Niye tohum getirmek, Özellikle de patates tohumu getirmek TÛK ün tekelinde,

Açıklayalım.

Birileri Kıbrıs Türk çiftçisinin, üretim yapıp, AB ülkelerine satmasını istemiyor, Rumlarda istemiyor ama bizimkilerde istemiyor. İç piyasaya yetecek kadar üretilmedini istedikleri için, Tük tekel olarak iç piyasaya yetecek kadar tohum getiriyor. Ama nüfusun artışını bilmedikleri için, hala daha 15 yıl öncesinde nüfus 300 bin miş gibi ayni miktarda tohum getiriyorlar, sonuç ,patates yok.

Neden tekel ? Çünkü her yıl Hollanda’nın ayni firmasından tohumu almalarına rağmen, Her yıl TÜK’den ve Bakanlıktan, kalabalık bir heyet tohumu denetlemek için, Hollanda’ya gidiyor, 1 hafta yeme içme, gezme, kırmızı ışıklı mahallede ziyaretler, ilave harcırah, ilave Hollandalı firmadan hediyeler.

Anlatan anladı.

Bana Tarım Bakanlığı bir hata edip 2007 yılında ithal izni verdi. Ayni firmadan aldım, Özel firma olduğum için, fon, gümrük ve KDV Ödememe rağmen, TÜK’ün üreticiye sattığı fiyatın daha altında üreticiye fatura ettim. O kalabalık heyetin masraflarını da Hollandalı firma değil üretici ödüyor. Bu gezme iși her yıl devam ediyor.

Kısacası 2008 yilinda15 bin ton ürünü, Kıbrıs Türk köylüsü üretip ,ben de AB’ye ihraç ettim. Köylü de, kamyoncu da devlet de para kazandı. Fakat o yıldan sonra Ne bana nede başkasına tohum ithal izni verilmedi.

Çok az miktarlarda, kendi partililerine, Rumdan tohum alma izni verildi.

Rum Kesiminde, ísteyen herkes tohum getirebilir.

Rumların AB ülkelerine ihracatı 200 bin tondur. TÜK’ün getirdiği tohumlar ile KKTC de max 15.000 ton üretim olur.

Mentalite bu.Eșit Egemen ülkeyi yönetenlerin bilgi ve becerisi bu.

(Ünsal Özbilenler)

Yeşil Hat Tüzüğü çerçevesindeki ticaret ilgi, teşvik, destek istiyor.

Geçtiğimiz yıl önemli bir büyüme göstermişti.Bu sene yerinde sayıyor.

2020'de 4.6 milyon Euro'luk mal satıyorduk güneye...

2021'de 6.1 milyon Euro oldu.

2022'de rakam 14 milyon 765 bin 462 Euro'ya yükseldi.

2023’te 15 milyon 465 bin 641 Euro ile en yüksek noktaya ulaştı.

2024 yılı beklentisi ise 14 milyon Euro…

Bir acı gerçek daha var tabii... Kıbrıs Cumhuriyeti Meclisi'ndeki tartışmalardan öğreniyoruz. Türkiye'den adanın güneyine yönelik ithalat, kuzeyle yapılan ticaretin 10 misli!

Hani Türkiye, Kıbrıs Cumhuriyeti'ni tanımıyor ya...

(Cenk Mutluyakalı)

 

Mesajınız Var Mesajınız Var

HRİSTODULİDİS'İN BAŞARISI GÜNEY KIBRIS'TA OLASI SAVAŞ KÂBUSU: UBP Genel Sekreteri Oğuzhan Hasipoğlu, yaptığı yazılı açıklamada “Rum Yönetimi demir kubbe hava savunma sistemini kime ve neye karşı almaktadır?” diye sordu. Evet, Güney Kıbrıs rejiminin her an bir saldırıya maruz kalacakları korkusuyla sığınaklarını çoğaltıp geliştirirken, bir yandan da savunma sistemlerini sofistike teknolojiyle modernize etmesi günün konusudur... Savaş paniği Rum halkını sarmış durumda... Güney Kıbrıs'ın bir askeri üsse dönüştürülmesine ve NATO'ya girme çabalarına karşı etkin protestolar yapılmaya başlandı... 1974 Rum - Yunan iç savaşı ve bu iç savaşın kaçınılmaz olarak davet ettiği garantörlük yetkisinden kaynaklanan Türk askeri harekâtı travmalarını üzerinden hiç atabileceğe benzemeyen Rum halkı, şimdi yeni ve daha yıkıcı bir savaşın paniği içine sokuldu... Kim tarafından?.. Başlarına "Cumhurbaşkanı" olarak seçtikleri, ama göreve başladığından bu yana militarist kimliğini sergilemekten ve adayı patlamaya her an hazır barut fıçısına dönüştürmekten başka bir şey yapmayan Nikos Hristodulidis tarafından tabii ki.. Güney Kıbrıs'a yığılmakta olan sofistike silahların da gün gele bir işe yaranmayacağı son günlerin ilginç bir gelişmesinden anlaşılıyor... nedir o ilginç gelişme?.. Bu silahları kullanmak üzere eğitilen yüzlerce Rum RMM subayı çeşitli gerekçeler öne sürerek ordudan arka arkaya istifa ediyor... Hristodulidis Rejimi'nin bunları geri döndürmek adına yürüttüğü çabalar da bir sonuç vermiyor... Çünkü bu subaylar da, çok haklı olarak, olası bir savaşta ilk hedefin başında bulundukları sofistike silahlarla birlikte kendilerinin olacağının kâbusunu yaşıyorlar...

(Ahmet Tolgay)