Ayaklı Gazete

SOSYAL MEDYANIN SESİ

Abone Ol

Erkin Koray'ı barda canlı dinleme fırsatını yakaladığımda nasıl bir performansla karşılaşacağımı tahmin edemiyordum. Sahneye çok sevdiğim o şarkısında olduğu gibi "Tek Başına" çıkmıştı. Sahne enstrümanlarla doluydu ve hepsini de kullanarak eşsiz ve bir daha yaşamadığım ve yaşayamayacağım müthiş bir müzikal resitale şahit olmuştum. 19 yaşındaydım ve barın yaş ortalaması beni saymazsak en az 50-55'ti. Beyaz uzun saçlı erkekler ve kadınlar bazen kafa sallayıp bazen Rock N Roll yapıyor, bazen de Ulus Baker'in çok sevdiği Blues eşliğinde dalıp gidiyorlardı. Ben o gece anlamıştım neden ona Erkin Baba dediklerini. Sadece bir baba kendi kitlesini yürüdüğü yolculuğa yoldaş edebilirdi.
Güle güle büyük usta, gittiğin yerde müziğin bol olsun...
(Turgut Alas)
 

 
Dünyada:
Yap - İşlet - Devret
● Bizde:
Kap - İçine et - İç et
● En Bizde:
Yaptır - Kaptır - Komisyon et
Mandıra forever
(Cenk Özdağ)
 
Mağusa Suriçi önemlidir. Mağusa'nın diğer 15 bölgesi de elbette önemlidir fakat tarihi Suriçi bölgesi bizim dünyaya açılan penceremizdir. Mağusa'nın aynasıdır. Mağusa haricinden gelen herkes mutlaka Suriçi'ni ziyaret eder, burada zamanını geçirir ve Mağusa'ya bir not verir. Kentimize yine gelecekse burada oluşturduğu kanaat ile tekrardan gelip gelmeyeceğine karar verir. Mağusa'ya yakın barikatlardan her gün 6 bin civarında insan kuzeye geçer ve büyük bir kısmı Mağusa'ya ve de özellikle Suriçi'ne uğrar. Yüzlerce yıllık tarihin izlerini bulmak, onu yaşamak, gezmek ve görmek ister. Kültürel miras dünyanın bize bahşettiği ama tüm insanlığın mirası olduğu için kendisinden de bir şeyler bulur.
Son dönemlerde Suriçi'ne gösterdiğimiz hassasiyeti belli ki Mağusa Belediyesi de son haftalarda hissetmiş. En azından tarihi bölgeler ve boş alanlarda ciddi bir temizlik çalışması başlatılmıştır. Surlara dayanmış derme çatma baraka yapıların kaldırılması için çalışmalar başlatmış. Bu hassasiyetin ve olumlu çalışmaların devam edeceğini düşünerek Mağusa Belediyesi'ne devam demek gerekiyor.
(Okan Dağlı)
 
Kıbrıs Tarihinde Yeni Sayfa: Dillirga, Koççina, Mansura, (Erenköy), 6 Ağustos, 1964’de, karadan ve denizden, Rum-Yunan güçleri tarafından muhasara altına alınmıştı. Rum halkına çağrı da yapılmıştı, medyalarında. "Geliniz, düşmanı nasıl denize döküp , yok edişimizi görünüz " diye. Ve o gafiller de otobüslerle gitmiştiler bölgeye: Mansurada, Ali Fikret Atun’un ve Ahmet Savalaş komutasında olan, üniversite öğrencilerimizden ve yerli mukavemetçilerle halktan oluşan direnişçiler , bazı mevzileri boşaltmış, geri çekilmiş ve, "Türkiye’ye S:O.S- imdat çağrıları" yapılmıştı. Durum çok kötüydü. Böyle bir günde, ikindiye doğru Türk savaş jetleri imdada yetişmişti. Lefkoşa’da, Polis merkezinde Danimarkalılardan oluşan irtibat timi vardı. Kekkonen isimli bir subay ile dostluk kurmuştum, kendisine bol bol bira ısmarlardım, Kıvanç Alirizanın abisinin , polisin karşısındaki restoranında. İkindi olmadan geldi telaşla beni buldu. "I have good news for you Jan". dedi. ve daha ben konuşmadan, "Turkey is here" dedi. Where ,sordum. Kokkına Tıllırga, bombing....Ondan sonraki olayları bizzat yakından izlemeye başladık. 8-9 Ağustos 1964 , Kıbrısın ve Türk hlkının tarihinbdeyenisayfa açolmıştı.
O bombardımanlara, bizzat katılan pilot yüzbaşı Cengiz Topel, Gemikonağı’na kaçan, maden yüklemekte olan, iki yabancı yük gemisi arasına saklanan düşman hücumbotunu takip edip, dalıp vurdu. Yükselişe geçince, uçaksavar ateşi ile vuruldu. Atladı, ama, Lefke mücahitlerine doğru değil, düşmana doğru koştu. Ayağından vuruldu, esir alındı. Maalesef, binbir işkence ile şehit edildi. Naaşını, T:C Basın ateşesi, dostum Selahattin Sonat ile birlikte aldık. Meclis yanındaki Mücahit anıtı önünde kısa bir tören yaptık ve helikopterle Türkiye’ye gönderdik. Şanlı Mansura-Erenköy direnişi sonrası, vatan savunmasına koşan üniversiteli gençlerimiz, tahsillerini tamamlamak için gitmişlerdi. Şehitlerimizi ve gazilerimizi minnetle anarken, manevi huzurlarında, saygı ile eğilirim..
(Özcan Özcanhan)