Siyasilerin kooperatiflere müdahale etmesi Anayasaya aykırıdır

<p class="MsoNormal"><span>Anayasamızın 63. Maddesinde ‘Devlet, kooperatifçiliğin gelişmesini sağlayacak önlemleri alır ve kooperatiflerin demokratik ilkelere uygun olarak çalışmalarını yasa ile düzenler hükmü vardır.</span></p>...

Abone Ol

Anayasamızın 63. Maddesinde ‘Devlet, kooperatifçiliğin gelişmesini sağlayacak önlemleri alır ve kooperatiflerin demokratik ilkelere uygun olarak çalışmalarını yasa ile düzenler hükmü vardır.

Hal böyle iken 1984dn beri kooperatif Merkez bankası, siyasi tercihle işbaşına getirilen kişiler tarafından yönetiliyor.Yani Anayasaya ters hareket ediliyor.

Ülkemizde herkes kooperatifçiliğe karşı sempati duyduğunu ileri sürer.Ancak bir çok kimse,kooperatifçiliğin ne olduğunu, ne olmadığını tam olarak bilmiyor.

Yararlı olduğunu ileri sürenler de, merak edip kooperatifçiliğin ne olduğunu okuyup öğrenmek zahmetine katlanmıyor.

Yakın geçmişte sırf ilgililerin bilinçlenmesine katkıda bulunmak düşüncesi ile ve Tabibler Birliği eski başkanı ve halen TDP genel sekreteri Dr. Suphi Hüdaoğlunun teşviki ile yayınladığım,Kıbrısta kooperatifçilik kitabına genellikle siyasi partilerin önem vermemesi, KT kooperatif merkez Bankası Müdürünün de bu kitaptan alıp üye kooperatiflere  dağıtmaması ibret vericidir.

Maalesef ülkemizde tüm kooperatiflerin ana kuruluşu durumunda olan K.T.kooperatif Merkez Bankası, siyasi iktidarlar tarafından oy avcılığında kullanılabilecek çok değerli bir kaynak olarak görülüyor

Bu hatalı görüş nedeniyle, Anayasamıza aykırı olarak kooperatiflerin sahibi ve kurucusu olan üyelerinin kendi yöneticilerini seçmesi engellemektedir.

1984 yılında görevden alınan KTKMerkez Bankasının  Yönetim Kurulunun yerine, yasa uyarınca 1988 yılında yeni yönetim Kurulu seçimi yaptırılmaması ve aradan 31 yıl geçmesine rağmen, hala daha bu kuruluştan politikacıların ellerini çekmemesi, kooperatifçilik anlayışının ve ruhunun zedelenmesine sebep olmuştur.

Bilindiği gibi, Kooperatif Merkez Bankasının sahipleri; kurucu kooperatif şirketleri ile şahıslardan oluşan üyeleridir.Devletin bu kuruluşun mülkiyeti ve yönetilmesi üzerinde hiçbir hakkı yoktur.Kooperatifçiliğin değiştirilemeyen temel ilkeleri uyarınca, tüm kooperatiflerde, her yıl genel kurul yapılarak, üyelere hesap verilmesi ve yönetim üzerinde söz hakkı tanınması şarttır.

1984 yılından beri bu koşulun askıya alınması, kooperatifçiliğin değiştirilemeyen en temel ilkesi olan ‘Demokratik Kontrol ilkesinin çiğnenmesi demektir.Kooperatifçiliğin bu temel ilkesi ortadan kaldırıldığı zaman, kooperatifçilik yapıldığı ileri sürülemez.

Çünkü her işte olduğu gibi kooperatifçilikte de, dünyada kabul edilen değişmez kurallar vardır.Nasıl ki Futbol oyununun kurallarını çıkaracağımız bir yasa ile  kendi isteğimize göre değiştirdiğimiz takdirde, oynanacak oyun futbol olmaktan çıkar; kooperatif yasasını da kendi keyfimize göre düzenlediğimiz zaman  kooperatifçilik, kooperatifçilik olmaktan çıkar.

Kooperatifçiliğe indirilen ikinci önemli yıkıcı darbe, vergi alınmasıdır.Kooperatiflerin en önemli özelliği, kar amaçlı ticari şirketler olmaması ve üyelerine sağladıkları hizmetlerden kar almamalarıdır.Kooperatiflerin hesaplarında da ‘kar değil ‘gelir gider farkı gösterilir.Bu nedenle, dünyanın her yerinde kooperatifler vergiden muaf tutulur.Bence, kooperatiflerden vergi alınması; kooperatifçiliğin ne olduğunun bilinmemesi veya kooperatifçiliğin avantajlarını ortadan kaldırarak yok edilmesini sağlamak demektir.

          Kanımca, ülkemizdeki Üniversitelerimizin işletme ve ekonomi bölümlerinde, Kooperatifçiliğe yer verilmemesi de ülkemiz kooperatifçiliği için,çok  büyük bir talihsizliktir.Bu yapılmadığına göre hiç olmazsa,öğrenci tezlerinde Kıbrıs Türk Kooperatifçiliği konusunun irdelenmesi sağlanmalı.

 

Çünkü geçmişte, kooperatifçik alanında çok başarılı ve örnek alınması gereken hizmetler yapılmıştır.Bunların unutulmaması, unutturulmaması ve gerek şimdiki, gerekse gelecek nesillerimize aktarılmasında yarar vardır.Yalnız bu konuya el atacak olanların elini çabuk tutması gerekir.Çünkü kooperatifçiliğimizin geçmişini bilenler maalesef iki elin parmak sayısından az kalmıştır.Allah geçinden versin, bunların da birer birer ebediyete intikalinden sonra, geçmişteki çalışmalar ve gerçekler de unutulacaktır.