YA 15 TEMMUZ 1974 DARBESİ BAŞARILI OLSAYDI

Abone Ol

Tarih 15 Temmuz 1974 . Günlerden Pazartesi Sabahın erken saatlerinde Cunta’nın emri ile  harekete  geçen  Yunanlı subayların komutasındaki Rum Milli Muhafız Ordusu, Grivas’ın komutasında EOKA-B militanları ve  milisler Makarios’a  karşı  darbe düzenlemişlerdi.

Gerginliklerle dolu  o günde Yunanlı subayların   yönettiği hükümet darbesi 10 saat içerisinde yönetime  koyarken  Makarios’a bağlı güçler acımasızca kıyımdan geçiriliyor ve gerçekleşen darbede, darbeciler  ellerine geçirdikleri Makarios’cuları ayırım yapmaksızın kurşuna diziyorlardı. O günde rakamlar  2000’ni   gösteriyordu…

Konu ile ilgili olarak değerli dostum  sayın Ahmet Togay , Çelik Güvercin  adlı Kitabında şöyle diyor: Mezarlıklara sadece  ölü yığınlarının değil, yaralıları da gömdüler.Lefkoşa  Mezarlıklarının Sorumlusu olan papaz Papatsetsos, birkaç    hafta sonra tanık olduğu olayları gazetecilere anlatırken, gömülmek üzere kamyonlarla  getirilen  cesetler arasında yaralı genç adamlar da gördüğünü söyleyecekti… Yaralıların  ölülerden ayrılması için  yaptığı telkinin ise, Yunanlı subaylar tarafından   gelen ölüm tehdidi ile  karşılandığını  nakledecekti. Kaynak: Ahmet Tolgay, Çelik Güvercin, s.29, KTMD Yayını: 1, Lefkoşa , 1996

15 Temmuz 1974  sabahının erken saatlerinde tanklar ve askeri jipler Makarios’un  Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın   önünü tıkamışlardı. Saldırganlar  Makarios’un   Sarayın  yıkıntıları altında kalarak öldüğüne inanmışlardı. 

Ne var ki Baf’ta,  Piskoposluğa ait  amatör bir radyodan   Makarios, ölmediğini ve cunta idaresine karşı  savaşını sürdüreceğini açıklıyor ve halkını direnmeye çağırıyordu.

Makarios’un  ateş yağmuru altındaki bir enkaz yığınından canlı çıkması;  gözü dönmüş  darbecilerin kurduğu  barikatları aşarak Lefkoşa’dan 120 km uzaklıktaki Baf’a gidebilmesi  bir mucize değil de  neydi!.. Demek ki  Makarios’un daha çekeceği ve görecekleri  vardı!.. Ancak, ömrünü Enosis’e adayan Makarios’un kıyımına uğrayan binlerce Türk olduğunu da hiç ama hiç unutmayalım… 

Neticede İngiliz Gizli Servisi Başpiskopos’u bir helikopterle  Agrotur Hava Üssüne, oradan Malta’ya ve Malta’dan da Londra’ya kaçırmıştı…

Darbeciler Enosis’i resmen ilan  etme aşamasına geldiklerine ve  Kıbrıs Türk halkını  dize getireceklerine inanıyorlardı. Grivas tarafından Türkiye’nin  askeri  müdahalesinin mümkün olmadığına inandırılan  Enosis’ciler,  Kıbrıs Türk halkının  direnemeyeceği inancındaydılar.  Yunan Cuntasının   Kıbrıs’taki uzantıları  bir kez daha  yanılmışlardı!..

Günümüzde hala daha  Kıbrıs sorununun  20 Temmuz 1974’te  başladığını düşünen ve dile getirenler ancak gerçekleri görmezden gelenler ve   gerçekleri kabullenmek istemeyenlerdir. Rum liderliği, Kıbrıs sorunu  Türkiye’nin  20 Temmuz 1974’te  adayı işgal etmesiyle  başladığını iddia ediyor.  Bunu ifade edenlere birilerinin   21 Aralık 1963’teki Kanlı Noel saldırılarını hatırlatması gerekiyor!...

Kanlı Noel saldırılarının  ardından konunun BM Güvenlik Konseyi’ne  taşınması üzerine  Güvenlik Konseyinin aldığı 4 Mart 1964 tarih ve 186 sayılı kararı ile  BM Barış Gücü askerinin 26 Mart 1964’te Kıbrıs’ta  bulunması bunun bir kanıtı değil mi?

Darbeden sağ kurtulan Makarios 19 Temmuz’da BM Güvenlik Konseyi’nde  yaptığı konuşmada  “Ülkem Yunanistan’ın işgali altındadır. Kıbrıs’ta Türklerin de Rumların da hayatları tehlikededir.  Müdahale ediniz” demiyor muydu?

Kıbrıs’ta mevcut gerçekler varken;  tarih yalan-yanlış propagandalarla tersine çevrilemez. Kıbrıs Türk halkı , 21 Aralık 1963 Kanlı Noel saldırılarının  ardından 11 yıl boyunca çok acı  bir dönem yaşadı. Yüzlerce şehit, binlerce yaralı verdi,  on binlercesi  göçmen durumuna düştü.  Kıbrıs Türk halkı çok ciddi tehlikelerle  karşı karşıya kaldı..

Yunan Cunta Yönetiminin  Enosis amaçlı  düzenlediği 15 Temmuz 1974 darbesi olmasaydı ve  de   Kıbrıs Türk halkının imhası hedefleyen Iphestos Planı devreye konulmamış olsaydı 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı da olmayacaktı. 15 Temmuz 1974 darbesi başarılı olsaydı; kendi halkına karşı katliamlar düzenleyenler; Türkeli, Muratağa, Atlılar, Sandallar ve Taşkent’te olduğundan daha geniş çapta katliamlar yaparak Kıbrıs Türk halkını Girit misali  yok edeceklerdi…

Ancak  şimdilerde KKTC’ne dönüp bakacak olursak  15 Temmuz 1974 darbesini ve   başarılı  olunsaydı neler  yaşanacağını düşünen kaç kişi var?  Belirli birkaç  milletvekilimiz ve bakanımız  hariç 15 Temmuz1974 darbesinin ne olduğunu, neyi hedeflediğini dile getirme ihtiyacı bile duymadı, yazıklar olsun!...

Devletimizin basın-yayın Kuruluşlarından kaçı özel bir proğram yaptı da biz göremedik!.. KKTC makamlarında  oturan  büyüklerimizin hangisi  ve/veya kaçı  BM’e  AB’ne  ve/veya  diğerleri , Rum-Yunan ikilisinin  Enosis  ideallerini dile getiren  bir sayfalık yazı bile  vermediler. Yazık, hem de ne yazık!...

“Barış hemen şimdi, çözüm engellenemez” diye yollara dökülenler çözüm için  Crans-Montana yollarına düşenler  15 Temmuz  1974’ün  yıl dönümünde  neredeydiler?