ŞU DONMUŞ ET MESELESİ
Donmuş et konusu gündeme gelince sanki bu haber, beni harekat öncesindeki yıllara götürdü. O zor yıllarımızda da donmuş et ithal edilmeye başlamıştı. Çok büyük sıkıntılarla gün geçiren insanlar için bir tercihtir donmuş et. Tenceresine et koyamayan insanlar, elbette ki bu donmuş etten yararlanacaklardır. Buna kimse de engel olamayacak kanaatimce. Eylem de yapsanız, bakanlıklara siyah çelenk de koysanız, az gelirli için bir rahatlama aracı olacak donmuş et.
Artan hayat pahalılığıdır esasında donmuş etin ithalini gerektiren. Normal günlük kasapların dükkanlarında satılan taze ete ne kadar çok insan sahip olamıyor, bir düşündünüz mü?
Bir düşünün... Marketlerdeki kasaplardan adeta eski tabirle “on dirhem” et ve kıyma aldıklarını gördük. Veya sırf o zavallı insanlar çocuklarının kursağından et geçmesi için marketlerden tavuk ciğeri, taşlıkkanat ve daha nice sakattat alarak gün geçirmeye çalışıyorlar. Fakirliğin ne olduğunu bilmeyen, o insanların çektikleri sıkıntıları anlayamazlar.
Tabii ki bu karar Hayvancılar Birliği ve kasaplar tepki gösterecekler. Hatta birlik, bu kararı protesto etmek ve sundukları et fiyatlarının kabul görmesi için eylem düzenlemeye hazırlanıyor.
Her sektör kendince mücadele ediyor. Elbette hayvan üreticilerinin de kendilerine göre yüklü bir masrafı vardı. Önemli olan ortayı bulmaktır.
Ne tuhaf bir durum? KKTC nasıl bu çıkmaz yola girdi? Birden veya azar azar artan fiyatlar, sanki aniden halkın önünde bir duvar oluşturdu. Özellikle pandemi döneminde başlayan pahalılık, zaman içinde kendini gösterdi. Hani deriz ya, ekonomi, birbiri ardına devrilen iskambil kağıtlarına benzer diye. Yani zincirleme bir etkileşim.
Bu sıkıntılı günleri aşmak için güneyden daha ucuza et almayı denemektedir insanlarımız. Lakin Rumlar da et fiyatlarını artırdılar. Peki ne olacak bu halkın durumu?
Çok kalabalık aileler çocuklarına haftada bir olsun taze et yediremedikten sonra, niye bu dünyada yaşarlar? Sadece hafada bir.
Sık sık facebook’umu taradığımda bazı insanların gruplar halinde bazı turlara katıldıklarına ve mükellef sofralarda muhabbet yaptıklarını görüyorum. Bunu sadece ben görmüyorum. Bütün insanlar görüyor.
O bir bolluk ve refah görüntüsüdür. O görüntüler, büyük ekonomik sıkıtı yaşayan insanları çileden çıkartır elbette.
Yani parası olan paşa gibi yaşar, parası olmayan da uzaktan bakar gibi.
Nitekim Hayvan üreticileri Birlii canlı hayvan fiyatlarına zam yaptıklarını açıkladılar. İşte bu nedenle donmuş et ithaline gidiliyor.
Yarın yine meydanlar, dünya kadar çeşitli araç kuyrukları ile Meclisin ve Babakanlığın önünde boy gösterecekler. Ne olacak?
Esasında hükümetle bu birlik arasında seyreden bir sinir savaşı vardır. Ya siz, ya da biz, dercesine çıkışlar.
Bence her sektör kendince ürettikeri mallara zam yapıyorlar. Kimisi vicdanlı, kimisi de vicdansızca zam yapıyor.
Koskoca İstanbul’da her mal, çok sıkı kontrola alındı. Fiyatlar kontrola alındı. Stokçular sıkı takibe alındı hatta. Yani uygulamaya uymayanlara okkalı cezalar kesiliyor. Koskoca İstanbul bu işi sıkı denetime almış ama biz bunu becerememişiz. Doğruyu söyleyeni dokuz köyden kovarlar.
Artık lokantalarda da karın doyurmak, lüks bir olaya dönüştü.
Bazen insanlar hem pratik, hem de ucuz olduğu için üç beş tane lahmacunlar karın doyururlardı. Ya şimdi? Şimdi lahmacunlar 50 TL tanesi satıyorlar lahmancunlarını. Doğrusu bu da ağırına gidiyor insanlarımızın.
Marketlere gittiğinizde geçmişte üç kuruşa aldığımız mallar şimdi, kırbeş veya ellibeş kuruşa katlandı. Allahın kokmuş kabağının fiyatı bile cebimizi yakıyor. Hatta ekmek fiyatları bile. On çocuklu aileler nasıl geçinirler merak ediyorum. Yani dünya şartları ile ülkemiz şartları kıyaslandığında, herhalde ülkemiz en pahalı ülkeler arasında yerini alacak.
Bekleyip göreceğiz donmuş et ne dereceye kadaar kabul görecek ülkemizde. Bir de aylemlerin yansımaları.