BM’den çifte standart BM’den çifte standart
Vatandaşlar, Mecliste yaşananlarla ilgili "Memleket yangın yeri, bunlar koltuk peşinde"  yorumları yaptı
 
 
Meclis Başkanlığı seçiminde toplam 9 kez seçime girerek hiçbirinde de salt çoğunluğu elde edemeyen ancak kendi kendini başkan ilan eden Zorlu Töre için sosyal medyada tepki yağdı. Vatandaşlar "Memleket yangın yerinde bunlar koltuk peşinde"  yorumları yaptı.
Vatandaşların sosyal medya hesaplarından yazdığı tepkilerin bazıları şöyle

Gazeteci Cenk Mutluyakalı:
 
Dokuz Tur boyunca çoğunluğun reddettiği birinin “Ben Başkanım” demesi ayrıca kendini “hükümet” görenlerin suskunluğu, salt akıl tutulması ya da makam budalalığı ile anlatılamaz.
Temel bir zihniyet sorunudur bu!
Demokrasiyi hiç hazmetmediler.
Çünkü sahip oldukları statüyü hak etmediler.
Bu ülkeyi hiç sevmediler aslında…
Çürümüş bu düzeni sevdiler…
Kendi siyasi mezarlarını kazdılar, elleriyle…
Oyun bitti.
Kuklalar sandığına girdi.
Umarım bu rezilliği kuklacı da seyretti.
 
 
 
Gazeteci Hüseyin Ekmekçi:
 
Hepsini geç? 
Tek aday için neden seçim yapılır? 
Öyle olsa başkan ilan edilirdi…
Bir tür güvenoyu…
E 25 red…
23 kabul…
Seçimin ruhu; hukuki kararla bozulur mu?
 
 
Gazeteci Dilek Kırıcı:
 
Birkaç notu buraya düşmek lazım
Öncelikle en başından yani pazartesi günü Ulusal Birlik Partisi, grupta oylama yapacağına 2 adayla Meclis Başkanlığı seçimlerine girmiş olsaydı. En kötü ihtimal beşinci turda en çok oy alan kazanmış olacaktı. Bu mesele de aynı günden sonuçlanacaktı. Çünkü yasa iki aday üzerinden kurgulanmış.
Pazar günü Cumhurbaşkanı  Ersin Tatar yurtdışına gideceğine göre ve Eski Meclis  Başkanı Zorlu Töre’de ona vekâlet edeceğine göre yine meclisi açma sorunu yaşanacak .
UBP’nin şimdi yapması gereken şu…
Partinin içerisinde ret verenler asla “kabul” dönmeyecekler.
Daha yeni kurultaydan çıkmış geriye dönük öfkesi olan kini olan bir çok isim var. Bunlara kimse zoraki “kabul” verdiremez.
Şimdi yapılması gereken en başta olması gerekendi.
Yani UBP, kendi içinden iki tane meclis başkan adayı çıkartacak Red çıksa bile beşinci turda en çok oyu alan kazanmış olacak yasa gereği.
Kazanan meclis başkanı olacak.
Kazanmayana da Başbakan Ünal Üstel “bakanlık” garantisi verecek. Hiç olmazsa yenilmiş olmanın hezimetine bakanlıkla taçlandırsın.
Peki seçimi kaybeden Zorlu Töre yeniden Meclisi açacak mı ?
Soru bu …
Meclisin bugün ya da yarın açılıp oylamanın yapılması lazım .
Çünkü pazar günü Cumhurbaşkanı  Ersin Tatar yurtdışına çıkar .
UBP truva altına döndü.
Akşamki (önceki akşamki) olaylar siyasette çok “sığ” sularda yüzüğümüzün olgunlaşamadığımızın görsel filmiydi.
Bu arada şu notu da buraya düşmem lazım..
UBP kesinlikle erken genel seçime gitmeyecektir diye düşünmekteyim. Hava da hiç öyle bir koku yok. Böyle bir kararda üretmeyecektir.
Meclis sorununu daha fazla dünyaya rezil olmadan çözmek  lazım, benden söylemesi.
 
 
 
Mehmet Öner Ekinci:
Başsavcılığa neyi soracaksınız be hey cahiller (!) 25 Hayır'a karşı 23 evet alan Başkan olur değil mi diye soracaksınız. O zaman sizin o Mecliste işiniz ne? Böylesi sonucu belli bir soruyu, hangi yüzle Başsavcılığa soracaksınız. 
Divan Katipleri, "Aday seçimi kaybetmiştir" yazmışlar zaten. Başkan ise  aday olduğu için ve kazandığını ilan ettiği için tutanağı imzalamaktan kaçındığı gibi, kendi lehine düzeltmeye de kalkmıştır ki, bu milletvekili seçilmeye engel bir suç oluşturmaktadır.
 
 
Mertkan Hamit:
 
2022 yılında Faiz Sucuoğlu'nun kısa süreli Başbakanlık döneminde ortaya atılan yeni bir paradigma ilan edilmişti; "tanınmamışlığın avantajlarını kullanacağız." 
Tanınmamışlığın kullanılan avantajları konut sektöründeki talep patlaması ile birleştirildi. O günden sonra onlarca karapara aklama vakası yaşanmış, durum Türkiye Cumhuriyeti'nin gri liste ilişkisi ile birleştirilmiş, yabancılara konut alma sınırlandırması gibi düzenlemelerin ortaya çıkması ile neticelenmişti. 
Tanınmamışlığın avantajlarını kullanma sürecinde, bu konuda gerekeni yapmaya hazır bir büyükelçi göreve atanmış, ardından da tanınmamışlığın avantajlarını kullanma konusundaki rolü ile ün yapmış ve işler sarpasarınca da katledilmiş bir suç örgütü lideri ile daha önce bir şirkette ortaklığı olan başka biri aynı göreve atanmıştı. Konut, yap -sat, sanal bahis, casino, uyuşturucu, galeri, benzinci vs... derken tanınmamışlığın avantajları daha da etkin bir şekilde kullanılmıştı. 
Bir de tanınmamışlığın avantajlarının siyasi alana nüfuz etme süreci yaşanmıştı. Bu dönemde en çok Juju markası siyasi alanı domine ederken, whatsapp gruplarından gelen ekran görüntüleri, dedikodular ve ödemelere dair tanınmamışlığın avantajlarını kullananların cepleri dolmaya başlamış; Türk milliyetçiliğinin söyleminin sponsoru kimi zaman Amerikan Doları kimi zaman Rolex olmuştu.
Tanınmamışlığın avantajlarından gözleri kör olanlar, ilk şoku mülk konusunda açılan davalar ile yaşamıştı. Yarattığımız küçük dünyada, gerçeklerle yüzleşme pahalıya gelmişti anlaşılan. 
Bunca yıldır hak hukuk dinlemeyenler, tanınmamışlığın yarattığı dezavantajlarla karşılaşınca bir anda hak savunucusu oldu. Dün tanınmışlığın avantajını kullanıp emekçileri bir köle gibi pazarlayanlar, bugün insan hakları evrensel beyannamesinden girip, avrupa insan hakları sözleşmesini dilinden düşürmemeye başladı. Tanınmışlığın avantajlarını sonuna kadar sömürme uğruna doğayı talan edenler, imar planı gördüğünde dik yukarı zıplayanlarla denizlere lağım boşaltanlar gelişme hakkından bahsetmeye başladılar... 
Dün akşam (önceki akşam) tanınmamışlığın yeni bir avantajı ile karşılaştık. Meclisin en gürültülü milliyetçisi Zorlu Töre, tek aday olarak girdiği seçimde kendi kendini seçtirecek çoğunluğa ulaşamayınca, günlerdir süren meclis başkanı seçimi fasariyasında kısa yoldan başkan olmaya karar verdi. Kazanmadığı seçimde kendini başkan ilan etti. 
Tanınmamışlığın avantajları bir kez daha sahnedeydi, irade gaspını bir kenara bıraktık, karakomik bir fasariyayı izlemeye devam ediyoruz. Zorlu Töre, tanınmamışlığın avantajlarını kimseye bırakma niyetinde değil. Ancak bu ısrarın sebebini anlamanın, yaşanan siyasi kriz kadar önemlidir. Çünkü geriye dönüp baktığımızda, "tanınmamışlığın avantajları" ile "tanınmamışlığın avantaları" arasındaki ilişki, esasen adanın kuzeyinde hayatını sürdürmek durumunda kalan ve geleceğini burada kurmak isteyenlerin iradesi yada iradelerinin gaspıyla ilişkili önemli noktaları barındırmaktadır. 
 
Erken seçim söylemi ile eğer siyasi bir yol haritası çizilecekse bunun "tanınmamışlığın avantajları" paradigmasının yarattığı tahribat ile ele alınması gerekir. Yaşanan sürecin sorumlularının denetlenmesi, hesap vermesi ve kanıtlanmış bir suç varsa etkin bir şekilde cezalandırılmasını barındırmalıdır. Sadece Kıbrısın kuzeyindeki unsurları değil aynı zamanda deniz ötesindeki unsurlara yönelik de aynı tavır takınılmak gerekmektedir. Yolsuzluk ve suçun, Kıbrısın kuzeyinde var olan "demokratik" düzen ve idare üzerine yarattığı tahribat ortadadır. Halının altına süpürecek birşey kalmamıştır.
 
 
Cenk Özdağ:
 
25 mi büyük, 23 mü tartışmasıyla boyu mu önemli, işlevi mi önemli tartışması kafa kafaya yarışır.
Hayır, bizim gibi garibanları yıllarca işlevi daha önemlidir diye kandırdılar...
Biz da inandık. 
Şimdi bir da de 23'cüler çıktı başımıza.
 
 
 
Ufuk Hasan:
“YÜCE” meclis ne derse 
Sen’da ona saygı duyacan !
ZORLU TÖRE. 
Son sözü yüce meclis söyledi . 
Meclisin üzerinde hiç kimse YOK’tur .
 
Hasan Gündüz:
Sayın Töre madem 1 oy bile alınca kazanacaktınız neden 5 tur oylama yapılmasına izin verdiniz ? 
İlk başta tek aday var oylamaya gerek yok demeniz gerekirdi. Kaldı ki red oyu coğunlukta size teklif etseler bile insan gurur yapar ve istifa eder ama siz tam tersini yapıyorsunuz.
 
 
Kamil Karakuş:
Evet işte bizi yönetenler. Devleti yönetenler devletin başında olanlar. Kaç yaşında oldun. Doymadın doymaycan. Koltuk sevdası ve mamma sevdası güzel tabi. Emekliye çık. Git evinde otur artık. Evet kimlere oy verdiklerinizi memleketi kimlere emanet ettiklerinizi görün. Oy verirken çok iyi düşünün.
 
 
Sultan Güngör:
 
Sizin daha kendi milletvekilinize saygınız yok yaptığınız doğru olmayan bir hareket ve insanlara halkı nasıl saygınız olacak merak ediyorum yani kendinizi bir yerlere kalmak için veya bir yerlere getirmek için yapamayacağınız hiçbir şey yok sizler sadece kendinizi düşünüyorsunuz halkı değil dürüstlük de… Adaletli bir şekilde davranmıyorsunuz nasıl böyle bir zamana geldik merak ediyorum ne oldu sizlere halkın güvendiği insanlar Siz olamazsınız Yazık çok yazık.
 
Salih Kuşçu:
 
Memleket yangın yerinde bunlar koltuk peşinde, yuh size koca adamlar Kıbrıs mahvoldu sizler neyin peşindesiniz.
 
Yılmaz Onur:
 
Doktorlar tansiyon yanında psikolojik olarak da Töre’yi muayene etseydi iyi olurdu sanırım..