Zivaniyanın gücü!

Abone Ol

 

Günlerdir hakkında beyanatlar verilen, vatandaşlıktan çıkarılabilir yorumları dillendirilen Bertan Zaroğlu ile daha önce hiç tanışmadım.

İlk kez geçtiğimiz gün bir cenazede karşılaştık.

Vatandaşlığı konusunda neyin kavgası yapılıyor anlayamadım.

Bir kimsenin vatandaşlığı Sosyal Sigorta yatırımları ile mi değerlendirilir?

Yoksa, Sigorta yatırımı yapılmamışsa vatandaşlıktan def mi edilebilinir?

Böyle bir uygulama günümüze kadar  görülmüş şey midir?

Vatandaş yapıldığı tarihten itibaren değişik zamanlarda tam üç CTP li geldi ve İç İşleri Bakanlığı makamına oturdu!

Vatandaşlığı uygun mu, değilmi, vekil seçildikten sonra şimdi mi akıllarına geldi?

Geçtiğimiz gün dörtlü ortaklardan Maliye Bakanı da açıkladı, “vatandaşlıktan atılamaz” dedi!

Bu mesele konuşulmaya devam ediledursun şimdi de Zaroğlunun askerliğine taktılar.

Size ne, ilk kez askerlik yapmayan birini mi duydunuz?

Yoksa askerliğin sevdası ile mi yoğruldunuz?

Savunduğumdan değil, sağlığı el vermiyordu, yapmadı.

Siz asıl Mecliste yaşanan rezilliklerle uğraşın.

Zil zurna sarhoş Meclis oturumuna katılım olur muymuş, bu konuyla ilgili olarak Anayasanın ilgili maddesi var mı, yok mu, bunu araştırın!

Yoksa, tekrarı halinde ne gibi önlemler alına bilinir, buna kafa yorun!

Ya da Anayasa ve Meclis iç tüzüğü el veriyorsa,buz gibi iki zivaniya damarları açar, zihni güzelleştirir! Meclis oturumları sanırım daha da şenlenir!

Kürsüde sloganlar, nağralar, bağırmalar, çağırmalar.

Şaka bir tarafa, yakın geçmişte yaşananlar siyasal yaşamımıza bir kara leke olarak girdi.

Zivaniyayı çok içtiğimden değil ama eskilerden de duyardım,”Zivaniyanın fazileti muhteşemdir” diye.

Kıbrıs ta muhabbet dendi mi akla ilk gelen zivaniyadır, yanında sucuk ve köfterdir.

Buz gibi soğukken bir bela, ımbıktan düştüğü anda sıcak, sıcak daha da bela.

Hatırlayacaksınız, girye Anastasiadis le Cumhurbaşkanımız Akıncı da Lokmacı barikatında birer fırt zivaniya içmişlerdi.

Görüşme sürecine henüz yeni, yeni girmişlerdi.

Ne var ki zivaniyanın gücü de bir şeylerin değişmesine yetmedi.

“Bende evlat acısı, sende kuyruk acısı “hikayesi var ya, işte bu hikaye  hafızalardan hiç mi hiç silinmedi.