Ayaklı Gazete

SOSYAL MEDYANIN SESİ

Abone Ol

Alışveriş mi yaptım yoksa markete ortak mı oldum? diye sorar!
(Eralp Şerifoğlu)
 
Çözüm, uzlaşma, anlaşma yok. Ateşkes var. 16 Ağustos 1974 den beri Kıbrısta ateşkes yürürlüktedir ve taraflar da ,sadık kalıyor.. 1975 de, BM gözetiminde, yaklaşık 160 bin Rum Güneye, 64 bin Türk de Güneyden kuzeye geçti . O tarihten beri de, adada ne çarpışma, ne vuruşma, ne de savaş olmadı. Yani , BM güvenlik konseyi kararına, taraflar uydu.. Ne kan döküldü, ne can mal kaybı yaşandı. Haa; mal mülk yerinde kaldı, ama, sahipleri değişti. Tapusuz koçansız. Kimileri takas, satış, tazmin yolu ile işini halletti. Kimileri hala beklemekte. Çoğu da öldü gitti. Toprak, mal mülk sorunu Kıbrıs probleminin en ciddi , çözülemeyen düğümü olarak ortada, havada asılı durumda. Kıbrıs Türk yönetimi, Güneyde mal bırakanların çoğuna, Kuzeyde kalan Rum mallarından eş değer mülk verdi, tapuladı. Ama,Rum, sadece halkının kullanımına verdi Türk mallarını. Tapu Koçan kimseye vermedi. Bazılarını icar etti. Toplanan paraları da bir fona yatırıyor. İleride, gerçek mal sahiplerine ödenmek üzere. BM ve AB ninde desteklediği Mal Tazmin Komisyonu kuruldu. Başvuran Rum sahiplere, bedelleri ödenerek, tapuları alındı. Yüzlerce Rum, bundan yararlanmak için başvurdu. Uzlaşarak halletti. Ama, gene yüzümüze bulaştırdık. Parayı bastırıp koçanar almak varken, kaynak kalmadı-para bitti dedik...vee yüzlerce dosya sonuçlandırılamadan açıkta kaldı. Halbuki, nelere para bulundu ! Bu kritik konunun halli için para bulunamaz mıydı ? İşte fırsat. Ver parasını ,al tapusunu, toprak-mal-mülk sorunu da büyük ölçüde halledilmiş olsun. İnşallah, MTK başkanı Nöber Hanım, kaynak bulur ve bekleyen yüzlerce dosyayı da başarı ile kapatır. Amaaa, külliye mülliyeye para var, bilmem nereye milyonlar harcanır, okul hastane, mal tazmini için kaynak yok. Çok ayıp ve yazık.
(Özcan Özcanhan)
 
Seçmen sayısındaki bu kadar artışın nedenlerine iyice bakmak lazım (104 binden 140 binlere. Birinci neden seçimin çok önemli bir kavşakta yapılacak olması. Daha öne adada yaşayan ve TC kimliğine sahip olup seçimlerde oy kullanmak için kayıt olmayanların kitle halinde bu defa sandığa gidecek olmaları. Ayrıca son beş yıldır adaya olan göçün artması. Yeni inşaatlar bu göçün en büyük kanıtı. Ayrıca deprem sonrası adaya taşınan 5-10 bin arası depremzede. Bu yeni ekstra seçmenin kime yarayacağını 14 Mayıs akşamı göreceğiz. Tabii Büyükelçi daha geçen haftalarda AKP propagandası yaptığını unutmuş olacak, “Herkesin birbirinin hakkına, hukukuna saygılı olduğu bir seçim geçireceğimizden hiçbir şüphem yok” diye açıklama yaptı. Umarım söylediği gibi olur ve kendisi dahil diğer devlet görevlileri, görevli olduklarını hatırlar ve seçimi etkilemekten vaz geçerler.
(Mete Hatay)
 

Erken seçimler parlamenter sistemlerin sürdürülebilmesi için bir emniyet sübabıdır. Erken seçimler genelde, meclislerin aritmetik olarak kilitlendiği veya alternatif hükümet kurulma olanaklarının ortadan kalktığı durumlarda gündeme gelirler. Muhalefetin erken seçim talepleri doğaldır ve konjenktüreldir. Muhalefet partilerinin erken seçim talep ederken aslında kaybedecek hiç bir şeyleri de yoktur. Zira olası bir erken seçimle iktidara gelmeyi veya daha da güçlenmeyi hedeflerler. Ne var ki iktidarların erken seçim taleplerine onay verebilmeleri için ortada az önce ifade ettiğim kilitlenmelerin veya mevcut pozisyonunu güçlendirecek konjonktürel gelişmelerin net şekilde ortaya çıkması gerekmektedir.
UBP, mevcut seçim sistemine dayalı maksimum seviyede 24 milletvekiline zaten erişmiş noktadadır. Bu seçim sistemiyle ve bu koşullarda 2-3 milletvekili daha artırıp tek başına 26-27’ye ulaşması çok da mümkün değildir. Hal böyleyken ve iktidarın daha 3 yılı aşkın bir görev süresi varken, erken seçime onay verebilmesi için ya çok ciddi bir parti içi strateji üretmesi lazım ya da konjonktürü kaçırılmaz bir fırsat olarak görmesi lazımdır.
İçinde bulunduğumuz süreçte iktidarı erken seçime gitmeye motive edecek böyle bir değişim veya dönüşüm en azından bugün mevcut değildir. Ama bu bugün için geçerli, yarın ne olur bilemeyiz
(Özdemir Tokel)