Türkiye Cumhurbaşkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz’la Çevre, Şehircilik  ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, KKTC’ye günübirlik gelerek Yüksek Mahkeme Binasının temellerini atıp yurda döndüler.

            Öte traftan Yüksek Mahkeme Başkanı Bertan Özerdağ da yaptığı açıklamada mevcut binanın Lefkoşa Kaza Mahkemesi’ne kalacağını belirtti.

            Tabii ki eski bina yeni bina ifadeleri bize “Hani sizin müzeniz derede?” sorusunu sorduruyor.

            Acaba bitmiş olan binalara taşınıldıktan sonra bundan sonraki dönemde eski binaların başka maksatlar için kullanımı öngörülmüş.

            Bütün bunlar kafamdan geçerken, Murat Kurum’un bugüne kadar Türkiye’de yaptıkları ve KKTC’de yapacakları da konuşuluyor.

            Murat Kurum, ismi Hatay depremi ile zirveye çıkmıştı.  Adıyaman ve Hatay’da pilav gibi yıkılan binaların yerine çok kısa bir zamanda mağdur olan insanlara birer ev armağan etmiştir.  Yani yaraların sarılmasında en büyük aktör o olmuştur.

            Cevdet Yılmaz ayrıca bitmek üzere olan, hatta biten yeni meclis binası ile Cumhurbaşkanlığı yerleşkesi için TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Kıbrıs’a geleceği haberini vermiştir.

            Bu binaların bölgesi Kermia dediğimiz bölgededir.  Hani çocukluğumuzun geçtiği, hafta sonu piknik yaptığımız bölge.

            Bu bölgenin en büyük özelliği 21 Aralık 1963 olayları ile başlayan Türk-Rum cemaatlarının temelli ayrılmaları ve Aydemet’te konuşlanan Kıbrıs Türk Alayı’nın bu bölgeye yerleşmesiydi.  Yıllarca bu bölge için “Alay Bölgesi” tanımlaması yapılmıştır.  Hatta bu bölgenin bütün alayı içine alamaması nedeniyle alayın bir kısmı Gönyeli İlkokulu’na  yerleşmesiydi.

            Golf sahası da bu yerleşkenin bir parçasıdır.

            Bu bölge de, en stratejik bölgelerden biriydi. Esasında golf sahasının büyük bir kısmı, eski Osmanlı Paşalarından birine aittir.  Hani hepimizin yakından tanıdığı ve tarihe “Sir Münir” olarak geçen, Evkaf Murahhas’ının ve ailesinin bölgesi.

            Meclis binasının yapımı ile bölgeye hareketlenme gelmiştir. Değişen yaşam koşulları, stratejik açıdan yeni yapılanmalar kendini göstermeye başlamıştır.

            Ortaokul ve Lise çağlarımızda rahmetli Taner Yusuf kardeşimle bu bölgede ders çalıştığımızı hatırlıyorum.  Özellikle tarih sınavlarımıza bu bölgedeki koruluklarda çalışırdık.

            Daha da gerilere gidecek olursak, bu bölgeden geçen tren raylarının tümsekleri bile hala duruyor.  Henüz olayların başlamadığı zamanlarda, ailece trene biner ve adına Alayköy dediğimiz Yerolakko’daki at koşulara giderdik.  Rahmetli babam Ziya Bey’in at koşuları merakı, bizim de gezmemize ve trenle kısa bir yolculuk yapmamıza vesile olurdu.

            Bizim 30. Bölük de Köşklüçiftliğin en stratejik noktasındaydı. Hatırlıyorum yine.  Gece nöbetlerimizi, dereboyundaki mevzilerimizde tutardık.

            O günler zor günlerdi.  Hani bir laf vardır.

            “Sakla samanı, gelir zamanı” diye bir söz...

            Yıllarca Alay’ın tasarrufunda kalan Kermiya bölgesi, şimdi en önemli bir bölge haline geldi.  Yeni meclis binasının karşısına yapılmakta olan devasa cami de bitmek üzere.

            Bütün bu yeni yapılanmalar, yeni hayatımızın birer göstergesidir.   Cevdet Yılmaz’ın “Her daim KKTC’nin yanında olacağız” ifadeleri, bütün yapılanların bir kanıtı olarak tarihin sayfalarına geçmiş oldu.

            Ayrıca bir bütünün bir parçası olacak olan Yüksek Mahkeme binası da bitince gerçekten şahane yapılar haline gelecek bölge.

            Bu bölgenin bir parçası olarak kendini gösterecek olan Millet Bahçesi yerleşkesi de o bütünün bir parçası haline gelecek.

            Murat Kurum’un şu sözleri de tarihimize geçecek önemli sözlerdir.

            “Kıbrıs, Akdeniz’in en özel cazibe merkezi olacak. Kıbrıs’ta ülkenin imarından arazi planlamasına, yeşil alanlarından alt yapısına kadar herşeyi düşünen, buradaki istihdamı ve üretim olabilecek en yüksek noktaya taşıyan bir şehircilik anlayışını hep birlikte ortaya koyacağız.”

            Rumlar bekleyedursun...  Türkiye ve Türk askeri tırnaklarını bu topraklara geçirmesi, sonsuza kadar kalıcılığı ve kalıcı eserlerin yapımını gösteriyor.  Yani gavur avucunu yalasın, Türk askeri adadan gidecek diye.

            İçimizdeki Anavatan sevgisi bize, şükran kelimesi ile birlikte ifade etmemize neden oluyor.  İyi ki varsın Anavatan...