Ucu açık olarak devam eden görüşmelere son verilmelidir

Abone Ol

12 Ocak’ta başlayan Cenevre Konferansı’nda Kıbrıs’ta çözüm için  Yunanistan’ın “Garanti Anlaşmalarının” iptalini şart olarak ileri sürerek görüşmelerden çekilmesi sonucundaCenevre Konferansının sonlandırılmasının  ardından 14 Ocak’ta KKTC’ne dönüşünde Ercan Havalimanı’nda yapmış olduğu açıklamada KKTC Cumhurbaşkanı sayın Akıncı:  5’li Kıbrıs Konferansı’na ara verildiğini vurgulayarak  görüşmeler “Ya Çözümle Bitecek, Ya Da  Başarısızlıkla Sonuçlanacak” ifadelerini  kullanmıştı. Ocak ayı sonunda Kıbrıs Konferansı’nın  devam etmesi  kuvvetle muhtemeldir” diyen  sayın Akıncı, ihtiyatlı iyimserliğinin devam ettiğini kaydetmişti.
Şimdilerde zoraki olarak  aralıklarla  devam eden ikili görüşmelerle sayın Akıncı ve Anastasiadis günü kurtarmaya çalışıyorlar…
Cenevre  Konferansı, 50 yıllık mücadele  süreci gibi  ucu açık  , ilanihaye devam edecek  bir süreç olarak  algılanmamalı. Böyle bir şey   olamaz, ancak hemen 1 hafta sonra, 10 gün sonra  ‘Bu konferans toplanıyor’ diyebileceğimiz  tarih de somut olarak ortaya çıkmış değil” dedi. Akıncı, “Süreci mümkün olduğunca  kısa tutmakta ve konferansın  en erken bir zaman dilimi  içinde  toplanmasında yarar var.  Kuşkusuz  bu tek taraflı  istekle olmaz, tüm ilgili  tarafın  buna hazır olması  gerekecek” şeklinde  konuştu. 
Ancak  Yunanistan Başbakanı  Aleksis  Çipras’ın  “Şu an çözüm için zemin yok” açıklamasının hatırlatılması üzerine de sayın Akıncı “Zemin yoksa bu  zemini  el birliğiyle  yaratmak Yunanistan’ın da görevidir. Bu zemini el birliğiyle yaratmak ve Kıbrıs sorununu  çözmek   hepimizin  görevidir. Temennimiz bu zemini el birliğiyle  yaratmamızdır” dedi. 
Konuyla ilgili olarak yakın geçmişte  bir etkinlikte yapmış olduğu konuşmada  Anastasiadis: Konferansta sadece garantiler ve güvenlik konuları ele alınmalı diyor. Sayın Akıncı, müzakerelerle ilgili bir sonraki konferans tarihinin  saptanmasını  isterken, Rum siyasi partilerinden farklı  sesler yükselmeye başladı. AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu, Cenevre tipi yeni bir Konferans  için acele edilmemesini , böyle bir  konferansın  hemen  yapılmasının hata olacağını düşünüyor.
Günümüzde sayın Akıncı Cenevre Konferansını  canlandırmak isterken  Anastasiadis’in  öyle bir niyeti yok!.. Son günlerde  gerçekleşen liderler görüşmesinden sonra yaptığı açıklamada Anastasiadis: Cenevre sonrası  yapılan ilk görüşmede, müzakerelere Cenevre’de  değil, Lefkoşa’da devam  edileceğini ve tüm başlıkların görüşüleceğini söyledi.Cenevre Konferansı  sonrası yakın geçmişte  teknoktratlarla yapmış olduğu toplantının ardından   yapmış olduğu açıklamada Anastasiadis:  “Kıbrıs’ta çözüm umudu bulunmadığını” açıkladı…
Haksız mı? Rum tarafı alacağını aldı. Haritayı kaptı, yıllardan beri Türkiye ile ısrarla istediği görüşme ortamını elde etti, daha ne? Şimdilerde beklemeye kaldı… Vermediğimiz taviz kaldıysa hedefleri  bir verip on almak olacaktır!... Yakında masaya döner ve de ben şunları isterim der ve de  toprak pazarlığını da  (%29,2)’den başlatmak isterse şaşmayalım…
Cenevre Konferansının tüm başarısızlıklarına rağmen  görüşmelere devam edilemez, Kıbrıs Türk halkını masada tutmaya hiç kimsenin hakkı yoktur. Kıbrıs Türk halkının önü açılmalıdır. BM’e düşen görev 49 yıldır devam eden görüşmeleri sonlandırmak  ve gerçekleri dile getirmektir. Görüşme süreci daha fazla  devam edemez...
Rum-Yunan ikilisi; Kıbrıs Türk halkı ile  eşit ortaklığa dayalı , eşit egemenliğe dayalı,  self-determinasyon haklarımızın olacağı bir siyasi çözümü kabullenemiyor. Rumlar Kıbrıs Türk halkı ile en küçük bir yetkiyi paylaşmak istemiyor. Rum-Yunan ikilisinin hedefleri Enosis’e giden yolu açık tutacak, Enosis’e sıçrama tahtası olacak bir siyasi çözümdür…
Şimdilerde hedefleri  anavatanımız Türkiye’nin etkin ve fiili garantisini kaldırmaktır, beceremedikleri taktirde sulandırmaktır, bunu da hiç unutmayalım.  Rum-Yunan ikilisi acaba garanti anlaşmalarına neden karşı çıkıyor!.. Bunun bir tek nedeni vardır, Kıbrıs’ı da Rodos ve Girit gibi diğer adalar gibi Yunanistan’a ilhakını gerçekleştirmektir.
Rumlar anavatanımız Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin kaldırılmasını isterken Baf’taki Yunan üssünden ve /veya İngiliz üslerinden söz etmiyorlar. Rum-Yunan ikilisinin  tarihin derinliklerinden gelen Enosis hayalleri varken; mevcut görüşme süreci ile gerçekleşecek olası Birleşik Federal Kıbrıs gibi  bir çözümün yaşaması  mümkün değildir. Kıbrıs Türk halkıolarak; Birleşik Federal Kıbrıs gibi bir çözüme razı olduğumuz gün  1963-1974 yılları arasında  yaşadıklarımızı yeniden yaşamaktan kurtulamayacağız… 
1974 Barış Harekatıyla Kıbrıs’a barış ve huzur geldi. Günümüzde  bağımsız ve egemen iki devlet gerçeği  vardır ve her iki halk barış ve huzur içinde yaşamaktadır. Bu gerçekler ışığında gerçekleşecek olan  bir siyasi çözüm her iki halkın geleceği açından en uygun çözüm  olacaktır…
Ne mutlu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini kuranlara , ne mutlu  yaşatanlara   ve de  inançla , kararlılıkla savunanlara….