Hamaset ve siyaset birleştiğinde  uygulamaya sokulan tek bir siyasi taktik vardır.

Cehaletten, sefaletten, rezaletten, kaostan beslenen ve bunlar üzerine inşa edilen hamaset siyasetinden nemalanan emperyalizmin taşeronu ucuz, basit, kolay harcanabilir politikacılar (ki değil devlet yönetmek, bostanda korkuluk bile olamazlar) her zaman kendi söyleyemeyeceklerini söyleyecek veya söyletecek, kendi yapamayacaklarını yapacak veya yaptıracak bir piyon arar…

Yani, bir diğer deyişle, kendi akıllarını satacak, kendilerinden daha geri zekalı, hatta ve hatta, deliler ararlar, bulurlarsa bulurlar, bulamazlarsa yaratmanın yollarını ararlar, o yolu da kiralık tetikçileri ve taşeronları aracılığıyla yaptıkları algı operasyonlarıyla bulurlar…

Algı operasyonu, son yüzyıldır emperyalizmin bir numaralı taşeronu ve İncil satıcısı konumunda olan siyasal İslamın vazgeçilmezidir, ana hedefi de Türkiye ve Türk milletidir…

Coğrafyamızda Türkiye’yi yıkma ve emperyalizmin çıkarları doğrultusunda dönüştürme siyasetine hizmet eden siyaset ve toplum mühendisliğinin temelinde işte bu vardır, algı operasyonu ve taşeronu siyasal İslam!

Yani neticede, bol bol hamaset ve ucuz siyaset kokan her türlü siyasi girişimin temelinde yatan şey algı operasyonlarıyla şekillendirilen toplum ve siyaset mühendisliğidir, tabi ki kullanışlı aparatlarıyla, piyonlarıyla birlikte!

O apartlar ve piyonlar da PKK, IŞİD, HTŞ, Hamas, Hizbullah gibi terör örgütleri ve bunların doğrudan veya dolaylı destekçileridir…

Ve yani yine neticede, siyasal İslamın vazgeçilmezi olan hamaset ve bölüştürücü, ayrıştırıcı, düşmanlıktan, kinden, nefretten beslenen siyaset, toplum ve siyaset mühendisliği amacıyla birleştiğinde, körler sağırlar birbirini ağırlarken neticesi ise hedefinde olan coğrafyanın felaketi olur.

Bunu son yüz yılda sayısız kez gördük…

Tam tarih vermek gerekirse, Birinci Dünya Savaşı’nın başından beri bu iş kusursuz bir şekilde yapılmaktadır!

Emperyalizm hedeflerine hizmet etmesi için İslamiyetin irili ufaklı siyasallaştırılması, yerel din sömürüsü ve istismarıyla birlikte coğrafyamıza giriverdi ve bir daha çıkmadı…

Bugün coğrafyamızdaki bütün terör örgütleri ve siyasal İslam’ın temsilcisi, emperyalizmin taşeronu siyasi partiler de bu sürecin neticesidir.

Emperyalizmin “İncil satıcısı” siyasal İslamın ilk temelleri nerde atıldı dersiniz?

E, bildiniz!

Anadolu’da atıldı, önce Almanlar attı, sonra da İngilizler ve Fransızlar tepe tepe kullandı ve halen de kullanıyorlar, en nihayetinde de ABD bu işe el attı, hem de ne atma, bir daha bırakmadı…

Bir ara iyice Müslümanlaşan Almanlar, hatta kayzerleri Wilhelm bile artık İslamiyeti kabullendiğini söylüyordu, o zamanki ortakları Osmanlı topraklarındaki zırcahil tayfasını “kafir” İngiliz ve Fransızlara karşı cihada çağırdı…

E, Alman Müslümanlaşır da İngiliz durur mu hiç, İngilizler Almanlardan daha fazla Müslüman çıktı, Almanların ayartmaya din sömürüsü taktikleriyle ayartmaya çalıştığı tipleri bol kepçeden altına boğdular, neticede Ortadoğu’dan Afganistan’a kadar dini imanı para olan, dünyanın nimetlerinin fazlasını kendine ayırıp, cahil ve sefil tebasına da cennette huriler vaat eden Müslüman idareciler sayesinde İncil satıcısı siyasal İslam ortaya çıktı…

İncil satıcısı siyasal islamın bayrağı, milleti, ırkı, dili ve hatta dini filan yoktur, İncil satıcısı siyasal İslam iki şeye tapar, şeytana ve paraya…

Ve İncil satıcısı, emperyalizmin taşeronu siyasal İslam bir tek şeyden beslenir, İncil satıcılarının kendilerine öğrettiği şekilde yarattıkları cehaletin, sefaletin ve rezaletin yarattığı kaostan…

Hatırlarsınız, Amerika Afganistan’da Rusya’ya karşı kullanmak üzere önce El Kaide, sonra da Taliban diye bir çapulcular sürüsünü yaratmış ve finanse etmişti, halen de finanse etmektedir.

Gün gele, bu çapulcular güya Amerika’nın kalbine sığmışlar, uçakları kaçırmışlar ve saldırıdan bir hafta önce değerinin üç katına sigortalanan İkiz Kulelere saldırmışlardı…

Saldırı saat 9’da olsaydı, o vakitte kulelerde olacak olan 70 bin insan ölecekti, saldırı en az zayiatla atlatılmalı, amma ve lakin, Hollywoodvari bir dehşet senaryosu yaratılmalıydı, bu da başarıldı…

Neticede, Amerika kendi senaryosunu yazıp oynadı, sonra da gitti Afganistan’ı ve Irak’ı işgal etti, aradan onca yıl geçti, hala her iki ülkede de yıkım var, hele Afganistan’daki durum tam bir facia...

Gelelim yakın tarihe, Hamas denen İncil satıcısı, pardon, Tevrat satıcısı, emperyalizmin taşeronu çapulcular, kalkıp İsrail’e saldırdılar, durduk yerde 1200den fazla masum insanı katlettiler, İsrail’e istediği bahaneyi verdiler, arkasından da İsrail bunlara fena girişti, en az 15 bini çocuk, en az 60 bin masum insan öldüğüyle kaldı…

Daha çok yok, birkaç hafta önce, Amerikan Senatosu’nda sorgulanan Yahudi bozması herif, Taliban, HTŞ, PKK, Hamas, Hizbullah dahil, Ortadoğu’daki tüm terör örgütlerini USAID adı altında nasıl finanse ettiklerini ballandıra ballandıra anlatıyordu…

Neticede, Rusya’nın Ortadoğu’daki son kalesi olan Esad rejimi de el çabukluğuyla devrildi, yerine siyasal İslamın eseri olan taşeron terör örgütlerinin en vahşisi olan bir çapulcular sürüsü geçti…

AKP iktidarı bu değişim için kına yaktı ve teröristlerin iktidarını kontrol edebileceğini sandı, ama kan ve vahşetten beslenen HTŞ’nin yaratıcısı üst akıl buna izin verir mi, bu bir…

İsrail’in, Hamas’ı ezip eledikten ve Gazze ile Filistin’de tam bir egemenlik kurduktan, Filistinlileri de kapı dışarı ettikten sonra, yanıbaşında kendisinin, tıpkı Hamas gibi, yayılmacı emellerine hizmet edecek yeni bir İncil satıcısı siyasal İslam taşeronuna ihtiyacı vardı…

İsrail şu anda Şam’ın sadece birkaç kilometre dışında ve Suriye’nin Esad döneminden kalan tüm askeri tesisleri de İsrail tarafından yerle bir edilmiş durumda…

Tam da bütün bunlar yaşanırken, AKP iktidarı ülkeyi tarihinde görülmemiş bir ekonomik çöküntüye götürmüşken, TSK da PKK denen çapulcular sürüsünü ülke dışına sürmüş ve nefesini sonuna kadar kesmişken, AKP’nin koltuk değneği MHP’nin başındaki ahı gitmiş vahı kalmış zat, kırk binden fazlası asker, en az elli bin vatandaşın katledilmesinden sorumlu PKK’nın elebaşına, Apoş denen mahlukata, özgürlük vaat etti ve gel Meclis’te konuş, PKK’ya silah bırak çağrısı yap dedi…

Yine tam da bu sıralarda, yıllık petrol ve doğalgaz gelirleri yüzlerce milyar doları bulan Türki cumhuriyetlerinden en büyükleri, ki AKP iktidarı bunlara patronluk taslıyordu, şak diye gitti Rum tarafını Kıbrıs’ın resmi temsilcisi olarak tanıdı, KKTC’yi görmezden geldi, güya da AB’nin 12 milyar Euroluk yardımına satılmışlar…

Ama detaylı incelenirse, bu ülkelerde tek bir AB üssü yok, ama ta İkiz Kuleler olayının ardından, Afganistan’ın işgalinden beri hepsinde de Amerikan askeri üsleri var, ve bu süreç dün başlamamış, ta 2018de başlamış, AKP gıkını çıkarmamış…

Neticede, kendini oyun kurucu ilan edip de Türkiye’nin kalesine attırdığı gollerin haddi hesabı olmayan AKP iktidarı İncil’cilerin cinliklerine kös kös baktığıyla kaldı, gıkı bile çıkmadı…

Rumların bizi ablukaya alması tartışılırken şak diye Falyalı’nın katledilmesi ve kasetleri tekrar gündeme geldi ve bu kez lağım çukuru feci patladı, AKP tepesine kadar bu lağım çukurunun içine gömüldü.

E, napılmalıydı?,,,Klasik taktik uygulanmalı ve hemen gündemi saptıracak bir tiyatro çevrilmeliydi…

Şak diye gündemi saptıracak, provoke edecek, bu işler için hazırda bekletilen provokatif bir tetikçi hemen öne sürüldü, Oktay Saral denen saray beslemesi tip durduk yerde bizim Başbakan Üstel’e verdi veriştirdi…

Şak, AKPnin sosyal medya trolleri de saray soytarısının provokasyon korosuna katıldı, hepsi birden Kıbrıs Türkünü Rumcu, dinsiz ilan etti, organize bir şekilde Kıbrıs Türkünün sinir uçlarına basmaya başladılar…

Ama ters tepti, çünkü Kıbrıs Türkü AKP’ye değil, Anavatanına, Atatürk’üne, ırkına, kültürüne, tarihine bağlıdır, üstelik de sarsılmaz bir bağla bağlıdır, İncil satıcısı siyasal İslamın vazgeçilmez tetikçileri AKP trolleri de biryerlerini istedikleri kadar yırtıp kafalarına giyebilirler, istedikleri yöntemi deneyebilirler, ama bu topraklarda ne İncil satıcısı, dolara tapan, milleti askıda ekmeğe, askıda yumurtaya mahkum ederken lüksten kuduran, Audi’den, Mercedes’ten inmeyen imam müsveddelerinin ne de kandan beslenen papaz müsveddelerinin ayak oyunları tutmaz…

Tarih tekerrürden ibarettir, siyasal İslamın arkasına sığınarak hizmetinde olduğunuz İncil tüccarları yüz yıldır Anadolu’da beceremedikleri işleri sayenizde beceriyorlar ama son kullanım tarihiniz geldiğinde, olacakları varın siz düşünün, korkunun da ecele faydası yoktur…

Bu yazıyı ani bastıran hastalıktan üç günde bitirebildim, ama üç günde köprülerin altından çok sular aktı, akmaya da devam ediyor…

Nurlarda yatsın, mekanı cennetin en güzel yeri olsun Edip Akbayram abimizin, çocukluğumuzun en güzel şarkılarından birinde güzel günler göreceğiz çocuklar demişti, her karanlığın bir aydınlığı vardır elbet…