YDÜ’nün Yapay Zekâ Mühendisliği neyi hedefliyor
Bütün dünyada olduğu gibi Yakın Doğu Üniversitesi bu bölümle kendini öne çıkardı. Bölümün açılması, tabii ki YÖDAK onaylıdır.
Bu bölümün açılması nedenlerini, YDÜ Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. İrfan Günsel şöyle açıklıyor.
“Yeniliklerden korkmadan, dışlamadan doğru şekilde kullanarak geleceği bu teknolojiler üzerine inşa edeceğiz.”
İrfan Günsel örnekleme yaparak sağlık sektörü ve birçok projeden söz ediyor.
Doğrusu bu bölümün ne kadar kabul göreceğini merak ediyorum. Çünkü bu bölüm henüz yeni ve gençlerin henüz kafalarına yeni yeni girmeye başladı. Hani deriz ya, “girişim, başarmanın yarısıdır” diye... Bu da zamanla kabul gördükçe gelişecek ve piyasa pek çok robotla veya yapay zekalı aletlerle hayatımıza girecek.
Yapay zeka denince şöyle kafamda bir muhakeme yaptım...
Birgün bu yapay zekalı alet edavat geliştikçe, herhalde insan gücü de asgariye inecek. Mesela bir fabrikada çalışan işçinin %70’inin işini bu yapay zekalı robotlar alacak.
Bu işi ekeonomik yönü ile irdelediğimizde ortaya arz-talep dengesi çıkıyor. Meydana gelecek işsizlik, insanların satın alma gücünü belki azaltacak ama robotlarla da pek çok iş yapılacak. Malum ekonomi arz-telep degesi üzerine kuruldu.
Bazı belgesellerde gözlemliyoruz...
Bakarsınız bir kafede devamlı müşteriler arasında dolaşan robot garsonlar, seri şekilde hizmet ediyorlar. Alan memnun veren memnun misali, insanlar o robotlarla da haşır neşir oluyorlar. Robotlar müşterilerin yanından geçerken gayri ihtiyari gülümsüyorlar.
İrfan Günesel’in parmak bastığı hususlardan birisi sağlık, öteki de çevredir.
Sağlık sektörünün robotlardan yararlanmakta olduğu bir gerçek, bunun daha da yaygın hale gelmesi, sağlıkçıları mutlu edecek bir teknoloji ile buluşturmuş olacak.
Bazı sağlık kontrol cihazları akıllı zihazlarla hayat bulurken, doktorlar veya sağlık çalışanlarının işi hafifliyor. Görülmüştür ki, sağlık sektörü için yapılan yapay cihazların hata payları sıfır denecek kadar az.
Bir soru geliyor akla...
Bu yapay zekaları da insanlar yapmıyorlar mı?
Doğru bir soru. Ama gelişen teknoloji artık hayatımızın kolaylaştırılması gerektiğini söylüyor.
Belki iki yıldan beri var olan evlerdeki gezer robotlar, durmaksızın evin içindeki tozu toprağı, çöpü v.s. yi hallediyor. Önceleri tuhafıma gitmişti ama şimdi çok hoşuma gidiyor. Çocuklara da bir eğlence çıkmış gibi... Yani evin hanımının ev temizliğindeki yükü azalıyor.
Çok gelişmiş ülkelerin modern hastanelerinin koritorlarında robotlar fing atıyor. O kocaman hastanelerinin devasa koridorlarının temizliği pek çok kadının elinden çıkıyordu. Moptur, mop tenekesidir, deterjandır, sudur ve daha bir sürü şey, artık ortadan kalktı. Özellikle çok gelişmiş ülkelerde çeşitli robotlar hastane koridorlarını pırıl pırıl ediyor.
O nedenle yeni teknolojileri hayatımıza sokma düşüncesi doğru bir düşüncedir.
Teknoloji basamak basamak geliştikçe bu da gelişecektir elbette.
Ta ortaokul çağlarından başlayıp gelişen teknik yarışmalar, gençleri teşvik ediyor yaratmak için. Mesela TÜBİTAK’ın yıllık yarışmaları, yeni gençlere fırsat kapıları açıyor. Ve daha da çeşitli yarışmalar...
1960’lı yıllarda ülkemizde bankalarda hesap makinesi diye birşey yoktu. Bütün işlemler elle yapılıyordu. Ama gelişen çağımızda hayatımıza hesap makineleri, bilgisayar, para sayma makineleri ve daha bir sürü şey girdi. Eskiden bankacılık daha da zordu. Zaman, teknolojiyi her sektöre soktuğu gibi bankalara da soktu.
Mesela bankaların önündeki ATM makinaları da bir teknoloji aracıdır. Artık kuyruklarda beklemeden para çekebiliyorsunuz.
En basitinden, evlerimize giren kahve makinaları, soğan doğrama aletleri, mikserler, meyvesuyu makinaları ve daha akla gelebilecek şey var hayatımızda.
Zaman bize Yakın Doğu Üniveresitesi’nin yeni başarıları gösterecektir, teknokoji alanında da. Yine de bu ünitersitenin her zaman bir ilke imza attığını ve atacağını gördük ve göreceğiz.
İnşallah teknoloji konusunda daha da ilerilere doğru yöneliriz. Çağ değiştiğine göre...