TARİHSEL GELİŞİMİ VE KKTC GERÇEĞİ

<p class="MsoNormal"><span>Kıbrıs yıllardan beridir bölgemizi ve hatta uluslar arası ilişkileri etkileyen bir ada olmuştur. Son yüzyılın her döneminde Kıbrıs sorunu uluslar arası alanda önemli bir yer işgal etmiştir. </span></p> <p...

Abone Ol

Kıbrıs yıllardan beridir bölgemizi ve hatta uluslar arası ilişkileri etkileyen bir ada olmuştur. Son yüzyılın her döneminde Kıbrıs sorunu uluslar arası alanda önemli bir yer işgal etmiştir.

 

Kıbrıs meselesi günümüzde AB, Türkiye , Kıbrıs  ve Yunanistan arasında sorunlar yaratan  ve ABDnin de zaman zaman tavır koyduğu önemli bir sorundur.

 

Kıbrıs sorunu Megali İdeadan kaynaklanan bir sorundur.Ancak günümüzde Kıbrıs sorunu   ve  sadece adada yaşayan Türklerle Rumların sorunu değildir. Tam aksine anavatan Türkiyeyi ve Türk dünyasını ilgilendiren çok yönlü bir meseledir. Yıllar geçtikçe Kıbrıs sorununa taraf olan güçler artmaktadır.

 

 Kıbrıs Türk -Yunan dengesinin son ve en önemli bir parçasıdır. 24 Temmuz 1923te Lozan Antlaşması ile Akdenizde sağlanmaya çalışan Türk-Yunan dengesi 1960da kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti antlaşmaları ile korunmaya devam edilmiştir.

 

1821de Mora İsyanı ile başlayan 1829da Yunan Devletinin kurulması ile ileriki yıllarda sürekli olarak günümüze kadar Türkler aleyhine genişleyen Yunanistana sadece Kıbrısta dur denilebilmiştir..

 

Kıbrıs Türkiyenin güvenliği açısından son derece önemli olmasıdır. KKTCnin varlığı anavatanımızın gücünü ve itibarını temsil etmektedir. KKTCnin Türk dünyasında büyük anlam ve önemi vardır….

 

Bugün Kıbrıs sorununda önemli ve yeni bir döneme girilmiştir. Bu dönemde  KKTCin geleceği ve halkımızın kaderi ile yakından ilgili olan  dış baskılar yapılmakta ve taviz verilerek zorlama bir antlaşma yapılması istenmektedir.

 

Kıbrıs sorunu, Kıbrıs tarihini bilmeyenlerin ve Rum propaganda mekanizmasının etkisinde kalanların iddia ettiği gibi, “1974de başlayan bir saldırı ve işgal sorunu” değil ; 1821lerde Rum-Yunan tarafının Enosis uğraşları nedeniyle başlayan bir sorundur.

 

Kıbrısta yüz yılı aşkın bir senedir iki halkın ilişkilerini bozan yakınlaşmalarını ve kaynaşmalarını engelleyen, sürekli çatışma halinde bulunmalarına neden olan etken, Rum-Yunan tarafının bitmeyen Enosis talepleri , Türk halkını etkisiz bir azınlık durumuna itme ve eşitliğini yok etme uğraşları olmuştur. Bugün de durum aynidir.

 

Kıbrıs meselesi adada yaşayan Kıbrıs Türklerinin eşit şartlar altında, güvenlik içinde ve hür olarak yaşayabilecekleri bir vatana sahip olma, anavatan Türkiye için de güneyden sarılma ve tehdit edilme meselesidir. Zira Anadolunun güneye uzantısı mahiyetindeki Kıbrıs adası askeri ve stratejik açıdan Türkiye için hayati bir öneme haizdir.

 

Kıbrıs tarihinin son yarım asırlık döneminde güncelleşen Kıbrıs sorununun temelinde , Rum-Yunan ikilisinin Megali-İdea hayalleri çerçevesinde Kıbrısı Yunanistana ilhak amacı yatmaktadır.

 

Enosis mücadelesi veren Rum-Yunan ikilisi bu hayallerinin gerçekleşmesinde engel gördükleri Kıbrıs Türklerini yok etme planlarını 21 Aralık 1963 gecesi uygulamaya koyarak 1960da kurulan Kıbrıs Cumhuriyetini ortadan kaldırarak bir Rum Devleti durumuna getirmişlerdir.

 

Günümüzde Kıbrıs sorununun devam etmesindeki temel faktör uluslararası alanda Kıbrıs gerçeklerinin anlaşılmamış olması ve 4 Mart 1964 BM Konseyinin 186  nolu kararı ile  Güney Kıbrıs Rum Yönetimini Kıbrıs Cumhuriyeti olarak kabul edilmesidir.İlerleyen yıllarda   BM Güvenlik Konseyinin 541(1983) ve 550(1984) sayılı kararları ve de ABnin 1 Mayıs 2004 itibarıyla Rumları ABne tam üye olarak kabul etmeleri Rumları uzlaşmaz hale getirirken toplumlararası görüşmeleri de çıkmaza sokmuş ve de Rumların zamana oynamalarına neden olmuştur.

 

KKTC ve Kıbrıs Türk halkı bugün uluslararası ilişkilerde haksız ve adaletsiz bir ayrımcılığa tabi tutulmaktadır. Bu durum, Kıbrıstaki gerçeklerin dünya kamuoyu tarafından anlaşılamamasına neden olmaktadır.

 

Rum- Yunan ikilisinin amacı üzerimizdeki baskıları artırarak bizi azınlığa düşürerek Kıbrısta Rum Egemenliğini yayacak  ve de Enosisin yolunu açacak Federal Devlet ve/veya  Birleşik Kıbrıs gibi siyasi bir çözümü Kıbrıs Türk halkına  empoze etmektedir.

 

Yunanistan için Kıbrıs meselesi, Yunanistan için genişleme, yeni topraklara sahip olma, Doğu Akdenize yayılma ve Ortadoğuda yeni sömürgeler için kuvvetli bir basamak sağlamak gayelerine matuftur. Yunanlıların Enosis politikası Bizans İmparatorluğunu yeniden kurma amacına yönelik MEGALİ-İDEAnın ana hedeflerinden birini teşkil etmektedir.

 

Atatürk İlkeleri doğrultusunda siyasi geleceğini çözmüş olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Türk varlığını adada korumakta kararlıdır.

 

Halbuki Kıbrıs Türk Halkı barışı ve insan haklarını savunmaktadır. Uluslararası işbirliğini, dayanışmayı ve dünya barışını savunmaktadır. Komşularımızla iyi ilişkiler çerçevesinde yan yana barış içinde yaşamak istemektedir.

 

Rumlar Kıbrıs Türkünü kendi vatanında hegomonyaları altına almak ve azınlık durumuna düşürmek istemektedir. Barış adı altında bağımsızlığımızdan ve özgürlüğümüzden, devletimizden, KKTC olgusundan vazgeçmemiz mümkün değildir.

 

Dolayısıyle Kıbrısta Rum isteklerine dayalı bir anlaşmaya varmak asla mümkün olmayacaktır.

 

Kıbrısta gerçekçi ve adil bir çözümün gerçekleşebilmesi için KKTCnin tanınması gerekmektedir. Kıbrıs Türkünün Siyasal Eşitliğinin, Egemenliğinin , Self-Determinasyon hakkının ve Anavatanımız Türkiyenin etkin ve fiili garantisinin kabul edilmesi ve iki ayrı devletin yan yana varlığı kabul edilmelidir.

 

 Rumlar toprak isteklerinden ve on binlerce Rumun KKTCye yerleşmesi  hevesinden vazgeçmelidirler. Halkımızı yeniden göç ettirecek her türlü talepten kesinlikle vazgeçmeleri gerekmektedir. Bu temel hususları içermeyen antlaşma Kıbrısta yapılamaz. Hem zaten Kıbrısta çözüm 1974te Mutlu Barış Harekatı ile sağlanmış ve sınırlar çizilmiştir. İhtiyaç duyulan sadece siyasi çözüm ve anlaşmadır, her iki bağımsız devletin birbirini karşılıklı olarak tanımasıdır.

 

Kıbrıs Türk halkı , yıllarca  yabancı kültürlere ve idarelere karşı azimle direnerek bugünlere gelmiştir. Kıbrıs Türkü, KKTC olgusuna bu ruhla  ulaşmıştır. Bugün siyasal alanda Kıbrıs Türk Halkının Egemenliği ve geleceği üzerinde oynanmak istenen oyunlar karşısında kazanılmış haklarımızdan ve de egemenliğimizden taviz vermeden devletimizi yaşatmak zorundayız….

 

 

Kıbrıs Türk Halkı olarak, KKTC olarak, KKTC Hükümeti olarak, KKTC Cumhurbaşkanı olarak anavatanımızla işbirliği içerisinde , KKTCnin tanınması ve tanıtılması için  yola çıkmalıyız…