Yeter ki kazan kaynasın!

Abone Ol

Ülkede birinci derecede hayati konular dururken, KKTC yi yıkmak için elinden geleni esirgemeyen aktörler dört dolaşırken aklımızı, bu ülkenin vatandaşı bile olmayan, ülkemizde uyuşturucu bulundurmaktan ceza da almış modacı Barbaros Şansalın sınır dışı edilişine taktık!

Şansalın cinsel tercihleri kendini ilgilendirir. Malum ülkemizde ibnelik artık suç da değildir!

Barbaros Şansal Kıbrıs ın Kuzeyini ve de güneyini bu nedenle de çok sevmiş olabilir. Ne var ki bu ülke vatandaşı olmayan ve suç işleyerek ceza alan kimseler cezalarının bitişi sonrasında sınır dışı edilirler gibi bir teamül var.

Üstelik içinden çıkmış olduğu, varlığını borçlu olduğu ülkesi için ağıza alınmayacak küfürlerde bulunması bu şahsın kimselere faydasının olmadığının , olamayacağının bir kanıtı niteliğindedir.

Türkiye de uçaktan iner inmez saldırıya uğramış olması, bu ülkenin demokratik yapısının dışında gelişen bir olaydır.

Bu bakımdan Barbaros Şansalı, o ya da bu nedenle kendine yakın görenler, başına gelenleri KKTC yöneticilerine mal etme hevesi içinde hareket edenler boşuna nefes tüketmesin.

Bu ülkede kazan kaynatacak kadar yeterli  materyal mevcuttur.

Başta sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere, belli çevrelerin KTÖS ün yayınlamış olduğu ajandanın içeriğinde buram, buram taraf gözeten ve Rum yandaş olgusu tüten yayını karşısında suskun durmalarına, devlete ve Anayasaya saldırmalarına karşın, gannavuriciBarbaros Şansalın Türkiye de Atatürk hava limanında saldırıya uğramasını konu yaparak ülke gündemine taşıması üzüntü ile karşılanması gereken düşündürücü bir davranıştır!

Ülke çeşitli başlıklarla kokuşmuşluğun içine sürüklenmektedir.

Beşparmak dağlarındaki bayrağın kaldırılmasına rıza gösteren, adada yaşam hakkı elde edebilmek, var olabilmek için verilen milli mücadeleyi görmezden gelen,milli değerlere küfredilmesine destek verenlerin sokaklarda göğüslerini gere, gere dolaştıkları günlerden geçiyoruz.

Sokak afişlerinde “ben gay’im, ben lezbiyenim, ben genç severim, ben jigoloyum, ben bilmem neyim” kültürünü salgılamaya çalışanların cesaret ölçülerinin tavan yaptığı süreçten geçiyoruz!

Linç kültürünün gelişmesinden, kin ve nefret duygularının öne çıkmasından endişe duyanların gailesi budur, bundandır!

Biz, asla zorba kültürünün oluşmasına sıcak bakan, demokratik anlayışın dışında girişimleri onaylayan anlayışın sahibi olmadık, olmayacağız.

Ne var ki bu yaklaşım şekli, karşılıklı olmalı, nereden geldiğini unutmamak anlayışı içinde gelişmelidir.

Hele ülkede her konuda kazan kaynatmaya, kaos yaratmaya yönelmek, keskin sirkenin kabına vereceği zararla sınırlıdır!