Vatandaşlık konusu

<p class="MsoNoSpacing"><span>Ülkemizde bazı politikacıların yeni vatandaşlık verilmesine şiddetle karşı çıkması, geçmişten günümüze başımıza gelen tüm felaketlerin azınlıkta olmamızdan kaynaklandığı gerçeğini, hala daha...

Abone Ol

Ülkemizde bazı politikacıların yeni vatandaşlık verilmesine şiddetle karşı çıkması, geçmişten günümüze başımıza gelen tüm felaketlerin azınlıkta olmamızdan kaynaklandığı gerçeğini, hala daha göz ardı ettiklerini gösteriyor.

Hele, olası çözümden sonra nüfusumuzun 4 Ruma karşı 1 oranında artması ödününün verilmesi, ilelebet azınlık kalmamızın ve uzun vadede yok olmamızın peşinen kabul edilmesi anlamındadır.

Halen ülkemizdeki ekonomik sıkıntıların başlıca nedeni, nüfusumuzun ve buna bağlı talebin çok az olmasıdır.

Siyasi bakımdan da Rumlar nüfus üstünlüklerini öne sürerek, tüm ada üzerinde hak talep etmektedirler.

Bu nedenle nüfusumuzun artmasını istememek ve önlemek, sadece Rumların uzun vadeli çıkarlarına hizmet eder.

Hele kuzeyde nüfusumuzun artmasını felaket gibi göstermeğe çalışan siyasilerin, Rum yönetiminin adaya gelen Yunan asıllı kişilere hiç zorluk çıkarmadan  vatandaşlık vermesine ve 1974de 400,000 olan nüfuslarını iki katından fazla artırarak milyona çıkarmalarını hiç umursamamaları ve  eleştirmemeleri  oldukça ibret verici bir davranıştır.

Çünkü, Rumların geçmişten günümüze ulusal mücadelelerini nüfuslarını artırmak ve bizi azınlık duruma düşürmek temeli üzerinde yürüttüğü bilinen bir gerçektir.

Bu amaçla  Rumlar, bir yandan dışarıdan adaya Yunanlı taşıyarak kendi nüfuslarını artırırken, öte yandan da Kıbrıslı Türklerin göç etmesini sağlamak amacı ile 1878den beri her yönteme başvurmuştur.

Kıbrıs Türkü olarak bizim nüfusun önemini kavramamamız ve bu konuya gereken önemi vermememiz nedeniyle,1771li yıllarda tüm adada çoğunluğun bizde olmasına rağmen, 1900lü yıllardan sonra azınlığa düşürüldük.

1960 ortaklık yönetiminde bile Rumlar, ekonomimizin güçlenmemesi ve gençlerin işsiz kalarak göç etmesini sağlamak için bize karşı ekonomik ayırımcılık uyguladığı ve anayasaya rağmen devlete % 30 oranında Türk memur atanmasını engellediği unutulmamalı.

1963-74 yıllarında ise Makarios  yönetiminin Türklerin göç etmesini kolaylaştırıcı çeşitli önlemler aldığı biliniyor.

Halen Rum yönetiminin hiç zorluk çıkarmadan  bize dünyanın her yerinde geçerli olan AB pasaportu vermesinin nedeni de adadan göç etmemizi kolaylaştırmaktır.

1974den günümüze uygulanan ambargolarınamacı da,ekonomik gelişmemizi önlemek ve göç etmemizi sağlamaktır.

KKTCdekiPolitikacılar, adada nüfus oranının önemini kavramasalar bile, hiç olmazsa benimsediklerini ileri sürdükleri ulusalcılık,sosyal demokrasi ve ilericilik ilkelerine ters düşecek şekilde hareket etmemeleri gerekir.

Bir yandan ulusalcılık,solculuk ve ilericilik taslamak, öte yandan da ayırımcılık yaparak çeyrek asır ülkemizde yaşayanlara vatandaşlık verilmesini önlemek, çelişkili bir tutumdur.

Doğum yerine veya geldiği yere bakarak insanlardan nefret eden, emeği ile ekonomiyi ayakta tutanları düşman gören, ayırımcılık, bölücülük, bölgecilik yapan kişilerin,  bir de sosyal demokrat veya ilerici olduğunu söylemesi halkla alay etmek demektir.

 

İşin ilginç yanı, ayni kökten geldiğimiz kuzeyli soydaşlarımıza karşı olumsuz kampanya yürütenler; öte yandan da, dili, dini, ulusu, gelenek ve görenekleri tamamen Kıbrıslı Türklerden  farklı olan ve Kıbrıslı Türkleri düşman gören, güneydeki halkla birleşme şampiyonluğu yapıyor.