İşte 3. Rotamız Baştanbaşa İtalya

3- Baştanbaşa İtalya... Roma – Floransa – Venedik 

İtalya

İtalya bayrağı, Fransız imparatoru Napolyon tarafından tasarlanmıştır. Bayraktaki yeşil umudu, beyaz kaderi, kırmızı de hayırseverliği temsil eder. Ancak meşhur İtalyan mutfağından dolayı yeşil rengin rokayı, beyazın mozarella peynirini ve kırmızının domatesi simgelediği de söylenir. Güney Avrupa’da, çizmeye benzer şekliyle İtalya Yarımadası üzerinde yer alır. Rönesans’ın doğduğu Toskana İtalya’nın önemli eyaletlerindendir.

Başkent Roma, yüzyıllar boyunca Batı uygarlığının merkezi olmuş, mimaride barok üslubunun doğuşuna tanıklık etmiş ve eskiden beri Katolik Kilisesi’nin merkezi olmuştur.

Demokrasi ile yönetilen bir cumhuriyettir ve dünyanın gelişmiş ülkeleri içerisinde yer alır. Ülkede cumhuriyetin ilanı 2 Haziran 1946 dır.

Aslında bizce İtalya’ya apayrı bir seyahat planı hazırlamak gerekli. Hatta bir defa da değil birkaç sefer de değişik rotalar yapılabilir. Tarih ve doğa zengini İtalya tek seferde bitecek gibi değil. İtalya’nın güneyi ayrı kuzeyi ayrı güzellikte.

Roma

 İtalya’nın başkenti olma özelliğini de taşıyan Roma’nın tarihi çok eskilere dayanmaktadır. Roma İmparatorluğu zamanında dünyanın en büyük şehri olarak Roma şehri gösteriliyordu. Ülkenin başkent olarak belirlenmesi de İmparatorluk zamanında olmuştur. Efsaneye göre şehrin kuruluşu ikiz olan Remus ve Romolus’un dünyaya geldikten sonra zamanın Savaş Tanrısı Mars tarafından terk edilmesi ile başlamıştır. Doğduktan kısa bir süre sonra terk edilen bebekler dişi bir kurt tarafından yetiştirilir. Sonrasında bir çoban bebekleri bularak onların bakımını üstlenir. İkiz kardeşler şehrin kuruluşu ile ilgili anlaşmazlık yaşarlar ve Romolus, Remus’u öldürür. Romolus M.Ö. 753 yılında şehrin kurulması adına ilk adımları atmıştır. Başlarda küçük bir bölgedeki yerleşim ile kurulan şehir zamanla büyük bir imparatorluk haline gelmiştir.

Ülkenin şu anki nüfusu 2,5 milyonun üzerindedir. Dünyanın en kalabalık şehirlerinden birisi olan Roma’da konuşulan dil İtalyanca’dır. Ülkede gezilip görülmesi gereken çok sayıda tarihi yapı bulunuyor. Ayrıca modern görünümü ile kendine hayran bırakan onlarca yapı Roma’da bulunmaktadır. Roma’da kullanılan para birimi euro dur ancak turistik bir şehir olması açısından her alandaki ödemeler kredi kartları ile de yapılabiliyor. Roma’yı yılın her mevsimi ziyaret edebilirsiniz. Akdeniz ikliminin hakim olduğu ülkede ilkbahar ve sonbaharda daha keyifli zamanlar geçirebilir.

Gezilecek Yerler

Eski dönemdeki insanları eğlendirmek için gladyatörlerin dövüştürüldüğü Kolezyum, Roma’nın simgelerinden olan Pantheon Tapınağı, Roma ve diğer ülkelerde Bernini’nin imzasını taşıyan çok sayıda yapıttan birisi olan San Pietro Meydanı, Roma’nın en büyük müzesi olan Vatikan Müzesi, İspanyol Merdivenleri, İnsanların içine bozuk para attıklarında ileride bir gün tekrar Roma’ya geleceklerine inandıkları şehrin bir diğer simgelerinden olan Trevi çeşmesi bunlardan sadece bir kaçıdır.

Floransa

İtalya’nın önemli şehirlerinden bir tanesidir. Belirli bir dönem İtalya Krallığına başkentlik yapan şehir İtalya’nın önemli ticaret merkezi haline gelmiştir. Dünyaca ünlü olan Leonardo da Vinci uzun süre bu şehirde yaşamış ve yetişmiştir. Floransa M.Ö. 200 yılında kurulmuş eski bir şehirdir. Kurulduğu ilk yıllarda ismi Florenta olan şehir sonrasında Floransa olarak değiştirilmiştir. Şehir Rönesans’ın çıkış bölgesi olduğu için de İtalya için ayrı bir öneme sahiptir.

Floransa halkı genel olarak İtalyan dilini, yani kendi dillerini kullanmaktadır. Ancak turistik bir yer olması sebebi ile İngilizcede konuşulan diller arasındadır. Şehrin para birimi Euro dur ancak çok sayıda yabancı turist gelen bu şehirde birçok harcamanın ödemesi için kredi kartı kullanılabilmektedir.

Şehirdeki iklim ve hava koşullarlı bölgelere göre farklılıklar göstermektedir. Değişken bir hava yapısına sahip olan şehir de yaz ayları genellikle sıcak geçerken, kış mevsimleri ise oldukça soğuk geçmektedir. Şehirde havaların en soğuk olduğu ay ise Aralık ayıdır. Floransa’ya Aralık ayında gideceksiniz kıyafetlerinizi havanın soğuk olacağını bilerek seçmenizde yarar vardır. Floransa gezileri için uygun olan en güzel zaman ilkbahar ve sonbahar aylarıdır. Çünkü şehirde bu mevsimler kişileri rahatsız edecek kadar sıcak ve soğuk değildir. Aynı zamanda ülkeye gelen turist sayısı bu zamanlarda çok fazla değildir, bu yüzden tüm şehri kalabalık olmadan rahatça gezebilir ve keşfedebilirsiniz.

 Gezilecek Yerler

Floransa’yı ziyaret ettiğiniz zaman gezip görmeniz gereken çok sayıda yapı bulunuyor. Eğer birkaç gün gibi kısa bir süre şehirde kalacaksınız ve şehirde bulunan tarihi yapıların hepsini görmek istiyorsanız biraz hızlı davranmanız gerekebilir. Şehir birbirinden güzel müzeleri ve sanat merkezlerini barındırmaktadır.

Şehrin en ünlü ve en önemli yapılarından bir tanesi Floransa Katedrali’dir. Kilisenin girişinde Paolo Uccello tarafından yapılan büyük bir saat bulunuyor. Günümüzde hala aktif olarak çalışan dev saat günün güneşin batışı ile son bulmasını simgelemektedir. Sevdikleriniz için çeşitli hediyeler alabileceğiniz otantik dükkanlar, yorgunluğunuzu atıp dinlenebileceğiniz çeşitli kafeler bulunan Floransa Piazza Della Signoria meydanı. Tarih kokan meydan adeta bir açık hava müzesini andırmaktadır. Meydanın her tarafında birbirinden güzel olan heykeller yer almaktadır. Bu heykellerin her birinin şehir için ayrı ayrı anlamı ve önemi bulunmaktadır. Heykellerin diğer şehirlerdeki heykellerden farkı ise boyutlarıdır. Oldukça büyük olan heykeller ile fotoğraf çektirebilirsiniz. Meydanın en büyük özelliği ise yılan başlı medusayı elinde tutan perseus heykelidir. 2. Dünya Savaşından kalan tek köprü Floransa Ponte Vecchio köprüsü, Michelangelo tarafından yapılan The Birth Of Venus ve Leonardo Da Vinci tarafından yapılan Springtime eserlerinin sergilendiği dünyanın en ünlü güzel sanatlar müzesi olma özelliğini taşıyan Floransa Uffızı Galerisi, Floransa Palazzo Pıtti sarayı ve sarayın ilk katında bulunan Palatine Galerisidir. Galeri de 17. yüzyıl zamanlarına ait çok sayıda resimler sergilenmektedir.

Venedik

Venedik tarihi yüzyıllar boyunca birçok şeyden etkilenen bir tarih sürecini yansıtır. Venedik’te ilk insan yerleşiminin MÖ 5. – 6. yüzyıla kadar geriye gitmektedir. Roma İmparatorluğu’nun yıkılması döneminde barbar akınlarının Venedik tarihindeki dönüm noktalarından olduğu düşünülmektedir.

Venedik tarihinde şehir hayatının Bizans döneminde başladığı düşünülmektedir. Seyyahların seyahat ederken buraya uğradığı ve lagün üzerinde küçük koloniler oluşturduğuna inanılmaktadır. Zaman içerisinde bu koloniler büyümüş ve bir bütün olarak şehri oluşturmuştur. Avrupa’da yeni ticaret yollarının açılmasının ardından şehir stratejik bir önem kazanmış ve zaman içerisinde gelişimine devam etmiştir.

18. yüzyılda Napolyon Bonapart’ın Venedik’i fethetmesi ile yeni bir dönem başlamıştır. Kısa bir süre sonra şehir Avusturya’ya devredilmiştir. Bu dönemde kabul görmeyen bir imparatorluk dönemi yaşanmıştır. 1866 yılında İtalya’ya katılış ile daha stabil bir dönem başlamıştır ve bu durum günümüzde de korunmaktadır.

Gezilecek Yerler

Venedik su trafiğinin ana hattı olan  Büyük Kanal, Venedik’in en ünlü ve en hareketli noktası San Marco Meydanı, 99 metre yükseklikteki Aziz Mark’ın Çan Kulesi, “Altınların Kilisesi” olarak da adlandırılan San Marco Bazilikası, 9. yüzyılda inşa şato olarak inşa edilen  Dükler Sarayı, 16. yüzyılda, Büyük Kanal üzerinde inşa edilen  Rialto Köprüsü, Rengarenk evleri ile dünyaca ünlü  Burano Adası, 1602 yılında inşa edilen  Ahlar Köprüsü, Resim, heykel ve mimari alanında koleksiyonların sergilendiği Accademia Galerisi, 7. yüzyılda Meryem Ana’yaa ithafen yapılan Santa Maria Della Salute Bazilikası, “Altın Evi” olarak da bilinen  Ca’ d’ORo (Altın Evi), Venedik’in bir diğer ünlü adası olan Murano Adası, Temeli 1250 yılında atılsa da ancak 14. yüzyılda tamamlanan Frari Santa Maria Gloriosa Bazilikası,  Venedik’te Castello’nun güney kıyısını oluşturan rıhtımı Riva degli Schiavoni, 9. yüzyıldan kalma bir Venedik kilisesi ola San Zaccaria bunlardan birkaçıdır.