Yaşanılabilir ve güzel bir çevre için ağaç varlığımızı artırmalıyız

<p class="MsoNoSpacing"><span>Bitki örtüsü yetersizliği, bir çok önemli çevre sorununun ortaya çıkmasına zemin hazırlamaktadır.</span></p> <p class="MsoNoSpacing"><span>Yeraltı sularının beslenememesi ve kuruması, hava kirliliği,...

Abone Ol

Bitki örtüsü yetersizliği, bir çok önemli çevre sorununun ortaya çıkmasına zemin hazırlamaktadır.

Yeraltı sularının beslenememesi ve kuruması, hava kirliliği, toprak erozyonu, kavurucu sıcaklar, toz kirliliği, kuraklık bitki örtüsünün yetersizliği sonucu ortaya çıkmaktadır.

Bu sorunlar ise ekonomik olumsuzluklara, görsel çirkinliğe, sağlık sorunlarına ve  ülkedeki yaşam kalitesinin düşmesine sebep olmaktadır.

İşte bu nedenle, gelecek nesillere yaşanabilir ve güzel bir çevre bırakmak için, bitki örtüsü varlığımızı artırmamız gerekir.

Fakat, ülkemizde asayiş sorunu ve yasaların uygulanmasındaki umursamazlık nedeniyle, kırsal alanlarda ağaç diken bir çok kişi maalesef hayal kırıklığı ile karşılaşmaktadır.

Özel kişilere ait olan kırsal alanlar av bölgesi olarak ilan edilmekte ve böylece tarım alanlarına zarar verilmesine zemin hazırlanmaktadır .

Çünkü devlet bu hakkı tanıdığı için de avcılar herkesin arazisine girerek avlanmakta ve çoğu kez zararlara sebep olunuyor.

Öte yandan çobanlar küçük baş hayvanlarını kendi mülkiyetleri ve /veya sahibinden  izin aldıkları kırsal alanlardaki araziler yerine, tüm kırsal alanlarda otlatmakta ve dikilen fidanlara zarar yapmaktadır.

Bugüne kadar defalarca yapılan tüm uyarılara karşın halen Ormanlarda 15-20000 keçi bulunmaktadır. Sahipleri tarafından ormana salıverilen bu keçiler, en az yangınlar kadar büyük bir tehdittir. Çünkü büyük harcamalarla orman dairesi tarafından dikilen fidanları ve kırsal alanlarda özel kişilerin arazilerine diktikleri fidanları kemirip yok etmekte, doğanın kendi kendini yenilemesini engellemektedir. 

         Normal olarak dünyanın hiçbir ülkesinde küçükbaş hayvan yetiştiriciliği yapanların,

  keçi ve koyunlarını izinsiz olarak ormanda, yeni ağaçlandırma alanlarında ve özel kişilerin tapulu arazilerinde otlatmaları mümkün değildir. Geçmişte, ülkemizde de çobanlar sürülerini ormanlarda ve izni olmayan kişilerin arazilerinde otlatamazdı. Aksi halde  hareket edenlere  Destebanlar anında ceza kesmekteydi. Bugün ise maalesef bazı kimseler keçilerini beslenmek için ormana salıvermekte, bazı kimseler ise sürülerini ovada bulunan ve izni olup olmadığı da dikkate alınmadan başkalarının arazilerinde , bağında , turunçgil  bahçesinde ve/ veya harup-zeytin alanlarında otlatmaktadır. 

Kırsal alanlarda eskiden olduğu gibi Destebanlar (kır bekçileri)görev yapmadığı için, etrafı tellenmiş ağaçlandırılmış alanlara bile hayvan sokularak zarar verilmektedir.

Aslında sürü hayvancılığı kazançlı bir üretim alanı değildir. Çünkü kırsal alanlarda yeterince yeşillik bulunmadığı içi sözde otlattırılan hayvanların yediği yem,dolaştıkları için harcadıkları enerjiyi bile karşılamamaktadır

Bu nedenle hem ülkemizdeki yeşillendirme faaliyetlerinin önünün açılması, hem de küçük baş hayvancılığın verimli duruma getirilmesi için, hükümet, özendirici yöntemlerle mera ve kontrollü alanlarda küçük baş hayvan yetiştiriciliğini teşvik etmeli.

Sorunun çözümü için kesinlikle yasaların uygulanması ve bunun yanında  küçükbaş hayvan üreticiliğinin yeniden yapılandırılması gerekmektedir. Özellikle her üreticinin, hayvanlarını gelişmiş ülkelerde olduğu gibi  kendinin oluşturacağı ve çevresi çitlenmiş merasında otlatması sağlanmalıdır. Ayrıca, merası olmayan ,yem bitkisi yetiştirmeyen ve devletten subvansiyonlu arpa ve yem alarak hayvanlık yapma yönteminin devlet tarafından desteklenmemesi  gerekmektedir. Devlet verdiği yardımlarla üreticileri mera tesis etmeye ,yem bitkisi yetiştirmeğe yönlendirmelidir. Böyle yapılması halinde ormanlar ve özel kişilerin yeşil alanları üzerindeki hayvan zararları baskısı ortadan kaldırılabilecektir.