I.Dünya Savaşı sonunda 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondoros Mütarekesi ve 10 Ağustos 1920’de imzalanan Sevr Anlaşmasıyla Türk milletinin kendi vatanında hür yaşama hakkı elinden alınıyor ve de Türk milletinin yüz yıllardan beri hür yaşadığı toprakların düşmana verilmesi isteniyordu.
Büyük Türk milletinin bunu kabul etmesi elbette mümkün değildi..
Mondoros Mütarekesinin imzalanmasından bir gün sonra Adana’ya gelerek Yıldırım Ordularını devralan Mustafa Kemal Paşa, “Savaş Müttefikler İçin Bitmiş Olabilir; Ama Bizi İlgilendiren Savaş, İstikbalimizin Savaşı Şimdi Başlıyor” sözleri ile “Milli Mücadelenin” başladığına işaret ediyordu.
Gerilere dönüp bakacak olursak 29 Nisan 1919’da Osmanlı Yönetiminin Mustafa Kemal Atatürk’ü; 9. Ordu Müfettişliğine ataması Padişah Vahdettin’in icat ettiği bir görev değil, İngilizlerin , Osmanlı Saray Hükümeti’ne verdikleri 21 Nisan 1919 tarihli notasından doğmuş bir hükümet görevlendirmesiydi.
Padişah Vahdettin’e göre tek çare, ateşkes hükümlerine uymak ve İngilizlerin sözünden çıkmamaktı. İşte bu nedenle Atatürk’ü Anadolu’ya “Direniş Başlatsın” diye değil, “Direnişi Engellesin” diye göndermişlerdi. Osmanlı Hükümeti, Samsun ve çevresindeki kargaşayı önlemek için Mustafa Kemal’in 9. Ordu Müfettişi görevi ile atanmasını 30 Nisan 1919 günü onaylayarak Samsun’a gitmesinin ve de milli mücadeleyi de başlatmasının yolunu açıyordu.
İstediği yetkileri ve askeri gücü alan Mustafa Kemal’e bu yolculukta 22 Subay/Astsubay, 25 Er ve Erbaş ve 8 Katip ve 21 Mürettebat eşlik edecekti. Gidecek listede ayrıca “Altı adet eyerli At” da vardı. 9. Ordu Müfettişliğinin Kurmay Başkanı Alb. Kazım Bey tarafından mühürlenerek, vizelerin alınması için Savaş Bakanlığı’na liste 15 Mayıs’ta tasdik edildi.
Netice itibariyle 9. Ordu Müfettişi olarak görevlendirilen Mustafa Kemal, kurtuluş mücadelesi planlarıyla ve mahiyetindeki 76 kişiyle bir Cuma günü öğleden sonra o dönemdeki adıyla “Panderme” olan yolcu gemisiyle Samsun’a doğru yola çıkacaktı..
Mustafa Kemal’e verilen görev; Samsun tarafında Rumların kendi iddialarına göre Rumlara saldıran Türkleri yola getirmek, Anadolu’da bir takım milli teşkilatlanmaları ortadan kaldırmaktı. Mustafa Kemal’in aklındaki görev ise; Türk Kurtuluş Savaşı’nı başlatmak ve ulusal sınırlar içerisinde ulusal egemenliğe dayalı bir devlet kurmaktır.
19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a ayak basışı bağımsızlık savaşını başlatan en önemli adımlardan biriydi. Bu öyle bir bağımsızlık savaşıdır ki Atatürk; vatanı uğruna , annesi ve kız kardeşini ardında bırakmayı bile göze almıştı.
13 Kasım 1918’de İstanbul’un düşmanlar tarafından işgal edilmesinin ardından İzmir’in 15 Mayıs 1919’da İngiltere’nin desteğinde Yunanistan tarafından işgal edilmesi ve Anadolu içlerine hedeflemesi anavatanımız Türkiye’de ulusal bilincin uyanmasına ve Türk milletinin birlik ve beraberlik içinde hareket etmesine neden olacaktı.
Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarının, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ayak bastıkları günde Milli mücadele fiilen başlar ve Türkiye Cumhuriyeti’nin de temelleri atılırken “Milli Egemenliğe dayalı kayıtsız şartsız , bağımsız ve egemen bir devlet” istediğini dile getiriyordu. Atatürk, Türk Kurtuluş Savaşı’na başlarken Türk halkına milli bilincin kazandırılması için de mücadele verecekti.
19 Mayıs 1919, Türk milleti için önemli bir dönüm noktasıdır. Türk Kurtuluş Savaşı, Mustafa Kemal Paşa’nın 19 Mayıs 1919 günü Samsun’a ayak basmasıyla başlamış olup özgürlüğe ve bağımsızlığa ilk adımın atıldığı gündür.
Ulusuna inanarak ve güvenerek 19 Mayıs 1919’da dava arkadaşlarıyla Samsun’a ayak basan Mustafa Kemal Paşa, 19-25 Mayıs tarihleri arasında Samsun’da kalır. 25 Mayıs 1919’da Havza’ya geçen Mustafa Kemal, ilk temaslarını Havza’da yaptı ve 29 Mayıs günü Havza telgrafhanesinden çektiği genelgesinde İzmir ve Ege’deki Yunan işgalinin uyandırdığı tehlikelere dikkat çekerek milli protesto hareketlerinin başlamasını istiyordu.
21-22 Haziran 1919 tarihli Amasya genelgesinde ilk kez: “Vatan’ın bütünlüğü, milletin bağımsızlığı tehlikededir. Vatanın bütünlüğünü, milletin bağımsızlığını ve milletin İstiklalini Yine Milletin Azim ve Kararı kurtaracaktır” deniliyordu. Sivas ve Erzurum Kongreleri öncesi Ordu Müfettişliği görevinden alınarak İstanbul’a çağrılan Mustafa Kemal Paşa bu gelişme üzerine görevinden istifa edecekti..
23 Temmuz-07 Ağustos 1919 tarihleri arasında Erzurum Kongresi’nde “Ulusal Sınırlar İçerisinde Vatan Bir Bütündür, Bölünemez. Ulusal Kuvvetleri ve Ulusal İradeyi Egemen Kılmak Esastır” deniliyordu.
Yine 4-11 Eylül 1919 tarihleri arasında düzenlenen Sivas Kongresi’nde alınan kararlarda “Milli Sınırlar İçinde Vatan Bir Bütündür, Ayrılamaz, Kuvvayı Milliye’yi Tek Kuvvet Tanımak ve Milli İradeyi Hakim Kılmak Esastır.. Manda ve Himaye Kabul Edilemez” deniliyordu.
27.12.1919’da Ankara’ya ulaşan Mustafa Kemal Paşa; bütün yörelerden gelen halkın temsilcileri 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni açarak bütün dünyaya karşı yayınlamış olduğu beyanname ile “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Türk Milletine Aittir” deniliyor ve “Büyük Millet Meclisi Üzerinde Hiçbir Makam Bulunmadığı” ilan edilmiştir. Ayni gün Meclis Mustafa Kemal Paşa’yı başkan seçerken onun önderliğinde Türk İstiklal Savaşı başlıyordu.. YARIN DEVAM EDECEK..