Türk askerini Kıbrıs’ta işgalci olarak gören zihniyeti bir kez daha şiddetle kınıyoruz

Abone Ol

Afrika gazetesi, 21-22  Ocak 2018 tarihli  yayınlarında ,   Anavatanımız  Türkiye’nin  Zeytin Dalı Harekatını “İkinci İşgal  Harekatı” olarak nitelerken, Kıbrıs Türk Halkının Girit misali yok olmasını ve   Enosis’in gerçekleşmesini  önleyen   20 Temmuz 1974 Barış Harekatı’nı  da bir “İşgal Harekatı” olarak  işaret ediyordu..

Anavatanımız Türkiye’nin kendi sınır  güvenliği için   başlattığı “Zeytin Dalı Harekatını”  çok  haksız yere eleştiren ve de  20 Temmuz 1974 Barış  Harekatının  nedenlerini  ve  yaşanan   gerçekleri   görmezden ve bilmezden gelen Afrika gazetesinin  yayınlarını  ve bu yayınlarına  destek  verenleri  bir kez daha  şiddetle  kınıyoruz..

Rum-Yunan ikilisinin  Megali İdea hayalleri  çerçevesinde  hayat bulan  Enosis  mücadelesine karşı özellikle 1955-1958 ve de   1963-1974  yılları arasında; Kıbrıs Türk Halkının  hangi şartlar altında  yıllarca  süren  bir mücadele  verdiğini,20 Temmuz  1974 Barış Harekatının  hangi evrelerden sonra  gerçekleştiğini ve 1974 Barış Harekatı sonrası KKTC’nin hangi şartlar altında  kurulduğunu;  nasıl ayakta durduğunu  unutanlar vardır, unutturmak isteyenler  vardır.  Kıbrıs Türk Halkı olarak   Enosis’e karşı  verdiğimiz milli mücadelemizi  gençlerimizden bilinçli bir şekilde   saklayanlar vardır…  Rum-Yunan ikilisinin  Enosis’i  gerçekleştirme adına   her fırsatı  değerlendireceğinin bilinci içerisinde olmalıyız..

Kıbrıs Türk halkı olarak  bunun bilinci içerisinde   hareket ederek; temellerinde  aziz şehitlerimizin  canı ve kanı  olan bağımsız ve egemen devletimiz KKTC’ni yaşatmak ve tanınmasını sağlamak boynumuzun borcudur. Bunun dışında,  olası federal devlet adı altında  oluşacak Birleşik Kıbrıs gibi siyasi bir çözüm Kıbrıs Türk Halkının Girit misali yok  olmasına gidecek yolu açacaktır..

Dünden bugüne,    Yunan lobisinin   ABD ve AB’de  nezdindeki  girişimleriyle oluşan  uluslararası baskılar sonucu, KKTC’ni   anavatanımız Türkiye’den  başka tanıyan   olmamıştır.. KKTC’nin yaşaması ve ayakta kalması için  anavatanımız   Türkiye’nin   maddi ve manevi  yardımlarını görmezden  gelenler  vardır. Bu yardımlar görmezden gelinemez, aksi taktirde tarih bizi asla affetmeyecektir!…

Anavatanımız Türkiye  dün olduğu gibi bugün de   Kıbrıs Türk halkının   huzur  ve güven içinde   yaşaması için, Kıbrıs Türk Halkının   Girit misali   yok olmasının   önüne geçmek için,  Anadolu’nun   yiğit evlatları  KKTC’nin sınır boylarında   görev yapıyor  ve de Kıbrıs Türk   Halkı olarak; Türk askerinin Kıbrıs’taki varlığı sayesinde  evlerimizde  huzur içinde yaşıyoruz… Kim ne derse desin dünya kamuoyu da bunun farkındadır.. Bunu yaparken  anavatanımız Türkiye’nin bizden hiçbir zaman bir beklentisi olmamıştır.    Kıbrıs Türk Halkı olarak  bizim anavatanımız Türkiye’ye  her zaman için şükran borcumuz vardır..

Hiç şüphe yoktur ki; anavatanımız Türkiye ile olan  ilişkilerimiz daima sağlıklı  olmalıdır. Karşılık sevgi ve saygımız hiç ama hiç  eksik olmamalıdır. Anavatanımız  Türkiye’ye karşı, sadakatte  saygıda ve dürüstlükte hata yapmamalıyız. Anavatanımız Türkiye’nin bizden tek beklentisi budur…

Ancak günümüzde bazı  partiler ve bazı Sendikalar ve bazı kuruluşlar;  kendi  siyasi düşünceleri çerçevesinde   aklı sonra düşünce  ve ifade özgürlüğünü  birbirine karıştırarak;   anavatanımız Türkiye’ye  hakaretler yağdırarak    Kıbrıs Türk Halkının, KKTC’nin güvenliğini yok etmeyi amaçlayan  eylemlerini “Demokratik Hak” olarak niteleyebiliyorlar ve  de kendilerinde  anavatanımız Türkiye’ye  karşı “işgalci” deme hakkını görebiliyorlar!.. Yazık hem de çok yazık!..

“Biz yaparız,  bize kimse hesap soramaz” mantığıyla hareket ederek Kıbrıs Türk Halkının  birliğini ve bütünlüğünü bozmaya hiç kimsenin hakkı yoktur.. Ancak, anavatanımız için  “Ne Paranı, Ne Askerini” isteriz  diyenler ay sonu gelince Türkiye’den gelen maaşlarını  almaya koşmasını biliyorlar!.... 

Devlet kurumlarındaki görevlerini  unutan  bazı kesimlerin, bazı siyasilerle  birlikte yürüttükleri  eylemlerinin aslında   esas   hedefi;   KKTC’ni ortadan kaldırmaktır. Söz konusu eylemleri planlayanların hedefinde KKTC vardır, anavatanımız Türkiye vardır.. Ancak şu bir gerçektir ki, bu eylemlere katılanların tümü  böylesi bir düşünce içinde değildir, bunu da  belirlemekte yarar vardı.(Devam edecek)