Rum-Yunan ikilisi bilinçli bir şekilde her fırsatta “Kıbrıs sorunu 1974’te başlayan bir işgal sorunudur” diyerek başlattıkları sistematik saldırılarının ana söylemi her zaman için : “Türkiye işgalcidir, Türk askeri Kıbrıs’tan gitmelidir” şeklinde olmuştur.. Bu söylemler , dün olduğu gibi bugün de devam ediyor…
Gelinen aşamada; Yunan Lobisinin etkisi altında kalan ABD ve de AB kuruluşları anavatanımız Türkiye’yi işgalcilikle itham eden ve Kıbrıs’taki Türk askerinin çekilmesini isteyen açıklamalar yapmaktadırlar…ABD ve de AB’de yapılan bu tür çağrıların ve de suçlamaların anavatanımız Türkiye ve Kıbrıs Türk Halkı üzerinde herhangi bir etkisi olmadığını ve olamayacağını fark eden Rum Yunan ikilisinin güdümündeki dış güçler, 2000’li yılların başında yeni bir yol haritası çizmişlerdi.. Hem de etkin, tehlikeli ve sonuçları çok daha vahim olabilecek bir yol haritası!... Çizilen bu yol 2000’li yılların daha ilk günlerinde uygulamaya konuluyordu..
Planın özü : Kıbrıs Türk Halkını anavatanımız Türkiye’den koparmaktır.. Küresel aktörlerin bu yeni stratejisi 2000’li yılların daha ilk günlerinde uygulamaya konuluyordu… Küresel aktörlere göre müzakereler olumsuz olarak sona erse de , bu plan kalıcı olacaktı!..
Prof. Dr. Ata Atun, 4 Mart 2016 tarihli , “KKTC’de çirkin bir oyun oynanıyor” başlıklı yazısında planın özü için şöyle diyordu: “Kıbrıslı Türkleri Türkiye’ye işgalci demelerini sağlamak.” Ancak, bu şekilde batı bloku Türkiye’ye “İşte artık seni Kıbrıslı Türkler de istemiyor, askerini Kıbrıs’tan çek” diyebilecek ve askerini çekene kadar Türkiye’ye müthiş bir silah, teknoloji ve ekonomik ambargo uygulanacak, aynen yaklaşık 100 sene evvel Girit’te olduğu gibi. Türkiye elini adadan çeker çekmez de ada anında Helenleşecek…
…Küresel aktörlerin provokasyon uzmanı olan toplum mühendisleri , Kıbrıs Türk Toplumu içinde özenle seçilmiş kişileri kendilerine hiç hissettirmeden, sadece egolarını okşayarak ve biraz da gaza getirerek etkileri altına almış ve bu dahiyane planı uygulamaya koymak için düğmeye basmışlar…” Kaynak:http://www.ataatun.org/kktcde-cirkin-bir-oyun-oynaniyor-2.html
KKTC’nin kontrolü altında bulunan Ada’nın Kuzeyindeki toprakları, Kıbrıs Türk halkının yönetiminde olan bu topraklarda konuşlanan Türk Silahlı Kuvvetlerinden arındırmak için küresel aktörler 2002-2004 Annan Planı döneminde müthiş bir faaliyette bulunarak; yaklaşık, 60 milyon Euro harcamışlar , bazı siyasi partiler ve kurdurulan yapay dernekler ve birliklere paralar dökerek, binlerce kişinin katıldığı mitingler düzenleyerek herkese bol vaatlerde bulunmuşlar ve de bazı medya kuruluşlarını satın almak suretiyle halkımızın beynini yıkamışlar, kafalarını AB üyesi bir devlet hayali ile doldurmuşlar ve de yapılacak olan referandumda ‘evet’ oyu kullanmak yönünde beyin yıkama yönüne gidilmiştir..
Neticede, Kıbrıs Türk Halkı, 24 Nisan 2004’te yapılan referandumda ‘evet’ derken Kıbrıslı Rumlar, güçlü bir ‘hayır’ diyorlardı.. O günde ‘hayır’ demesiyle birlikte Kıbrıs adasının Kıbrıs Türk halkından arındırılması planı akamete uğratılmıştı..
Şu bir gerçek kikonu referandum, her iki taraf da ‘evet’ demiş olsalardı, bugün Kıbrıs Türk Halkının yönetimi altındaki topraklara 160 bini aşkın Rum geri dönecek ve de AB normlarının ve 4 temel özgürlüğün uygulanmasıyla olası bir siyasi çözümde iki bölgelilik ortadan kalkmış olacak ve Birleşik Kıbrıs kendiliğinden oluşacaktı. Böyle bir siyasi çözümde , ‘sözde’ Federal devlet’ gerçekte ise oluşacak üniter devlette Kıbrıs Türk halkı AB üyesi Yunanistan’da, Batı Trakya’da olduğu gibi ‘azınlık’ durumuna düşmüş olacak ve Kıbrıs Türk halkının Girit misali yok oluşunun yolu açılacaktı…
Kıbrıs Türk halkı, şanslı idi.. Allah bizi korumuş ve de Rumlar referandumda ‘Hayır’ demelerinin sonunda ve Kıbrıs Türk halkı olarak çok büyük bir felaketten kurtulmuştuk.. 24 Nisan 2004’te yapılan referandumda, küresel aktörlerin hesaplayamadığı bir şekilde Rumlar, ‘hayır’ derken Kıbrıs adasının, Kıbrıs Türk halkından arındırılması planlarıda akamete uğrayacaktı .. YARIN DEVAM EDECEK..