Üslup ile ilgili bir milat lazım
Ara çözüm söylem ve yöntemindeki hedef, her iki kesimdeki iç siyasete yönelik değildir ama bunun partiler içinde kırılmaya müsait bir fay hattı yaratabileceğini tahmin etmek zor olmasa gerek.
Ara çözüm sürecine girilmesinin olası etkisi yalnızca milliyetçi söylemin hâkim olduğu ve şu anda Türkiye ve Yunanistan dahil tüm taraflarda iktidar olanların tabanları ile de sınırlı değildir. Her iki kesimdeki muhalefet de federal çözüm masalını saklayamayacaktır. BM kararları nihai hedef olarak durabilir ama derenin suyu farklı bir yöne akmaya başlayacaktır. “İlle de bütünlüklü çözüm ve federasyon” söylemine takılıp kalanları dinleyen kalacak mı endişesi bu görüşe sahip çevrelerde siyasi olarak haklı bir endişedir. Ekonomi ve diğer birçok konu başlığında kendini yenileyemeyen sol görüş elindeki en önemli siyasi söylem kozunu kaybetmekle karşı karşıya kalacaktır.
“Siyasi egemenlik” mevzusu bütünlüklü çözüm müzakere masasındaki önemli bir konu başlığı olmak ile sınırlı değildir. İşin bir de bu iç siyasi egemenlik konusuna yapacağı etki vardır. Bunu görmezlikten gelerek gerekli hizalanmayı yapmadan yola çıkmak, gecikmiş çok iyi bir teşhisi (“kademeli ara çözümler”) boşa çıkarmış olur. Bu olasılığın endişesi ile yola Kıbrıs sorununu bir kenara koyarak ilk önce Türk-Yunan güven artırıcı önlemler ile yola çıkılmasının sebebi de tahminimce budur.
Başlatılmaya çalışılan bu yeni sürecin sonucunda, umut edilen, akıllı gerçekçi bir yöntem ile Kıbrıs Türkü’nün tanınmamışlıktan doğan sorunlarının halledilebileceği dünyaya entegre olmayı elde etmesidir. Ara çözüm süreci tanınmayı getirmez ama tanınmamış olmanın, halkın üzerine getirdiği sıkıntıları ortadan kaldıracak zemini sağlar. Siyasi olarak bu görüşe sahip çıkanlar başarı halinde bundan iç siyaset yoluyla nemalanacaktır ama bu sürecin öznesi siyasi nemalanma değil Kıbrıs Türkü olacaktır.
Ara çözüm süreci iki tarafın esas istediğinin önemli bir bölümünü federal devlet çatısı altına girmek için vereceği tavizleri vermeden alma ihtimalini doğuracaktır.
Ara çözümün hedeflediği başarı gelirse arkasından AB çatısı altında özel statülü iki ayrı oluşuma gitme ihtimali güçlenecektir. Ara çözüm statü yükseltmez ama ara çözüm sürecinden başarıyla geçmeden de statü yükselmez.
Bu yola girmek için ezber bozacak siyasi irade ve iklimin oluşması şart. Bunun için de toplum içi ve toplumlar arası üslubun öncelikli olarak değişmesi lazım. Üslup ile ilgili bir milat lazım.
Eylül deki BM genel kurul toplantılarından çıkabilecek en önemli gelişme üslup ile ilgili değişim olabilir.