karşın yine de umutsuz değiliz. Elimizdeki belgelerle özellikle Vakıflar konusunda gereken en kısa sürede uluslararası alanda yanıt vermemizin gerekli olduğunu da bir kez daha anımsatıyoruz.
Karşımızda bu karara imza atanlar tarafından Vakıf mallarının ne zamandan beridir kişilerin malı olduğu sorusunun yanıtının verilmesi gerekiyor mu ne…
SEVGİ ile kalınız…