Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs Türk halkının egemenliği temelinde sürdürülen yeni milli siyasetin önemine dikkat çekerek, egemenliğin müktesep, özden gelen bir hak olduğunu ve bunun pazarlığa tabi olmadığını kaydetti.

Kıbrıs Türk halkının karşı tarafla egemenlik temelinde iş birliğine hazır olduğunu belirten Tatar, Birleşmiş Milletler himayesinde planlanan gelecek toplantılarda, anavatanların da katılımıyla Kıbrıs meselesinde yeni düşüncelerin değerlendirilebileceğini ifade etti. 

Kimsenin hak ve hukukunda gözlerinin olmadığını, sadece kendi hak arayışları içerisinde olduklarını söyleyen Tatar, Kıbrıs Türk halkının bu topraklarda barış, huzur ve güvenlik içerisinde yaşamlarını sürdürmek istediğini belirtti. 

“Arkamızda 85 milyon Türkiye, onun da ötesinde Avusturalya'ya kadar yaşamlarını sürdüren öz kardeşlerimiz var.” diyen Tatar,  KKTC’nin yalnız olmadığını vurguladı.

Cumhurbaşkanı Tatar, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) 41’inci kuruluş yıl dönümü nedeniyle Dr. Fazıl Küçük Bulvarı’nda düzenlenen resmigeçit töreninde konuştu.

- “Güney Kıbrıs’ın tüm zarar verme girişimleri beyhude… KKTC haklı davasına sahip çıkarken temel ilkelerinden asla vazgeçmeyecek”

Cumhurbaşkanı Tatar, konuşmasına, kuruluş yıl dönümü kutlamalarına katılmak üzere KKTC’de bulunan devlet ve parti yetkilileri ile misafirleri, törene katılan ve kendilerini izleyen tüm halkı selamlayarak başladı.

Tatar, Kıbrıs Türk halkının acılar çektiğini, soykırımlar yaşadığını ancak hiçbir zaman yılmadığını, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün çocukları olarak mücadeleyi sürdürdüklerini kaydetti. Tatar, İngiliz Yönetimi’ne, Rum-Yunan ikilisine direnebilmeyi başaran halkın Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş liderliğinde Federe Devleti’ni ardından 41 yıl önce bağımsız bir Türk devleti olarak KKTC’yi kurduğunu belirtti.

Baskıcı yönetime rağmen Atatürk’ün inkılap ve devrimlerini ilk uygulayanlardan olan Kıbrıs Türk halkının bağımsızlık ve özgürlüğün ne anlama geldiğini gençlerine anlatabilmenin gururunu yaşadığını kaydeden Tatar, ülkede gençlerin milli değerler, maneviyat ve anavatan Türkiye sevgisiyle yetiştiğini söyledi.  

Atatürk’ün Kıbrıs’ın düşman eline geçmemesi yönünde uyarılarını hatırlatan Tatar, Kıbrıs Türkü’nün bunun mücadelesiyle 1960 yıllarına kadar gelebildiğini ve 1960 yılında kurulan Cumhuriyet’in kurucu ortağı olduğunu anlattı. Egemenlik temelinde sürdürülen yeni milli siyasetin dayanağının bu egemenlik hakkı olduğunu belirten Tatar, bunun özden gelen bir hak olduğunu ve pazarlığa tabi olmadığını vurguladı.

Artık egemen eşitlik ve eşit uluslararası statünün tesciliyle ancak yeni bir müzakere süreceğine girilebileceğini ifade eden Tatar, Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından bu yeni siyaseti tüm paydaşlarla paylaşmanın mutluluğunu yaşadığını kaydetti. Türkiye Cumhuriyeti’nin de bu siyasette her zaman yanlarında olduğunu belirten Tatar, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın son üç Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda yaptığı; bu siyasetin tescil edilmesi, KKTC’nin tanıtılması ve ambargoların kaldırılması çağrılarının hatırlattı. Tatar, sesini duyuramayan Kıbrıs Türk halkının sesini çeşitli platformlarda tüm dünyaya duyuran Türkiye Cumhuriyeti’ne teşekkürlerini iletti.

Geçen ay iki tarafın katılımıyla Birleşmiş Milletler’de düzenlenen gayri resmi yemek buluşmasında da izolasyonlar ve ambargoların artık kalkması gerektiğini ancak son zamanlarda Rum tarafının tam tersine baskılarını artırmakta olduğunu söylediğini hatırlatan Tatar, tüm bu zarar verme girişimlerinin beyhude olduğunu çünkü KKTC’nin haklı davasına sahip çıkarken temel ilkelerinden asla vazgeçmeyeceğini ifade etti. 

- “Önerilerimizi yaptık… kabloyla elektrik, enerjide iş birliği, suyun paylaşımı, kapıların artırılması”

Kıbrıs Türk halkının karşı tarafla egemenlik temelinde iş birliğine hazır olduğunu kaydeden Tatar, “Orada kabloyla elektriğin Türkiye üzerinden Avrupa Birliği'ne enterkonnekte sisteme bağlanabilmesi, Doğu Akdeniz'deki enerji kaynaklarının araştırılması için yapılacak olan iş birliği, Türkiye’den getirilen suyun barış suyu olarak karşı tarafla paylaşılması, yeni kapıların açılması gibi konularda da iletişim halinde olmamız gerektiğini BM Genel Sekreteri huzurunda Güney Kıbrıs lideriyle paylaştım.” diye konuştu.

BM Genel Sekreteri’ne gelecek aylarda daha geniş katılımlı bir toplantıda buluşulabileceğini söylediğini hatırlatan Tatar, bu toplantı için önerisinin de, anavatanların da katılımıyla, federasyon defterinin kapatılmasının ardından gelecek süreçte nasıl bir takım yeni düşüncelerin olabileceğinin değerlendirilmesi olduğunu ifade etti. 

Cumhurbaşkanı Tatar, “Bizim yolumuz mücadele yoludur. Bizim yolumuz Türkiye'yle birlikte bizim geleceğimizin yoludur.” vurgusu yaptı. 

“Biz Kıbrıs Türk halkı olarak bu topraklarda tek isteğimiz; Doğu Akdeniz'de, bu önemli ve kritik bölgede, umutla geleceğe yürüyebilmek ve barış, huzur ve güvenlik içerisinde yaşamımızı sürdürmektir” diyen Tatar, kimsenin hak ve hukukunda gözlerinin olmadığını, sadece kendi hak arayışları içerisinde olduklarını kaydetti. 

“Başbakanlık bütçesi kurultay döneminde kullanıldı” “Başbakanlık bütçesi kurultay döneminde kullanıldı”

Dün açılan Girne Askeri Hastanesi’nin de kısa sürede açılıp, halka hizmet vermeye başlamasından dolayı Türk Silahlı Kuvvetlerine teşekkürlerini de ileten Tatar,  24 Aralık 1963’teki Kanlı Noel saldırısında hayatını kaybedenlerin anısına hastaneye “24 Aralık 1963” adının verilmesinden duyduğu memnuniyeti paylaştı.

- “Her sektör için hazırlanan projelerle refah ve gelişmişliği artırma çabasındayız”

Cumhurbaşkanı Tatar, Türkiye Cumhuriyeti ile her sektörde hazırlanan projelerle ülkenin refah ve gelişmişliğini artırma çaba ve gayreti içerisinde olduklarını vurguladı. Tatar, ekonomik anlamda pandemi öncesi rakamların henüz yakalandığına dikkat çekerek, yeni mali iş birliği protokolünün en kısa zamanda yürürlüğe girmesi temennisinde bulundu. 

KKTC’nin sürdürülebilir mali yapısıyla, kayıt alında, güçlü bir ekonomiye ulaşmasıyla ve yeni yatırımlarla çok daha iyi bir noktaya geleceğine inanç belirten Tatar, bunun Doğu Akdeniz'de bir Türk Devleti olarak KKTC’ye olan güveni ve inancı daha da arttıracağını söyledi. 

Türk Devletler Teşkilatı'na gözlemci üye olunmasıyla, kurum ve kuruluşların ayrılmaz ve kopmaz bir parçası olduğu Türk dünyası ile bir araya gelmeye başladığını vurgulayan Tatar, tüm bunların KKTC’nin bağımsız bir Türk devleti olarak yoluna emin adımlarla devam ettiğinin bir göstergesi olduğuna dikkat çekti.  Tatar, KKTC’nin Türk dünyasının, Türk devletlerinin en güneydeki bağımsız bir Türk devleti olarak Akdeniz'e açılan bir penceresi olduğunu ifade etti.

Yeni siyasetle birlikte Türkiye'yle son yıllarda artan temasların önemini de dile getiren Tatar, Doğu Akdeniz’de yaşanan gelişmeler ışığında, Mavi Vatan’ın önceki yıllara göre çok daha önemli olduğunu kaydetti, bu noktada Türkiye ile iş birliği içerisinde yürümenin geleceğin teminatı olduğunu kaydetti.

Milli siyasetin bu doğrultuda geliştiğini, stratejik ve politik anlamda enerji kaynaklarında yapılacak çalışmalarla daha farklı ortak projelerin de yapılacağını anlatan Tatar, “Gelecekte bizlerin de KKTC bayrağı ile sondaj gemilerinin Doğu Akdeniz'de, Mavi Vatan'da bir takım araştırmalar içerisinde olabilmesi bizi daha da yüceltecektir.” şeklinde konuştu.

KKTC dışında da dünyanın her yerinde yaşayan Kıbrıs Türk halkının tek yürek olarak hareket ettiğini ifade eden Tatar, “Arkamızda 85 milyon Türkiye, onun da ötesinde Avusturalya'ya kadar yaşamlarını sürdüren öz kardeşlerimiz var.” diyerek, KKTC’nin yalnız olmadığını vurguladı. 

Tatar, Kıbrıs Türk halkının varoluş ve özgürlük mücadelesi lideri Dr. Fazıl Küçük, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş ve dava arkadaşları ile Türkiye’nin merhum Başbakanı Adnan Menderes ve Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ile onların dava arkadaşlarına, hayatta olmayan tüm mücahit ve Mehmetçiklere rahmet diledi, hayatta olanlara şükranlarını iletti.