Anavatandan su temini ile ilgili olarak 19.7.2910da imzalanan Anlaşmanın 6 maddesinde, ‘ her devleti temsilen ikişer kişiden oluşan ortak bir komisyon kurulması ve anlaşmaya ilişkin ortaya çıkabilecek sorunlar, konular, problemler, ihtilafların iyi niyetle çözümlenmesi veya Anlaşmanın yorumu, uygulanması veya yürütülmesi ile ilgili tüm konular hakkında istişarelerde bulunması öngörülmektedir.
Anlaşmadaki maddeye rağmen, hükümetimizinaradan geçen 4 yılda suyun yönetimi konusunu çözümlememesi ve su geldikten sonra, konunun basında tartışılmasına sebep olması hoş karşılanamaz.
Esas olan gelen suyun en verimli ve halkımıza en fazla yararlı olabilecek şekilde değerlendirilmesidir.
Bu nedenle şimdi her türlü ideolojik saplantılar bir yana bırakılmalı ve anavatanın deneyimlerinden yararlanarak, gelen suyun en isabetli bir şekilde yönetilmesi sağlanmalı.
Suyu büyük fedakarlıklara katlanarak temin eden Anavatan yetkilileri ile istişare etmeden, Belediyelerin adeta emrivaki yaparcasına bir şirket kurup suyun yönetimini üstlenmeğe kalkışmasının, hükümetin de bu davranışı desteklemesinin, yanlış olması yanında en basit etiket kuralları ile de bağdaştırılamayacağı görüşündeyim.
Teknik bakımdan, gelen su ile birlikte yeraltı su kaynaklarımızın ve atık suların tek elden yönetilmesi gerekmektedir. Bunu ise, bizim tarafımızdan başarılı bir şekilde yapılabileceği düşünülemez.
Geçitkale uçak alanının yıllardan beri atıl durumda kalmasını umursamayan, on bin dolayında yarım inşaat villanın ekonomiye kazandırılması için önlem almayan, Haspolat arıtma tesisinden çıkan 40 bin ton/gün suyun tarımda kullanılmasını sağlamayan bir siyasi iktidarın, veya halktan hizmet gerekçesi ile topladığı vergileri istihdamlarda harcayan ve borç batağında olan Belediyelerin, suyun yönetiminde başarılı olabileceğini kabul etmek aşırı iyimserlik olur.
Kişisel görüşüme göre suyun yönetiminin; su anlaşmasında sözü edilen ortak komitede hazırlanacak koşullar çerçevesinde, yap işlet devret yöntemi ile, gerekli teknik donanım ve mali güce sahip bir özel şirkete verilmesi en isabetli seçenektir.
Suyu yönetmek hakkına sahip olacak kuruluş ,içme suyunu, Geçitköy barajı çıkışında bedelini peşin alarak, belediyelere satmalı. Böylece yerleşim yerlerinde, suyun dağıtımının yine belediyeler tarafından yapılması da sağlanabilecektir.
Suyun getirilmesi anlaşması uyarınca oluşturulan ortak su Komisyonunun sorunlarımızın çözümü bakımından bizim için çok iyi bir fırsat olduğu inancındayımÖrneğin ürünlerin pazarlanmasında karşılaşılan sıkıntılara burada çare bulunması mümkün olabilecektir.
Bilindiği gibi tarımsal faaliyetlerin lokomotifi, elde edilen ürünlerin üreticiyi tatmin edecek şekilde değerlendirilmesidir.
Bu nedenle, elde edilecek ürünlerin pazarlanması olanakları ve su verilecek alanların toprak yapıları dikkate alınarak, çok uygun bir üretim planlaması yapılmalı.
KKTC devletinin tanınmamış olması nedeniyle halen ulaşım ve yabancı pazarlara ihracatta ciddi sıkıntılarla karşı karşıya bulunduğumuz gerçeği dikkate alınarak, yeni sulu tarım alanlarından elde edilecek ürünlerin pazarlanmasına, şimdiden çareler bulunmalı.
Kısaca, gereksiz tartılmalar yerine, acilen suyun en verimi değerlendirilmesine odaklanmalıyız