Sabahattin İsmail'e ilk ve son cevabım
Mehmet Küçük’ün Sabahattin İsmail’e yazdığı cevap yazısı şöyle:
Geçenlerde bir gazetede eski Ercan Havalimanının isminin değiştirilmesi konusunda bir yazı yazmışsın. Gayen, liderimiz Dr. Fazıl Küçük'ü kasıtlı olarak Kıbrıs Türk'ü için önemsiz bir kişiymiş gibi göstermek. Zaten yazına başlarkenden zehirini de kusmaya başlamışsın. Amaç belli. Liderimizi kamuoyu önünde liderlikten uzak bir konuma koymak.
Dolayısıyla O'nun verdiği 'Özgürlük Mücadelesi'ni sulandırmaya çalışılıyorsun. Sana birşey söyleyim mi? Bu ülkede tek bir lider vardır o da Dr. Fazıl Küçük'tür. Yani kısacası Türkiye'de Atatürk varsa, Kıbrıs'ta da Dr. Fazıl Küçük vardır. Bunu yalnız oğlu olarak ben söylemiyorum. Kıbrıs Türk halkı söylüyor. Halktan kopuk olanların bunu görmemesi, bilmemesi çok doğal.
Senin yazdıklarının her paragrafına cevap vereceğim. Ve bir daha da seninle polemiğe girip seninle muhatap olmayacağım.
"Dr. Küçük adı üzerinden iki yıl önce başlatılan yaralayıcı, halkı kutuplaştırıcı, kırıcı ve gereksiz bir kampanya, yeniden ısıtıldı."
Böyle diyorsun... Aradan iki yıl geçmiş olmasına rağmen senin iddialarını kanıtlayacak hiçbir olay olmamıştır. Ancak bu arada neler olmuş, ben sana anlatayım. Bir imza kampanyası başlatılmış ve bu kampanyayı halk tarafından seçilmiş 50 milletvekilinden 29'u imzalamıştır. Ayrıca, toplumumuzu temsil eden Kurum ve Kuruluşlar ile Sendikalar, saygın iş insanları, gençliği temsil eden Spor Federasyonları ve ülkenin en saygın gazetecileri de seve seve bu kampanyaya katılmışlardır. Özetle şunu söyleyebilirim ki, bu bir kişi veya bir kuruluşun değil 'Halkın talebidir'.
... Ve diyorsun... "Ne yazık ki, bu kampanyayı, rahmetli liderimiz Dr. Fazıl Küçük'ün oğlu, değerli, dostum Mehmet Küçük yürütüyor..."
İlk önce ben sana şunu söyleyeyim. Ben senin dostun filan değilim. Başka satırlarda da bana "kardeşim" diye hitap ediyorsun. Ben senin kardeşin hiç değilim. Öyle olsaydı, sen beni arayıp da bu olayın nasıl başlayıp, nasıl geliştiğini ve bu kampanyanın oluşum nedenleri ve ne aşamada olduğunu sorardın. Benden de bu bilgileri alıp, ona göre yazını yazardın.
Bir başka mesnetsiz iddian..."Barış Harekatı şehidimizin adını taşımasından büyük rahatsızlık duyan T.C - KKTC karşıtı işbirlikçi, mandacı, Rum sevici, sözde solcularda, fırsat bu fırsat deyip ona destek veriyor."
Şimdi senin bahsettiğin kişiler herhalde CTP milletvekilleridir. Ancak bu 29'un (ki bunların sayısı önümüzdeki günlerde 35 olacak) içerisinde DP, UBP ve Bağımsızlar da vardır. Sana şu soruyu sormak istiyorum. Onlar da mı haindir? 2 tane de Bakan var.
Ben sana başka birşey daha söyliyeyim, bu konu Bakanlar Kurulundan gün gele su gibi geçecektir. Bu hükümetin dönemin de mi yoksa bundan sonrakinde mi olur onu söyleyemem ama, er veya geç bir gün geçecektir. Sen ve sana yön verenler, istese de istemese de. O zaman Bakanlar Kurulu üyeleri de mi hain, mandacı, Rum sevici olacaklardır?
Yine yerel yönetimlere halk tarafından seçilmiş 18 Belediye Başkanının 18'i de, yani yüzde yüzü imzalamıştır. Bunlar içerisinde UBP'lisi, Bağımsızı ve DP'lisi de vardır. Sana göre bunlar da mı işbirlikçi, mandacıdır?
Köylere gidip de insanlara neden imza istediğimizi izah ettiğimizde, "Doktorum için bir imza değil, bin imza atarım" diyen o, temiz, vefakar ve cefakar Kıbrıs Türk köylüsü de kampanyaya katıldıkları için hain midir? Ama sen ve sosyal medyada, paralel yorum yapan bir avuç yandaşınız, birlikte gülünç duruma düştüğünüzün farkında bile değilsiniz. O yorumları okuyanlar sizlere gülüyor.
"Bizzat kendisi köylere ve Belediyelere giderek muhtar ve Belediye Başkanlarından imza istiyor. Onları imza vermeye ikna etmek için 'Yeni bir hava limanı yapıldı. Bu havalimanına Dr. Fazıl Küçük'ün adının verilmesini ister misiniz? diye soruyor. Halkın 'Ercan ismine sahip çıktığını bildiği için de 'eski havalimanı yerinde kalsın biz yeni hava limanından söz ediyoruz' diyor. Oysa bu söylem doğru değildir." Bu ifade de yanıt vereyim.
Doğru söylüyorsun. Bizzat ben bu insanların ayaklarına gittim ve gitmeye de devam edeceğim. Neden? Bu insanlara olan sevgi ve saygımdan ve belki de babamdan bana geçen bir gelenekten dolayı köy köy, mahalle mahalle dolaşıyorum. Bu insanlardan yalnız imza istemedim. Yerel halkı temsil eden bu kişiler ve bölgelerinin sorunları ile tanıştım. Bir gazete sahibi olarak bundan daha güzel bir fırsat olabilir miydi?
Hedef 200 muhtar ve 18 tane Belediye Başkanı idi. Çok yakında bu hedefe ulaşmış olacağız. O zaman, sen diyorsun ki, ben bu imzalayan kişileri kandırmış oldum. Ben ne adammışım ki bu kadar insanı kandırabildim.
Senin farkına varmadığın birşey var. Bu bahsettiğimiz insanların çoğu, çok saygın mesleklerden gelen, kültürlü kişilerdir. Sen bu insanlara hakaret ettiğinin farkında bile değilsin. Bu insanların, iki ayrı havalimanı olduğunun ve nerede bulunduklarını bilmeyecek kadar aptal olduklarını mı sanıyorsun? Bu konuları yalnız sen mi bilirsin ve yalnız senin aklın mı işliyor? Başkalarının aklı hiç çalışmıyor değil mi?
"Yeni bir havalimanı yapılmıyor. Sadece yeni terminal binası yapılıyor. Aynı yerde iki havaalanı olacak değil..." Bunu da sen yazdın...
Devam etmeden önce sana, başka birşey daha söyleyim. Yazında, bir 'Havaalanı' dersin bir de 'Havalimanı', artık hangisi doğrudur, ona karar versen iyi olacak..... Şimdi bu havalimanı veya havaalanı yeni mi, eski mi? Eski havalimanı ama yeni terminal mi diyorsunuz? O zaman yön vericilerine sormanız gerekir diye düşünüyorum. Bu yeni inşaat başladıktan sonra yönetenlerin yayınladıkları bütün bildirilerde 'Yeni Ercan Havalimanı' ismini kullanıyor. Şimdi sen demek istiyorsun ki 'Yeni Ercan' ismi yanlıştır. Bir yerde de haklısın, çünkü ileride bir gün Kıbrıs'ta başka bir havalimanı yapılacak olursa, onun isminin de 'Yeni Yeni Ercan Uluslararası Havalimanı' olması gerekecek ki böyle birşey olamaz. Merak edecek birşey yok, çünkü, köy ve havalimanlarının isimleri sizin tekelinizdedir. O zaman tekrar düşünüp karar verirsiniz. Öyle diyorsunuz, hadsiz bir şekilde.
"Ercan Havaalanı 49 yıldır aynı hava alanıdır ve öyle kalmaya da devam edecektir." Bir büyük laf daha!
Bu söylediğin doğrudur. Bu 49 yılda, ne Dr.Fazıl Küçük hayatta iken ne de daha sonra ailesi veya Vakfı olarak bu isim konusunda herhangi bir talep olmuş mudur? Sor ve öğren. Bu konu geçmiş UBP hükümetlerinden biri tarafından bize teklif edilene kadar gündeme gelmemiştir. Bu isim konusu her gündeme geldiğinde çatlak sesler yükselmeye başlıyor. Hep aynı nakarat. Değiştirin artık bu şarkının sözlerini. Bu isim aynı kalmaya devam edecektir diyorsun da, sen kimsin? Aynı kalacağına sen mi karar veriyorsun??? Bu isim değişmeyecek diye iddia ediyorsun. Evet doğrudur. Ama yeni havalimanının yeni ismi 'Dr. Fazıl Küçük Uluslararası Havalimanı' olacaktır.
Şimdi de gelelim "Kazanımları Kaybederiz" bölümüne. Sen, teknik konuların çok derinliğine inmişsin. Bilet alırken, bavulları verirken, uçaklar FIR hattından geçerken diye birçok laf üretiyorsun... Boşuna nefes tüketme. Bunların hepsi daha önce araştırılmıştır. Herhangi bir sakıncası olsa bunlar en yetkili uzmanlar tarafından açıklanırdı.. Yakın geçmişte 21 ülkede 44 tane havalimanının ismi değişmiştir. Bir gazeteci olarak sen, bu değişikliklerin herhangi bir teknik sorun yarattığı konusunda bir haber duydun mu? Bak, sen bana, bunu sorsaydın, bu hava limanlarının listelerini sana verebilirdim. Ama siz herşeyi biliyorsunuz ya.. onun için bu bilgilere ihtiyaç yok diyebilirsin. Değil mi?
Bu argüman da geçersiz kaldığına göre, gelelim işin duygusal tarafına. Bize, hele bana, dört arkadaşını (Ongun Hulusi, Şener Enver, Münür Hasan ve Hüseyin Paşa) Barış Harakatında kaybetmiş bir insan olarak Şehitlere saygı duymayı öğretemezsin. Senden böyle bir ders alacak değilim. Başta sen olmak üzere, benim milliyetçiliğimi hiç bir kimse sorgulayamaz.
1. ve 2. Barış Harekatına katılmış benim gibi bir insan, savaşta en değerli varlığı olan hayatını bu vatan ve bu millet için riske atabiliyorsa, senin ona soru sorma hakkın da olamaz. Ben sana soruyorum. En son sen ne zaman bir şehitliği ziyaret edip orada yatan kahramanlarımız için bir dua okudun? Cevabı biliyorum. Onun için bu paragrafı da geçelim.
Sana unutmaman için söylüyorum. Mehmet Küçük, hayatını Kıbrıs Türk halkına, Kıbrıs adasına ve Türk varlığına adamış bir liderin oğludur. O'nun kanını taşıyan bir insandır. Babamın mücadele kararlığı, babamdan bana kalan en büyük mirastır. Babamda olmadığı gibi benim hayatımda da savrulma yoktur. Sana bunu anlatmam gerekmemeliydi. Bu kararlılığı ve bu mücadeleyi Dr. Fazıl Küçük'ten öte Kıbrıs Türkünün varoluş mücadelesi için yapıyorum. Bu böyle biline. Ama sendeki bu 'Türkiye Sevgisi'nin nasıl ve ne zaman başladığını bilemiyorum.
Gelelim Ercan ailesinin şikayetine. Kültürlü ve tahsilli bir aile olduklarını söylüyorsun. Bunun böyle olması, tabii ki bizleri de fazlasıyla memnun ediyor. 'Kıbrıs sevdalısı' olmalarını memnuniyetle karşılarım. Keşke değerli bir insan olan oğlu, Ankara'daki bir üniversite yerine Kıbrıs'taki bir okulda ders verseydi. Keşke şehit babalarından dolayı, Girne sahillerinde kendilerine oturmaları için verilen villayı satmasalardı. Keşke gitmeselerdi. Keşke kalıp bizlerle kader birliği yapsalardı. Keşke tüm aile sık sık bu ülkeyi ziyarete gelselerdi. Ne iyi olurdu değil mi?
Şehit statüsünü kazanmış bir kişi üzerinden, edebiyat yapmak yazıktır, ayıptır. Duygu sömürüsü yapmakla da bir yere varamazsınız. Eski Ercan Havalimanı oradadır ve orada da kalacaktır. Değişecek olan birşey de yoktur. Bunu da lütfen sizinkilere aktar.
Gelelim son paragraflara, Mehmet Küçük'ün nelerle uğraşması ve nelerle uğraşmaması gerektiği konusundaki tavsiyelerine.
Dr. Fazıl Küçük Vakfı'nda yıllardır gönüllü olarak çalışan çok değerli üyelerinin ne şartlar altında ne tür faaliyetler yaptığını biliyor musun? Tabii ki bilmiyorsun. Öğrenmek için herhangi bir girişimde bulundun mu? Tabii ki bulunmadın.
Liderimizin aleyhine siparişle yazı yazmakla kazancın nedir, onu bilmiyorum, bilmek de istemiyorum. Sana daha önce de söyledim. Kendi fikirlerini lütfen kendine sakla. Senin tavsiyelerine kimsenin ihtiyacı yoktur. Üstüne üstlük, Liderimizin isminin birçok yerlere verildiğini söylerken, sanki bu yapılanların bizim için bir sadaka, bir lütufmuş gibi göstermek ve bu şekilde anlatmak, nankörlük, vefasızlık ve ona karşı saygısızlıktır.
'Yeni Havalimanı'nın isminin Dr. Fazıl Küçük olmasına askerin de karşı olduğunun üzerine bas basa, sanki onların sözcüymüşsün gibi, 'Üzmeye son verin' diye yazıyorsun. Soruyorum. Bu bir tavsiye mi, yoksa tehdit mi?
"Halkımızın destek vermediği bu gereksiz konuyu ikide birde gündeme getirmeyin." diye bize akıl veriyorsun.
Tabii ki, emrin olur (!) Halk desteğinin hangi isim için olduğunu nereden biliyorsun? Sen halk içerisine ne zaman girdin? Yoksa bir kamuoyu araştırması mı yaptırdınız? Veyahut bizim bilmediğimiz bir referandum mu yapıldı?
Söyledik sonra daha da dibe vuruyorsun. Halk dediğin insanlar, Yeşilırmak'tan Yenierenköy'e kadar yaşayan binlerce Kıbrıs Türk halkı ve onları temsil eden Milletvekilleri, Belediye Başkanları, Muhtarlar, Kurum ve Kuruluşlar ve muteber iş adamları ile yazarlar 'Yeni Havalimanı'nın isminin Liderimizin isminin olmasını istiyorlar. Bunu için imza attılar. Bu kadar basit. Daha başka ne kanıt istersin ki?
Son paragrafında ise, "Cumhurbaşkanı Tatar ve hükümetin bu gereksiz ve asap bozucu kampanyayı ciddiye almayacaklarını umuyorum." diye yazını bitiriyorsun.
Cumhurbaşkanı ve özellikle Başbakanın bunu ciddiye alıp almaması onların bileceği birşey. Her ikisinin de bana söyledikleri, "Biz bu işi seve seve yaparız" doğrultusundadır. Tabii bu söylemleri herhangi bir değişikliğe uğramadı ise. Ve... Bu koşullarda sana da ağzını kapatıp oturup beklemek düşer...
... Yazımı bitirmeden açık olarak belirteyim. Bir lidere karşı çıkmak, aslında o liderin temsil ettiği halkına karşı çıkmak, halkı bir anlamda yok saymaktır. Sizler Dr. Fazıl Küçük'e karşı cephe açarken, aslında Kıbrıs Türk Halkına karşı cephe açıyor, kendi konum ve misyonunuzu deşifre ediyorsunuz.
Mehmet A. F. Küçük.
(Dr. Fazıl Küçük Vakfı
Mütevelli Heyeti Başkanı)
Bunlar da ilginizi çekebilir