Toplumcu Demokrasi Partisi’nin (TDP) sekizinci kurultayı geçen Pazar günü yapıldı.
Sakin; ama heyecanlı, gençlerin yoğunluğunda oldukça iyi katılımlı, içerikli bir toplantıydı.
Mine Atlı, başkanlığı; tek aday olan Zeki Çeler’e devretti.
“Koltuğa yapışıp kalan” siyasetçilerin bol olduğu bu ülkede, Mine Atlı’nın sergilediği “duruş” bence herkese örnek olacak değerdedir…
Mine Atlı, iki yıl önce bu partiye başkan olurken; parasız, vekilsiz, örgütsüz ve “parçalı” bir yapı içinde dövünüp duracağını elbette bilmiyordu…
Ancak kısa zamanda partinin tüm “kod”larını çözdü…
Enerjisinin çok büyük bir bölümünü “toparlanmaya” harcadı…
“Parti siyasetini öğrenmeye” odaklandı. Geçmişi keşfetmeye zaman ayırdı. Bircik bircik örgütleri, üyeleri, ihtiyaçlarını, ihmalleri saptamaya çalıştı… Partideki ideolojik farklılıklar üzerine kafa yordu…
Partinin bundan böyle daha “serin sularda” yüzebilmesinin alt yapısını ördü…
Pazar günkü kurultay; TKP-TDP çekişmelerinin artık geride kaldığını, partinin “bütünleştiğini” ve birleşme sürecinin tamamlandığını gösteriyordu.
Dışarıdan pek görünmese de Mine Atlı’nın bu konuda sergilediği yüksek “performans” çok değerlidir.
“Asık suratlı” klasik politikacı tipinin çok ötesinde; dobracı, sempatik, eleştirel farklı bir kimlik sergiledi iki yıl boyunca…
İleri gitmekten, fincancı katırlarını ürkütmekten hiç korkmadı, çekinmedi…
Duygularını, sıkıntılarını, korkularını konuşmalarına yansıttı, samimi çıkışlar yaptı…
Bu “nitelikleri” Pazar günkü kurultay konuşmasına da yansıdı…
Gelecek başkanı hem “ince ince” iğneledi, hem de ona samimi desteğini deklare etti…
Bizim alışık olduğumuz politikacı kini, kıskançlığı, büyüklenmesi gibi “duygular”a kapılmadan, kendi kendini bile “ti”ye alan bir üslup kullandı…
Bize; suratsız politikamıza feminist bir dokunmanın nasıl “yeni” bir tarz oluşturduğunu gösterdi.
Tabii bu “sahte” popülist ortamda, toplumsal değerlerimiz gibi, bu nitelikler de “alıcı” buldu mu, anlaşıldı mı, pek sanmıyorum…
Gerçek şu ki; 2020 Ekimi’ndeki seçimlerden bu yana; toplum da, siyaset de çok “kılık” değiştirdi…
Partilerin üzerindeki “vesayet” ayıp olmaktan çıktı, görünür oldu…
Siyaset kurumunun tüm “değerler sistemi” çöktü…
Böylesine bir “kokuşmuş” ortamda elbette siyaset yapmak da, epeyce zorlaştı.
Toplum; bir kadın başkanın “siyasete” dokunuşunu daha yeterince duyumsamadan, koltuktan kalktı…
Keşke, daha uzun yıllar TDP’nin başında kalabilseydi…
Ancak o daha şimdiden, aynı partide, yeni başkanla nasıl bir “eşgüdüm” içinde çalışacağını anlattı…
Dış ilişkilerde, AB ile olan ilişkilerde “aktif” rol almak istemesi, bunu talep etmesi, TDP’nin bu yeni nesiller sayesinde daha “barışık” kadrolarla çalışacağını gösteriyor…
Bu da, eski siyasetle, belirgin bir olumlu “farklılığı” vurguluyor…
Gelelim, yeni Başkan Zeki Çeler’e…
Çeler, Çalışma Bakanlığı yaptığı dönemde işçi ve emekçiler lehine cesur çıkışlarla göz doldurmuştu…
2020 Aralık yerel seçimlerinde, Girne Belediye Başkanlığı’na adaylığını koymuş, yüzde 31.66 oy almıştı.
Kurultay konuşmasında, Türkiye ile ilişkiler konusunda “daha dikkatli olunacağı” ifadesini kullanması dikkat çekiciydi. Bu; Mine Atlı’nın ağır eleştirel “üslubunu” benimsemediğini gösteriyor.
“Kıbrıs sorunu” konusunda TDP’nin geleneksel federal çözüm yanlısı tavrını sürdüreceğini söylemesi olumluydu.
Ancak; kendisi için söylenmiş “milliyetçi sosyal demokrat” yakıştırmasına “aldım kabul ettim” gibi sıcak bakmasını beğenmedim…
TDP’nin ihtiyacı “milliyetçi” yaklaşımlar değil, “yurtsever” sahiplenmelerdir.
TDP’nin Zeki Çeler ile yeniden siyasetimizde “etkinlik” kazanacağına inanıyorum.
Herşeyden önce; “sol”da bir tek partinin, “parlamento”da yer almasını “sakıncalı” ve “eksik” buluyorum…
TDP’nin, bu ülkede 1976’dan beri “politik altyapısı” ve “zümresi” vardır…
Sosyal demokrat geleneğin ilk oluşumu olan TKP; 1981’de yüzde 28’lerin üzerine çıkmayı başarmıştı.
Daha sonraki yıllarda, boykot dışında hep Meclis’te var oldu. 1998’de yüzde 13.20’lere çıktı.
Koalisyonlarda yer aldı. Uhdesindeki bakanlıklarda kalıcı işler başardı.
BDH ile 2003’te birleşince yüzde 13.20’lerde oy aldı. Ayrılınca BDH yüzde 5.84, TKP ise yüzde 2.42’ye düştü.
TDP olarak 2009’da; 6.8 ile 2 vekil çıkardı.
2013’te yüzde 7.41 ile 3 vekil çıkardı.
2018’de yüzde 8.65 ile 3 vekil çıkardı.
Bölünme ve ayrılmalardan dolayı hep oy kaybetti. Ancak, en son 23 Ocak 22’de TDP ve TKP ayrı ayrı seçimlere katılınca, seçmenden ikisi birden sağlam bir “tokat” yediler.
Bu seçimde TDP yüzde 4.40 oy alırken, TKP de yüzde 1.56 oy alabildi.
Bu “acı” tablodan sonra, “akılları” başlarına geldi gibi…
Şimdi; birleşmiş TDP’nin seçmende yeniden güven tazelemesi ve eski oy yüzdelerine ulaşması mümkündür.
Zeki Çeler’in elinde genç ve dinamik kadrolar vardır. En büyük şansı ise, Lefkoşa’da yüzde 50’ye yakın oy almış olan Mehmet Harmancı’dır.
Harmancı’nın TDP içinde Mine Atlı dönemine göre daha “görünür” olacağı, yeni bir dönem başlıyor.
Bu da ülkedeki sol siyaset bakımından ciddi bir kazanım demektir.