Sanırım Meclis iç tüzüğünde bazı tadilatlar gerekecek. Hatta Anayasa’da bile. Nedeni açık ve nettir.

Bence başkanlık seçimini sabote eden milletvekilleri bilmelidirler ki, yarın olası bir erken seçimde bu kez meclise seçilemeyecekler. Yani normal seçimlere bu kadar zaman varken, meclis allak bullak olacak ve meclis yeni yüzlerle karşılaşacak.

UBP şimdiye kadar hiç bu kadar büyük bir kaosun içine düşmedi. Hiç bu kadar ağızdaki sakız gibi çiğnenmedi. Elbette halk bunun hesabını soracaktır.

“Sizi meclise bir gönderdik, doğru dürüst çalışasınız diye. Başka hesaplar peşinde koşmayın.”

Esasında bu yaşananlar muhalefe yarıyor. Adeta muhalefetin ekmeğine hem yağ, hem de bal sürülüyor. Ben de onların yerinde olsaydım aynısını yapardım.

Ulusal Birlik Partililer şimdi bana bazı sorular yöneltecek.

“Nedir yaptığın? Muhalefete neden hak veriyorsun?” sorusunu yönetecek.

Ben, erken seçim olması halinde CTP’nin en büyük parti konumuna geleceeğini söylemedim ki... Olası bir erken seçim bzılarını götürecek, bazılarını getirecek. Herkes meclisi zora sokanları tahmin edebiliyor. Belki bazı taşlar yerinden oynayacak ama koalisyonalar dönemi de devam edecek.

Gerçekten bu görüntü rezillik değil de nedir?

Mesela Zorlu Töre’nin seçiminde ikinci bir aday daha gösterilseydi, Zorlu Töre’yi beşinci turdan salt çoğunlukla seçeceklerdi. Göstermediler.

Bu yaşananlar çok büyük hesabın ve hesaplaşmaların neticesi mi? Bence de öyle. Yirmi altı oyu bulamayan son aday da 24’te kaldı. Bu neyin göstergesidir.

Tamamen iç hesaplaşmalara dayalı bir sonuçtur bu. Belki bakanlık alamayanlar, belki geçmişte husumetli kişilerin parti başkanına olan intikam arzuları, belki “ne olursa olsun, UBP bunun bedelini ödeyecektir” diyenler, bir gün kendileri ile de hesaplaşacaklardır.

Unutulmamalıdır ki siyasi hırslar, her zaman hüsrana uğratır, siyasi hırsı olanları. Hani pati içinde sakin ve herkese saygılı, düzeyli ve kimseyle husumetli olmayanlar, her zaman revaçtadırlar.

Unutmasınlar ki UBP kendi başkanı ve başbakanı İsrsen Küçük’ü birinci sıradan yedi. Bu da bir hesaplaşmaya dayanan bir olaydı.

İrsen Küçük’ün birinci sıradan, hem de başbakan konumunda seçimi kaybetmesi, yılların getirdiği kin ve öfkeye dayanır. İrsen Küçük her seçimde herkesle oynadı. Bütün hayatı boyunca oynadı. Sonunda ne oldu? Siyasi hayatını kapattı.

Şu meclis başkanlık seçimlerinin seçilememesinin de elbette bir bedeli olacaktır.

Benim gördüğüm fotoğraf, UBP tabanının çok sağlam olmasıdır. Ne kadar kavga ederlerse etsinler, milli şuur ve milli strateji hep Anavatan’la beraber çizilir. Seçimlerde de bazı fireler verilse de sandıktn en büyük parti olarak yine UBP çıkar.

Neticede Ziya Öztürkler’i salt çoğunlukla seçtiler de bu rezillik sona erdi. Ziya Öztürkler o makam yakışan bir milletvekilidir. Parti doğru bir karar vermiştir. Hayırlısı diyelim.

Politika kelimesinin gerçek anlamını biliyor musunuz?

Politika, Latinceden dilimize geçen bir sözcüktür.

Hatta Rumlar bu kelimeyi şöyle kullanır:

“Polidici.”

Yani bir diğer anlamda çok mimik anlamında. Veya çok mimik yapan ve çok manevra üreten gibi. Bir diğer deyişle affedersiniz “hayat kadını” anlamında.

Sırası geldiğinde “Bırakın orospuya, yüz çeşit dönüyor” deriz. Bu bir benzetmedir...

Yani politikanın çirkinliğini anlatma anlamında.

Politikada zaman içinde bazı şeyleri öğrenirsiniz. Sağ gösterip, sol vurursunuz.

Bazı kişiler bu tür politikaları çok iyi becerirler. Kimse de farkına varmadan bu kazığı kimden yetiklerini anlamaz.

Yazımın başında iç tüzük veya anayasa tadilatından söz etmiştim.

Bence bu durumlarda açık oy kullanılması, bazı gerçekleri su yüzüne çıkarır. Lakin iç tüzük buna cevaz vermezmiş. İşte değinmek istediğim de budur. Herhalde ne Anayasa, ne de iç tüzük meclis başkanlığı seçimlerinde aynı yere çifte mühür vurunuz da demez.

Sıkar mı açık oy kullanmak? Hele bir iç tüzükte tadilat yapsınlar da seçime öyle gitsinler. Bakalım göreceğiz. Bu yazımı yazarken meclis üçüncü turu yapıyordu Öztürkler için. Şimdi yarım kalan yazımı tamalamış oluyorum. Ziya Öztürkler yeni meclis başkanı oldu. Hayırlısı olsun.