Yönetici olarak “Denktaş Bey”

Abone Ol

 
Kimisine göre Kıbrıs Türküne hayat veren heyecan veren bir kişilikti…
 
Türkiye’de bir kesim ona hayattayken “yaşayan tek Türk Milli Lider” dedi.
 
Kimisi de adadaki çözümsüzlüğün devamının mimarlarından biri olarak gördü.
 
Benim için Denktaş beyin farklı bir yönü yaşım ilerledikçe ön plana çıktı.
 
İş hayatında zorlandığımı hissettiğimde…
 
Farkında olmadan onun yolculuğunu referans aldım.
 
Düşünüyorum da bir yerde bilinçaltında kendi iç sesimin de telkiniyle ondan ilham aldım.
 
“Lider” yerine “yöneticilik” sıfatını Denktaş isminin arkasına koyan bugüne kadar olmamıştır sanırım.
 
Ömür bırakıp aramızdan ayrılışının yıldönümlerinde onu yalnızca milliyetçi bir siyasi lider olarak değerlendirmemek lazım.
 
Daha geniş bir ortak paydayı ortaya çıkarıp gelecek nesillere salt Türk milliyetçiliğinin ötesindeki yönleri ile de onu anmak lazım.
 
Onu dar bir çerçeveye oturtmak kolaya kaçmak olur.
 
Çok büyük zorluklarla mücadele etmek adına insanları motive edip yönetmek sorumluluğunu üstüne almış çalışkan bir yönetici olarak da onu görmek lazım.
 
Rahmetli Denktaş’ın Kıbrıs sorunu ile ilgili izlediği politikaya ve görüşlerine katılırsınız ya da katılmazsınız ama Kıbrıs Türkü   olarak çok zor şartlar altında göstermiş olduğu yöneticilik yetkinliklerinden siyaset üstü çıkarılması gereken öğretiler var.
 
O, ayni hayalleri paylaşan “hayal ortaklarını” bir araya getirebildiği…
 
İmkânsız gibi gözükenleri çok çalışarak değiştireceğine inanacak kadar idealist olduğu…
 
Ama hayalinin önündeki engelleri görecek kadar da sabırlı ve gerçekçi olduğu…
 
Ve engelleri kaldırmayı deneyecek kadar cesur olduğu için ilk önce çok iyi bir yönetici ve sonrasında da geçici değil kalıcı bir lider mertebesine erişti.
Ulaştığı liderlik seviyesinin çekim gücünden dolayı olacak Kıbrıs’ta ileriye doğru Türkiye’nin çıkarları açısından bakanlar görevinin devam etmesi için KKTC’nin kuruluşunu bile gerekli kılmıştır. O günün koşullarında olsa bile yönetici olarak eksikliğinin önemini bugünlere kadar uzanacak şekilde yorumlamak mümkündür.
 
Diğer taraftan da iş hayatında şahit olduğumuz gibi geçmişte verdiği hizmete rağmen gün geldi Ankara’daki hükümetlerle de zaman zaman ters düştü.
 
Böyle bir ters düşmenin sonucunda en sonunda siyasetten geri çekildi ama inandıklarından geri adım atmadı.
 
Bu hareketi ile iş hayatında çoğu zaman şahit olduğumuz gibi her dönemin ‘’adamı’’ olmadığını da gösterdi.
 
Sonrasında da susmadı. İnandıklarını yazdı ve konuştu. Benim gibi amatör yazı insanları için de ilham kaynağı oldu.
 
Bu davranışı ile ömrünün son yıllarında, liderin çok sayıda izleyicisi olduğu için lider olmadığını içtenlikle izleyenleri olduğunda gerçek lider olunduğunu da gösterdi.
 
Yöneticiliğin ilk anda akla gelmeyen başka bir boyutuna da referans verdi.
 
İyi yönetici işini yaptıktan sonra onu takip edenlere ‘’biz yaptık’’ hissini veren yöneticidir.
 
Bir kurum veya ülkeye olan aidiyet duygusunun erozyona uğramasının bir nedeni de ‘’biz’’ duygusunu ortaya çıkaracak yönetici ve ekibinin olmamasından dolayıdır.
 
Bunun için arkada bıraktığı Türk milliyetçiliğine dayanan görüşleri kadar rahmetli Denktaş ‘’yöneticilik’’ kimliğiyle de yattığı yerden başarılı ve başarısız olduğu yönleriyle hatırlanarak ve anlatılarak devam ettirilmelidir.