Kıbrıs sorunu, her şeyden önce Rum-Yunan ikilisinin Megali İdea hayallerinden kaynaklanan bir sorundur.. Rum-Yunan ikilisinin dünden bugüne hedefleri, Kıbrıs Türk Halkını Girit misali ortadan kaldırmaktır, Kıbrıs’ı Yunan topraklarına katmaktır.
1959 Zürih ve Londra Antlaşmaları temelinde Kıbrıs Türk ve Rum Halklarının siyasi eşitliğine ve ortaklığına dayalı olarak Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin garantörlüğünde 16 Ağustos 1960 Lefkoşa Antlaşmaları ile kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti,Rum-Yunan ikilisinin Megali İdea hayalleri nedeniyle uzun ömürlü olmayacak veRumların 21 Aralık 1963 Kanlı Noel saldırıları ile yıkılacaktı.
11 yıl boyunca Rum-Yunan ikilisi Kıbrıs Türk Halkına karşı silahlı saldırılarda ve katliamlarda bulunurken hedefleri Kıbrıs’ıbir Yunan adası yapmaktı!.. Kıbrıs Türk Halkı buna asla ve asla izin veremezdi. Nitekim, Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) etrafında bütünleşen Kıbrıs Türk Halkı, Anavatanımız Türkiye’ye güvenerek omuz omuza büyük mücadeleler verecekti.…
Rum-Yunan ikilisinin tarihin derinliklerinden gelen Megaliİdea hayalleri çerçevesinde Enosis’i gerçekleştirmek isteyen Yunan Cuntası desteğinde 15 Temmuz 1974’te RMMO ve EOKA-B’nin Makarios’akarşı düzenlediği darbenin esas hedefi Enosis’e giden yolu en kısa sürede açmaktı!..Nitekim, Makarios’un yerine getirilen NikosSampson, 17 Temmuz 1974’te Kıbrıs Helen Devletini ilan edecekti.. O günde Rum-Yunan ikilisi Megaliİdea hedefleri çerçevesinde Kıbrıs’ın bir oldu-bitti ile Yunanistan’a ilhakını sağlamak isteyecek ancak Anavatanımız Türkiye buna asla izin vermeyecekti…
O günde darbeden sağ kurtulan ve İngilizler yardımıyla adadan çıkmayı başaran Makarios,18 Temmuz 1974’teBM Güvenlik Konseyi’nde yapmış olduğu konuşmada “Ülkem Yunanistan’ın işgali altındadır, Kıbrıs’ta Rumların da Türklerin de hayatları tehlikededir, müdahale ediniz” demişti..
Gerçek şu ki; Makarios’un da, Yunan Cuntasının da hedefleri Enosis’ti. Tek farkla!.. Tarihin derinliklerinden gelen Enosis hayalleri ile yaşayan ve kendini Enosis’e adayan Makarioso günde, Anavatanımız Türkiye’nin tepkilerini çekmemek için zamana oynamak isterken Yunan Cuntası “Enosis, hemen şimdiEnosis”diyordu!..
20 Temmuz sabahının erken saatlerinde yapmış olduğu tarihi konuşmasında Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı sayın Bülent Ecevit: “Biz Aslında Savaş İçin Değil, Barış İçin ve Yalnız Türklere Değil, Rumlara da Barış Getirmek İçin Adaya Gidiyoruz”, ifadelerini kullanıyordu.
20 Temmuz 1974 Barış Harekatı’nın I. Aşaması, 22 Temmuz Pazartesi sabahı yürürlüğe giren ateş-kesle akşam saatlerinde sona erer ve yine de çatışmalar da yer yer devam ederken Girne varoşları, Doğu’da Çatalköy, Batı’da Lapta-Alsancak’a kadar; Boğaz Bölgesinde ise Dikomo-Sihari-Vuno Rum köyleri teslim alınmış, Lefkoşa-Girne yolu tamamen Türk Silahlı Kuvvetlerinin kontrolüne girmişti.
20 Temmuz 1974 Barış Harekatı’nın 2. Aşaması günlerinde Iphestos Planını kısmen uygulamaya fırsat bulan Rum-Yunan ikilisinin, Muratağa, Atlılar, Sandallar ve Taşkent’te gerçekleştirmiş oldukları toplu katliamlar, Rum-Yunan ikilisinin Kıbrıs’ta gerçekleştirmiş oldukları soykırım girişimlerinin en güçlü tarihi kanıtlarıdır.
Netice itibarıyla; 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhakı önlenirken Kıbrıs Türk Halkının güvenliği ve varlığı güvence altına alınıyordu.
Dün olduğu gibi bugün de Rum-Yunan ikilisi, Anavatanımız Türkiye’nin 20 Temmuz 1974’te gerçekleştirmiş olduğu Barış Harekatının, 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Kuruluş Antlaşmalarına aykırı olduğunu iddia etse de; 21 Mart 1979 tarih ve 2658/79 sayılı kararı ile Athens Court of Appeal (Atina Temyiz Mahkemesi), 20 Temmuz 1974 Barış Harekatının yasallığını onaylamıştır. Bu kararda:
“Zürih ve Londra Antlaşmalarına göre; Kıbrıs’ta yapılan Türk askeri müdahalesi yasaldır. Türkiye yükümlülüklerini yerine getirme hakkı olan Garantör Devletlerden birisidir. Esas suçlular, darbeyi hazırlayan ve icra eden ve bu suretle de bu müdahalenin koşullarını hazırlayan Yunan subaylarıdır.” Denilmiştir..
..Türk Silahlı Kuvvetleri; uzun bir süreden sonra savaşa girmiş ve Kıbrıs’ta ilk defa Kara, Hava ve Deniz Kuvvetlerine ait birlikleriyle müştereken uyguladıkları bir harekatı başarıyla sonuçlandırmıştır. Bu harekat; Kıbrıs Türk halkına, büyük Türk Milletine,Anadolu’nun bağrından çıkan Türk Silahlı Kuvvetlerine büyük moral vermiş, Türk Silahlı Kuvvetleri, güvenirliğini ve savaşma gücünü kanıtlamıştır.
The Daily Telegraph Gazetesinin askeri yazarı Emekli Hava Tuğgeneral Donaldson, Hürriyet Gazetesi için Kıbrıs Barış Harekatı hakkında yazdığı 6 Ağustos 1974 günkü yazısında:
“Türkler, dünya askerlerine yeni bir ders verdi.” “Kara ,Hava ve Deniz Birliklerinin başarısının sırrı, cesaret ve iyi eğitim.”, “Yunanistan Türkiye ile savaşamazdı. Çünkü süngüleri karşısında erimeleri zaman meselesiydi. Kıbrıs’taki Türk Askeri Harekatı, tam bir ders kitabı örneğidir. Bu harekat, başta hava olmak üzere Deniz ve Kara Kuvvetlerinin toplu bir harekatı olmuştur. Sonuç tümü ile başarıdır. “Türklerin Kıbrıs Harekatı, klasik bir askeri ders kitabı olacak niteliktedir.” Şeklinde ifade edilmiştir. Kaynak: E.Tnk.Kd.Alb. İzzettin Çopur, Kıbrıs Barış Harekatının Askeri ve Siyasi Sonuç ve Değerlendirmeleri, 14.06.2013
20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile Kıbrıs’a barış ve huzur geldi, iki bölgelilik oluştu. 15 Kasım 1983’te bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilan edildi..
Ancak, Megali idea hayalleri içinde yaşayan ve bu gelişmeleri kabullenemeyen Rum-Yunan ikilisi dün olduğu gibi bugün de kaybettiklerini geri alabileceklerinin hayali içinde yaşıyorlar!.
20 Temmuz 1974 Barış Harekatının ardından bir çok vatansever Kıbrıs Türk Halkının Anavatanımız Türkiye ile birlikte büyük bir zafer kazanıldığından hareketle Kıbrıs sorununun sona erdiğini ve Kıbrıs’ta artık güven içinde yaşayabileceğini zannediyordu!..Halbuki Megaliİdea hayali ile yaşayan Rum liderliğinin soğuk savaşı yeni başlıyordu.. Rum Liderliği soğuk savaş peşindedir ve hedefi iki yönlüdür. Öncelikle Kıbrıs Türk Halkını Anavatanımız Türkiye ile anlaşmazlığa düşürmek ve ‘azınlık’ haline gelecekleri bir anlaşmaya razı etmek!..
Bir diğer hedefleri; uluslararası kamuoyunu etkileyerek Türkiye’ye baskı yapılmasını sağlamak ve taviz vermeye teşvik etmek ve de savaşta kazandıklarını görüşme masasında kaybettirmeye zorlamaktır. Günümüzde şu bir gerçek ki 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile yaşadıkları hezimeti unutan Rum-Yunan ikilisinin hedefi hala daha Girit’te, Mora’da ve Ege Adalarında sağladıkları başarıyı Kıbrıs’ta da tekrarlamanın peşindedirler.
Ne yazık ki; Rumlar ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyeti’ni faşist ve illegal Güney Kıbrıs Rum devletini yasal bir devlet olarak tanınmasını sağlar ve uluslararası kuruluşlara üye yapmayı başarırken diğer yandan da bağımsız ve egemen devletimiz KKTC’nin tanınmasını engellemiştir. Gerçek şu ki dünden bugüne büyük güçler, Uluslararası Mahkemeleri Kıbrıs Türk Halkının haklarını yok sayan ve Anavatanımız Türkiye’yi mahkum eden kararlar vermelerini sağlamıştır.
Şu bir gerçek ki; 21 Aralık Kanlı Noel saldırılarının ardından 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yıkılmasının ardından Kıbrıs’ta iki yönetim oluşurken 1974 Barış Harekatının ardından yıllarca devam eden görüşme sürecinden olumlu bir sonuç alınamaması üzerine 15 Kasım 1983’te bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilan edilmiştir. Ne yazık ki günümüzde bağımsız ve egemen devletimiz KKTC’nin tanınması büyük güçler tarafından engellenirken 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’ni yıkan Rumlar hala daha Kıbrıs Cumhuriyeti olarak tanınmaya devam ediyorlar..
Gelinen noktada, Kıbrıs’ta siyasi çözüm ve de barış Kıbrıs’ta iki devletin varlığı ile sağlanmıştır. Doğru olan Kıbrıs Türk Halkının 1950’li yıllarda benimsediği “Taksim” tezi de yıllar sonra da olsa gerçekleşmiş oluyordu..Günümüzde Rum Yönetimi adil ve kalıcı bir siyasi çözüm istiyorsa bağımsız ve egemen devletimiz KKTC’ni tanıması gerekmektedir.Gerçek şu ki; 20 Temmuz 1974 Barış Harekatının sonrası Adada çatışma olmamıştır. İki devletli siyasi çözüm ve de barış ve huzur sağlanmıştır.
Dünden bugüne Rum-Yunan ikilisi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin asla tanımayacağı ve de bağımsız ve egemen bir devlet olamayacağını dile getirmekte ve bu yönde Rum propagandası yapılmaktadır. Gerçek şu ki 1974’ten beri Kıbrıs’ta fiilen iki devlet vardır. Kıbrıs Türk Halkına düşen görev bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bir an önce tanınması için harekete geçmektir.
Şu bir gerçek ki, 15 Kasım 1983’te KKTC ilan edildiği günde Türkiye, Pakistan ve Bengaldeş tanımıştı. Ancak Yunanistan’ın tepki göstermesi ve de İngiltere ve ABD’nin baskısı ile Pakistan ve Bengaldeş KKTC’ni tanıma kararlarını geri almışlardı!..
Maalesef KKTC’nin tanınma prosedürünün uluslararası alanda tamamlanamaması birçok sorunu da beraberinde getirmiştir. Gelinen noktada Kıbrıs’ta var olan iki devletin eşit düzeyde tanınmaması Kıbrıs Türk Halkına yapılan büyük bir haksızlıktır. Ancak gerçek şu ki; gelinen noktada bazı ülkeler KKTC’ni tanımak için Türk tarafından bir girişim beklemektedirler!.
Sonuç olarak; 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı’nın üzerinden 47 yıl geçmiştir. 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı, Rum-Yunan ikilisinin Enosis’e giden yolda gerçekleştirdikleri katliamları önleme adına, Kıbrıs’ta Türklerin Rumlar tarafından uğradığı baskı ve zulmü önlemek ve de Adada barış ve huzuru tesis etmek amacıyla gerçekleştirmiştir. 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhakı önlenirken Kıbrıs’a barış ve huzur gelmiştir..
20 Temmuz 1974 Barış ve Özgürlük Bayramınızı bir kez daha candan kutluyor, bu vatan toprakları adına dünden bugüne canlarını seve seve feda eden aziz şehitlerimizi rahmetle anıyor, kahraman Mehmetçiklerimizi, TMT mensuplarını, Mücahit Halkımızı bu vesileyle bir kez daha saygıyla selamlıyorum..
15 Kasım 1983’te bağımsız ve egemen devletimiz ilan edilirken ne yazık ki Anavatanımız Türkiye’den başkan tanıyan olmamıştır.. Gelinen noktada Kıbrıs’ta bağımsız ve egemen iki devletin varlığı kabul edilmelidir..
Kıbrıs’ta birbirini tanıyan uluslararası tanınmış iki devletin varlığı Kıbrıs’a barışı ve huzuru da beraberinde getirecektir.. Kıbrıs Türk Halkı olarak bağımsız ve egemen devletimiz KKTC’nin tanınması için harekete geçmeliyiz. Bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden asla ve asla vazgeçmeyeceğimizi, bağımsız ve egemen iki devletin yan yana varlığını sürdürmesi dışında GKRY ile hiçbir anlaşmaya razı olmayacağımızı çok açık ve net olarak her vesileyle dile getirmeliyiz.
Ne Mutlu 20 Temmuz 1974’ü Yaratanlara, Ne Mutlu 20 Temmuz 1974’ü Yaşatanlara,
Ne Mutlu Bağımsız ve Egemen Devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni Yaratanlara,
Ne Mutlu Bağımsız ve Egemen Devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine Sahip Çıkanlara,
Ne Mutlu Türküm Diyene …
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sen Çok Yaşa…