Türkiye Cumhuriyeti nde kamuya ait birçok şirketin yangından mal kaçırır bir şekilde Varlık Fonu'na devredilmesiyle bir çok söylem geliştirilmeye devam edilmektedir.
Dünyada özellikle gelişmiş ülkelerde kullanılan Varlık Fonu, Türkiye'de de ağustos 2016 tarihinde çıkartılan yasa ile pek çok kamu şirketini kapsayacak şekilde devreye sokuldu. Tüm duyarlı vatanseverlerin kafası hayli karışık.
Hükümet cephesinden, 'niyetimiz devletin elinde güçlü bir kaynak oluşturulması' olduğu ve fonun bir nevi 'garanti' işlevi gördüğü savunulurken uygulama ve yönteme yönelik eleştirilerde alabildiğine yoğunlaşmıştır.
Varlık fonunun temelde 'dış ticaret fazlası olan ya da doğal kaynağı olan , ALTIN, PETROL, veya İHRACATI, İTHALATINDAN fazla olduğu için DIŞ TİCARET FAZLASI olan ülkelerin giriştiği bir hamledir.
Gerçekten bütçe fazlası ya da dış ticaret fazlası olan ülkelerin bunu değerlendirmek üzere kurdukları fonlar varlık fonlarıdır.
Bugün, bu fonların oluşturulmasında temel olarak iki değişikliğin olduğuna dikkat çekilmektedir.
Birincisi "Amerikan Doları'nın altınla bağlantısının 1970'lerdeki krizle birlikte ABD'nin krizden çıkmak için geliştirdiği politikalar çerçevesinde bağlantısının kopması o andan itibaren şu anda içinde yaşadığımız dünyaya girmemize neden olmuştur. Bu dünyanın temel özelliği de uluslararası para ve finans sisteminde istikrarsızlıkların artmasıdır.
İkinci husus ise 1990'larda Asya'da yaşanan kriz ve 2008'deki küresel ekonomik kriz ile birlikte bazı değişikliklerin getirdiği sonuçlardır.
"Yani, finansal istikrarsızlıklar , çöküşlere neden olabiliyor, ülkeler de bu tip uluslararası sorunlara karşı bir çeşit önlem paketleri uyguluyor. Mesela bunlardan biri merkez bankalarının rezervlerinin artırılmasıdır.
Anavatanımız Türkiye'deki 'Varlık Fonu' uygulamasının diğerlerinden farklı olarak bir 'kalkınma fonu' olarak tasarlandığı ve dünyadaki varlık fonlarının neredeyse yüzde 60'ının yakın dönemde, son 15-20 yılda kurulduğunu söyleyebiliriz.
Ancak Türkiye'deki uygulamanın diğerlerinden farklı olan yanı ise 'oluşturulacak toplam meblağın yatırımlar için gerekli olan borçlanmada teminat olarak kullanılması olacağıdır.
Mevcut bu "Yasaya baktığımızda böyle gözüküyor. Yani fona devredilen kuruluşlar, kamu iktisadi teşekkülleri teminat gösterilerek borçlanılacaktır. Kalkınma fonu dediğimiz ve dünyanın bir çok ülkesinde uygulanan örneklerinin aksine , bizde varlık fonu ile murat edilen şeyin çok farklı olduğudur.
‘İKTİSADİ ANLAMDA HER TÜRLÜ ŞEYİ YAPMASINA İZİN VERİLİYOR'
Varlık fonu için yapılan 'paralel hazine' tanımlamasının getirilen esas yasanın içeriğiyle gerçeği yansıttığını da söylemek mümkündür.
Kanun maddesine baktığımızda bir yanda sermaye piyasalarında araç çeşitliliğini sağlamak, diğer yanda yurt içinde kamuya ait olan varlıkları ekonomiye kazandırmak, dış kaynak temin etmek, stratejik büyük ölçekli yatırımlara iştirak etmek gibi pek çok şey tanımlanmıştır.
Faaliyet alanıyla ilgili de neredeyse ekonomi ile ilgili her türlü, finans alanında iktisadi anlamda her türlü şeyi yapmasına izin verilmekte olduğudur.
‘ ŞİRKET OLARAK TANIMLANAN VARLIK FONUNUN HEM YÖNETİMİNİ HEM DENETÇİLERİ BAŞBAKAN ATIYOR'
"Yurtiçinde kamuya ait olan varlıkları ekonomiye kazandırmak" tanımına binaen zaten BOTAŞ, PTT, Halkbank gibi değerlerin halihazırda bu işlevde olduklarını gören vatandaşların, sanırım şimdi bu uygulamalar neticesinde AKLIMIZLA ALAY ediliyor düşüncesine girdiklerine tanık olunmaktadır.
Tüm bu işletmelerin bu maddelere dayanarak fona aktarılması nasıl gerçekleşiyor gerçektende bilemiyoruz.
Denetim konusunda ise farklı modeller var uluslararası anlamda. Birincisi doğrudan maliye bakanlığına bağlı olarak çalışan fonlar var. Bunlar normal bütçe denetimi nasıl yapılıyorsa öyle denetleniyor, yani demokratik denetime de açık durumdalar.
Türkiye deki ise gerçekten çok ilginçtir.
Hem şirket yönetimini hem de onları denetleyecek kişiyi başbakan atıyor.
Hem yönetimi hem denetçiyi aynı kurumun atamasında bir sıkıntı olmazmı kıymetli okuyucularım?.
Ama TÜRK halkı milyonlarca lira değerindeki kamu varlığını hangi alanlara harcandığını ve bunların neden o alanlara harcandığını denetlemek hakkı neden engellenmektedir?.
Diğer önemli husus o yapılan yatırım kararlarının olumsuz sonuçlanması durumunda bunun mesuliyetinin ne olacağını da tüm TÜRK HALKI merak ediyordur."
Değerli okurlarım VARLIK FONU bağlamında yapılacak yatırımlarda doğru karar verilip verilmeyeceğinin adını yazımızın başlığında zikrettiğim YİĞİT BULUT başta olmak üzere beş kişiye bağlandığına ve devredilen kurumların yapısının birbirinden farklı olduğu gerçeği ile "İçinde Süper Loto,, Milli Piyango , Profesyonel banka , BOTAŞ, ve PTT gibi değerlerin de olduğu hafızalarımızdan çıkarılmaması gerektiğidir.
Bu cihetle Uzmanlık alanı yönetim açısından çok farklı meziyetler gerektiren bu işletmelerin hepsini tek bir havuzda koyup yönetmek hiçte kolay değildir.
Bunun sonuçlarının nasıl gerçekleşeceğini tüm TÜRK HALKI olarak hep birlikte göreceğiz"
MESAJ KUTUSU
Sayın Süleyman Manavoğlu, Ülkemizde fetö terör örgütüne mensup polis teşkilatı mensuplarının da olduğu ifade edilmektedir. Hali hazırda soruşturma başlamış görünmektedir.
Sayın Hüseyin Özgürgün , KKTC Kamu kuruluşlarında da bir çok FETÖ terör örgütü sempatizanları olduğu bir sır değildir. Türkiye Cumhuriyeti kamu kuruluşları bu şerefsizlerle dolduğuna göre bize de sirayet etmemesine imkan yoktur değilmi ne dersiniz?.
Sayın Gülgün Vaiz, İtalya seyahatiniz nasıl gidiyor ?. Yoğun ve yorucu bir tempoda çalışabilen ender doktorlarımızdasınız. Adaya döndüğünüzde şahsınıza bir nazar boncuğu takılacağını duyduk.
Sayın Ejder Aslanbaba ,Yeniden Doğuş Partisinin çalışmalarına aktif olarak katıldığınız görülmektedir. Anlaşılan siyaseti burada sürdürmeye karar vermişsiniz.
Sayın Ahmet Çaluda , Yılların sendikacısı ve siyasetçisi olarak ülkedeki genel durumları nasıl değerlendiriyorsunuz. Narenciye diyarında sizin hiç boş kaldığınız görülmemiştir.
Sayın Zorlu Töre , Kıbrısta bir çok alanda kaçakçılık almış başını gitmektedir. Sizin gibi tecrübeli bir vekilin bu hususlarda alınması gereken önlemler konusundaki öneriniz nedir ?.
Sayın Ahmet Benli , Gönyeli belediyesi olarak reklam ve tanıtım pastasının dağılımını öğrenmek mümkünmü ?. KKTC nin parlayan bir belediyesi olarak şeffaflık sizin vazgeçilmez prensiniz olsa gerek.
Sayın Serdar Denktaş , Devlette çalışan bir çok doktorun özel kliniklerinde çalışırken baktıkları hastalar üzerinden ne kadar vergi verdiklerini vatandaşlar merak etmektedirler. Bizimde elimizde vatandaşların ulaştırdığı bazı bilgiler vardır.
Sayın Özdemir Berova , Ülkemiz üniversitelerinde 93.000. öğrencinin eğitim alması nedeniyle kktc maliyesine bu üniversitelerin ne kadar vergi verdikleri bilgisini bizlerle paylaşabilirmisiniz. Çünkü bildiğiniz gibi vergi kutsaldır..
Sayın Gökhan Altıner , Yazılarınızı takip edenlerin dikkatini çeken en önemli şeyin sizin UBP nin içinden bir çok bilgiyi aldığınızı ifade etmenizdir.
Bu yaklaşımınıza bir çok partilinin tepki gösterdiğini biliyormusunuz ?.