Yağma yok kardeşim!

Abone Ol

Yiğit Bulut’un TV ekranlarında söylediklerine söylenmedik laf kalmadı.
Her ne kadar kişisel görüş olarak takdim edilse de acaba Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Başdanışmanı konumundaki bir kimsenin beyanları ne kadar kişisellikle sınırlı?
Sağcısıyla, solcusuyla protesto sırasına girdik te, ne durumda olduğumuzu düşünme zahmetine hiç girmedik!
Evet hassasiyetlerimiz var ama bu hassasiyetler tek taraflı çalışmamalı!
Nalıncı keseri gibi tek tarafa kalkmamalı.
Ülkenin ekonomik yapısı malum “gel kardeşim maaşları yarıya düşürüyoruz” demeye kalkılsa memlekette isyan çıkar, belki de güneye iltica edenler bile çıkar.
Niye gocunuyoruz?
Yiğit Bulut bir anlamda ne durumda olduğumuzu gözler önüne sermiştir.
Belki de kendimizi çeki düzene sokmamız açısından işaret vermiştir.
Anasytasiadisle gerçekleştirilen ikili görüşmelerden bir sonuç çıkmayacağı ortada , pek iyi de “B” planımız acaba hangi noktalarda!
Var mı bir “B” planımız?
Yoksa Yiğit Bulut un söylediği noktayı mı hedefliyoruz.
“Ne yardan vaz geçerim ne serden” derler ya işte asıl o noktaya gelmişiz de haberimiz yok!
Lafa geldi mi, lafımız çok ama iş fedakarlığa, kemer sıkma politikalarının uygulanmasına geldi mi nedense “dokunanı yakarım”moduna  gireriz!
Yağma yok sevgili kardeşim, yağma yok, birinden birini er veya seçmekle yüz yüze geleceğiz.
Sorumsuzca yapılan bu tür beyanlar bu gün canımızı sıkabilir, öfke seline kapılabiliriz ama gerçekleri görerek gereken önlemlerin alınması adımlarının atılması da ne yazık ki artık ekmek su gibi gereklidir.
Hele Yiğit Bulut a öfkelenerek Türk Ulusunu yeren tavırlar içine girmek nankörlüğün de ötesinde bir davranış şeklidir.
                                         *******************
Hatırlar mısınız bundan tam on üç yıl önce Annan Planının oylaması yapılmıştı. Bizden %65 evet e karşılık Güneyden %75 hayır çıkmıştı.
O günlerde ne vaadler vardı, ne vaadler! 
Aldanıp ta Güney Kıbrıs tan da evet çıkmış olsaydı bu gün saçını başını yolanlarımız çoğunluktaydı.
En karlı çıkacak olanlar kimler olacaktı bilir misiniz, tıpkı günümüzde olduğu gibi “nasıl olursa olsun barış” diyenler.