Oldum olası bütün bayramlar bilmeden ve istemeden çok büyük olumsuzluklara neden oluyor.  O nedenle, “bayramızı zehir etmeyin” diyorum.

            Bayramın zehir olması, özellikle dikkatsiz araba kulanan, içkili olduğu halde korkunç hız yapanlar ölüme davetiye çıkartıyorlar, demektir. Her bayram pek çok olayla karşılaşıyoruz.  Bizim şu Kıbrıs’ımızda bile beklenmeyen ölümler oluyor.  Ya Türkiye yollarında?

            Yıllar önce Türkiye’den ayrılıp yabancı ülkelerde kendilerine yeni bir gelecek hazırlayanlar, çok büyük sıla hasreti çekerler.  O hasreti bir nebze olsun gidermek adına arabaları ile yollara düşerler.  Uzun yıllar önce Almanya’ya yerleşenler mesela.  Yahut da İngiltere’ye yerleşenler. 

            Avrupa yolları ne kadar temiz ve trafik kuralları gereğince yol gösterici olsalar da,  yine de korkunç kazalar oluyor maalesef.  Kocaman tırlar Avrupa yollarının abonesidirler.  Haydi biz Müslümanız ve bayram için yollara düşüyoruz ama yabancı tırların olduğu bir ortamda o kocaman ve bir tren gibi boy veren araçlar tehlike saçıyor.

            İsterseniz sizinle bahse girelim.  Bayram nedeniyle yollara düşen “Almancılar”ın kara haberleri boy boy gazetelerden verilecek.  Hürriyet, Sabah ve diğer gazetlerde.

            Lakin nedense Türkiye’de bayram kazaları daha çok oluyor.  Öyle kazalar oluyor ki, nerdeyse birkaç aile toptan ölüyorlar.

            Hani bir söz vardır.

            “Tez giden, tez gider” diye bir söz.  Bu ifade de aşırı sürati anlatıyor.  Hani kamyon arkalarına, taksicilerin arka camlarına yazılan anlamlı sözler.

            Cep telefonlarından görüntülü konuşmalar icat edildi ama yine hasret duyguları bitmiyor.

            Hatırlıyorum...  Bizim akrabalardan bir Ayşe teyzemiz vardı.  Zaman zaman köyden Lefkoşa’ya geldiğinde bana Avustralya’ya giden oğlu Cahit’e mektup yazdırırdı.  Bu dediğim zaman, yakalış yetmiş yıl önce.  Ben henüz ilkokula gidiyordum.

            Eski insan birbirlerine mektup yazarlar ama o mektup herhalde bir ayda giderdi, gideceği adrese.  Çünkü posta vapurlarla gerçekleşirdi.

            Peki...

            Uzaklardan gelecek mektup ne kadar zaman içinde gider, gideceği yere?

            Yaklaşık bir birbuçuk ayda. Yani bütün yıl zarfında belki üç dört mektup alırlar ve cevabını yazarlardı.

            Ya şimdi?

            Şimdiki teknolojinin avantajları giriyor devreye.  Mesela cehennemin ucundaki adam dünyanın öbür tarafındaki yakını ile görüntülü konuşabiliyor.  Hem de anında.  Hele şimdi robot dönemi başladı.

            Belki biz göremeyeceğiz.  Hani bazı uzay filmerinde gördüğümüz ışınlama marifetiyle insanlar özledikleri yakınlarına giderler.  Veya bilemediğimiz bir teknoloji ile.

            Bakın gördünüz mü?

            Bayramlarınızı zehir etmeyin dedik neler gelmiş aklımıza.

            Herşeye rağmen özlemler ve sıla hasreti insanın içine işliyor.  İşte o hasrettir insanları yollara düşüren.  Sevgililer için daha da tehlike çanları çalar çılgın sürücülerce.

            Yani her şeyin başı kabına sığamamak.

            Hele içkili araba kullanırsanız, ne yakınıza kavuşursunuz, ne de özlemlerini giderirsiniz.  Yani anlayacağınız, tez giden tez gider, o taksilerin arkasındaki ifade gibi.  Akıllı sürücü olun diyorum.

            Bir diğer deyişle Bayramınızı zehir etmeyin...