Terör Örgütü PKK’ya yapılan çağrı kabul görürken süreç de gelişiyor. İnsanlar terör eylemlerinden ve terör vurgunlarından o kadar bıktılar ki, adeta derin bir nefes almış oluyorlar.

Verilen haber şöyle yansıdı basına:

“Türkiye, tarihi çağrı için ekranlara kilitlendi. Öcalan’ın çağrısının okunduğu saatlerde evlerden, iş yerlerine kadar her alanda halk nefeslerini tutarak televizyon ekranlarına kilitlendi. Öcalan’ın tarihi çağrısı televizyonlardan verilirken, evlerde, iş yerlerinde, sendika binalarında ve kıraathanelerde yurttaşlar çağrıyı nefeslerini tutarak takip etti.”

Terörün kol gezdiği dönemlerde Türkiye’de her birey kendini her zaman güvende hissetmemiştir. Bunları yapılan eylemler, sessiz bir düşman veya hasım sizi gölge gibi takip ediyor ve siz birşey yapamıyorsunuz. Bütün bu yaşananlar her evin içinde yanan yangın gibiydi.

PKK ne kazandı, ne kaybetti?

Bu haber, adeta bizdeki ani kapıların Rumlara açılması gibi bir şok yarattı.

Öte taraftan Devlet Bahçeli’nin dostluk elini DEM Partililere uzatırken kullandığı sözler, bir gerçeği ve iyi niyeti yansıtıyor.

Bakınız Devlet Bahçeli ne demiş bu tokalaşmadan sonra.

“Teröristbaşı TBMM’de örgütün lağvedildiğini haykırsın.”

Vaziyet onu gösteriyor. Belki de Öcalan için özel af çıkacaktır, örgütün lağvından sonra.

Silahlar bırakıldıktan sonra siyaset alanında yeni bir pencere açılacağa benzer. Halen örgütün başında olan Salh Müslim görüşlerini açıkladı:

“Siyasi bir grup olarak faaliyet göstermemize izin verilirse silah bırakacağız.”

Bu açıklama çok önemlidir. Zaten halen onların görüşlerinde olan DEM’in milletvekilleri mecliste varlık gösteriyorlar.

Bence ortaya konan iyi niyet kararı, Salih Müslim’in çağrısı ile örtüşüyor. Madem demokrasi süreci hareketlenecek ve siyasi arenada savaş verecekler,

madem silahlar temelli olarak susacak ve kendini lağvedecekler, bence bir beis olmaması gerekir. Yani artık terör örgütü varlığını silahsız ve eylemsiz olarak siyaset sahnesinde bir varlık olarak gösterecekler, herhalde bu konuda da olumlu bir adım atılır.

Salih Müslüm’in bu talebi şunu çağrıştırıyor:

“Şayet silahları bıraktıktan sonra bize siyasi bir grup olarak faaliyet göstermemize izin vermezlerse, silahları bırakmayacağız ve silahlar susmayacak.”

Ben o açıklamadan öyle anlıyorum. Siz nasıl algılarsınız bilmem.

Artık Türkiyede terör sonlanacağa benziyor. Lakin bazı edinimlere kavuşmak istiyorsanız, siz de bazı tavizler vereceksiniz. Durum bunu gösteriyor.

Evren Paşa, Allah rahmet eylesin terörle ölümüne mücadele etmişti. Etti ama terörün kökünü kazıyamadı. Hatta idamın henüz Türkiye’de kalkamdığı zamanlada, gencecik öğrencileri idam ettimişti. Tarih Evren Paşa’yı yargılayacak mı? Bir taraftan memlekete huzur getirecek, bir taraftan da terör örgütünde faaliyet gösterenleri idam edecek.

Hatırlıyorum...

İnsanlar evlatlarını Türkiye üniversitelerine göndermek istemiyorlardı. Hali vakti yerinde olanlar evlatların o terör dönemlerinde ya İngiltere’de, ya da Amerika’da okutuyordu. Evren Paşa ve arkadaşları darbe yapıp idareyi eline alınca, memlekete huzur gelmiş ve yüksek tahsile gidecek öğrenciler memleketlerinde kalmışlar ve Türkiye üniversitelerinde okumuşlardı. Bu durumdan ötürü de insanlar şöyle diyordu:

“Allah razı olsun Evren Paşa’dan. Memlekete huzur getirdi.” Nankör olmamak lazım. Evren Paşa kendi dönemini yaşadı, diğer siyasiler de kendi dönemlerini yaşadılar veya yaşıyorlar.

Sadece dönem farklılıkları, yeni türemiş siyasiler ve iktidarlar zaman geçince nerdeyse Evren Paşa’yı aforoz edeceklerdi. Son zamanlarını sağlık durumu nedeniyle hüküm giymiş biri olarak hastanede geçirmişti. İşte o dönemde vefat etmişti Evren Paşa.

Bütün bunlar yaşanan olaylar terörün izleridir.

Belki diyorum... Belki bundan sonra Türkiye’ye huzur gelir, mutluluk gelir ve terör de gerçek anlamda sonlanır.

Yani anlayacağınız yeni günler başka başka şeylere gebedir. Bütün mesele milli huzurun sağlanmasıdır. İnşallah diyorum ben de. Hem de gönülden inşallah diyorum.