Susuz yaz !

<p class="MsoNoSpacing"><span>

Abone Ol

 

Henüz tam anlamıyla yaz sıcaklarının başlamamasına rağmen en temel ihtiyaç maddelerinin başında gelen suyun vatandaşa verilmesinde kısıtlamalara baş vurulması karşısında, ne yalan söyleyeyim endişeye kapıldığımı yazmadan geçemeyeceğim.

Yağışlı bir kış mevsimi geçirdiğimiz herkesin malumu1

Yıllardan beri, başta çiftçilikle uğraşan vatandaşlarımız olmak üzere, istenilen dönemlerde  meydana gelen yağışlar neticesinde tohumu toprağa atanların yüzü gülüyor!

“Yıllardır böylesine bereketli yıl görmedik” deniliyor.

Güzel de, böylesine bereketli yağışların olduğu bir senede henüz yaz mevsimi gelmeden başta Lefkoşa olmak üzere, birçok yerleşim birimlerine suyun verilmeyişi ya da çok kısıtlı bir şekilde gerçekleştirilen tevzii, gelecek günler için vatandaşın susuz kalacağının adeta haberini vermiyor mu?

“Türkiye den nasıl olsa su geliyor “ rahatlığı içinde hareket edildiği izlenimi veren bu davranış ve de yaklaşım biçimi karşısında, endişeye kapılmamak elde değil!

Göletlerdeki doluluk oranlarının memnuniyet verici düzeyde olduğu açıklamaları  yapılmış olmasına rağmen bu kısıtlama niye ?

Bunun adı tasarruf olamaz!

Bunun adı, bir bölgeden kısıntıya gidilerek diğer bölgenin cezalandırılması da olmaz! Öyleyse bu kısıtlama niye ?

                                                  *****************

“Susuz bir yaz geçirilecek” izlenimi veren gelecek günlere ek olarak, bir de çok hareketli bir iç politika sürecine girilecek havasını sezinler gibiyim

CTP/BG Genel Başkanlığına adaylığını nihayet basın önünde de telaffuz eden sayın M.AliTalatın açıklamalarında nihayet kavganın kimler arasında cereyan ettiğini anlamış bulunuyoruz!

Sayın Talat, kavganın CTPlilerle Kıbrıs Türk halkının onuruyla oynayan, onun özne olma kapasitesini tanımayan, ona güvenmeyen, gayri adil, hukuk tanımaz, insan haklarına saygısız, sosyal devlet ilkesini ayaklar altına alan, üretimi değil tüketimi teşvik eden, farklılıklara saygı göstermeyen, Kıbrıs Türk halkının her gün biraz daha umutsuzluğa ve yok olma endişesine kapılmasına yol açan düzen ve zihniyet arasında olduğunu ifade buyurdular. 

Merakıma mucip oldu, acaba M.Ali Talatın yukarıda aktarmış olduğu tarif, iktidarın büyük ortağı olan CTP/BG in hükümetteki icraat ve tutumlarına tıpa, tıp uymuyor mu?

Kıbrıs Türk halkının onuruyla oynayan, onun özne olma kapasitesini tanımayan, sadece halkına değil kendi, kendine bile güvenmeyen, adalet anlayışından uzak, hukuk tanımayan, sosyal adalet ilkesini yaptığı icraatlarıyla ayaklar altına alan, her alanda üretimi değil, tüketimi besleyen, farklılıklara saygı göstermeyen, sadece kendinden olana yaşam hakkı veren, Kıbrıs Türk halkını her gün biraz daha umutsuzluğa ve yok olma endişesi içine girmesine sebep olduğu için halkın karşısına çıktığı her seçimi kaybeden CTP/BG değimlidir?

Yapılan tarif CTPnin tarifi değimlidir? CTP vatandaşı kemirdiği yetmezmiş gibi kendi kendini bile sömüren, diline doladığı demokratik, özgürlükçü, çağdaşlık ifadelerinin arkasına saklanarak, artık değil sosyalist bir parti, bu ülkede sömürü düzenine  önderlik eden bir yapı konumundadır!

 

İnanmayın, bunları da duyduktan sonra kim ne söylerse söylesin, gerisi palavradır!