Ayaklı Gazete

Sosyal Medyanın Sesi

Abone Ol

Kimi yerler hep ışıl ışıl farkında mısınız?

Ne olursa olsun…

Kim ölürse ölsün…

Dağdaki bayrak… Gece kulüplerinin olduğu muhit… Rulet masalarının döndüğü kıyılar…

İhtişamlı minareleriyle heybetli camiler… Bir de “Külliye” inşaatı…

Geçmiş karanlık… Yüzlerindeki maskelerle riyakârca bakınan gözler karanlık… Samimiyetsiz nutuklar, köhnemiş içten pazarlıklar, içimizi düğümleyen yalnızlıklar, neyi çoğalttığımızı bilemediğimiz hırslar ve yabancılaştığımız meydanlar ortasında yüzler, gözler, ağızlar, dudaklar ve binalar karanlık…

Bakıcı parasını yastık altında saklayan yaşlıların, duvarda asılı diplomasına manasız gözlerle bakan gençlerin, mamasına alkol karışmış bebeklerin ve “bu kadar araba, bu kadar nüfus, bu kadar ev” içinde çoğalan yalnızlıkların çıkmazındayız.

(Cenk Mutluyakalı)

Devlet nedir?

Hükümet nedir?

Devlet kalıcıdır hükümetler ise seçimlerde en çok oyu alan partinin veya birden çok partinin birleşip kurduğu ve devleti yöneten siyasi bir kurumdur ve geçicidir. Hükümetler devlet otoritesini geçici olarak işletirler. Devlet kışisel değildir, siyasi bir partinin malı da değildir. Hükümette olan bir parti yada daha çok partiden oluşan koalisyon asla ve kata devleti malı gibi yönetmemeli ve devlete ait gücü muhalefetdeki parti yada partilere karşı sopa olarak kullanmamalıdır.

Bunu yapan hükümetler aslında devletin gücünü kendi güçleriymiş gibi kullanarak kendi halkına zulmetmektedirler.

Kendi partisine ait olmayan belediyeleri " silkelemek" ve çalışamaz duruma getirmekle , o belediyenin başkanını yahut bağlı olduğu siyasi partiyi yıpratmaktan ziyade özünde halkı zor durumda bırakır. Belediyeler

halka verilen hizmetin odak noktasıdır ve hükümet tarafından bile isteye yıpratılan çalışamaz duruma getirilen belediyeler sonuçta bağlı oldukları beldeye ve orada yaşamakta olan halka hizmet götüremediği zaman bunun sorumlusu kimdir?

(Hasan Mullaoğulları)

MACRON'UN İŞBİRLİKÇİSİ HRİSTODULİDİS ATEŞLE OYNUYOR: Kendi ülkesinde gittiği her yerde kendi halkının yumurta taarruzuna maruz kalan, hükmet krizleriyle boğuşan Emmanuel Macron'a bizim KKTC'den de sepetler dolusu çürümüş yumurta!... Ne demek yahu Baf'ta konuşlandırdığın savaş uçaklarını KKTC üzerinde uçurmak?.. Amaç Fransız savaş uçaklarının KKTC'ye ve Türklere karşı kullanılacağının mesajını vermek mi?.. Alındı öyleyse o mesaj... Teyakkuzdayız Fransız emperyalizmine karşı... Ama Fransa'nın sorun yaratıcı başkanı Emmanuel Macron da, Güney Kıbrıs'ın sorun yaratıcı, "güvenirlilik" puanları boyuna kırılan Başkanı Nikos Hristodulidis de kulaklarına küpe yapmalılar ki, KKTC'ye yönelik düşmanca hava ihlalleri, her an KKTC'nin güvencesi Türk savaş uçakları tarafından semalarımızda karşılanabilir ve bu karşılama töreninden hiç de mutlu çıkmayabilirler... Bir taraftan Denya'da Rum çiftçileri Türklerin üzerine süren, bir yandan da işbirlikçisi Macron ile birlikte emperyal savaş uçaklarını en cüretkâr biçimde Türk Lefke üzerinde uçuran Hristıodulidis'in ateşle oynamakta olduğunu bellemesini isteriz, eğer aklını peynir ekmekle yememişse... Alçaktan uçurulan düşman savaş uçaklarıyla ciddi bir tehlikeye maruz bırakılan Türk Lefke'mize geçmiş olsun..

(Ahmet Tolgay)