Bu yıl sonu yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri için kollar sıvandı bile. Şimdilik görünürde halen işbaşında olan sağ kanadın temsilcisi Ersin Tatar, sol kanadı da temsil eden Tufan Erhürman vardır. İlke olarak her adayın mutlak surette tarafsız ve hiçbir partiye tabi olmadan adaylığı söz konusu.
Şu bizim minnacı adamızın eti ne, budu ne... Lakin yine de seçim enine boyuna bakmaz. Ermeydanı ortada. Yani bu yıl hareketli bir süreç yaşayacağız.
O nedenle şimdiden sağ da, sol da kararlarını açıkladılar.
Ülke siyasetinin en büyük partisi olan Ulusal Birlik Partisi Ersin Tatar’ı destekleyeceğini açıkladı. Doğal değil mi. Gayet doğaldır. Bu partiden milletvekili seçilen, canını dişine takarak canla başla çalışan Ersin Tatar’ın Ulusal Birlik Partisi’nin desteğini alması da doğaldır. Tatar bu partiden milletvekili, Maliye Bakanı ve Başbakanı olmuştu. Cumhurbaşkanlığı da bu partinin desteği ile gerçekleşti.
Olaya şöyle paneromik bakıyorum. Bu bakışta Ersn Tatar’ın girmediği ev, sıkmadığı el ve katılmadığı tören ve etkinlikler yoktur. Bu işin bir tarafı. Öteki tarafı da mükemmel İngilizcesi ile Kıbrıs sorununu sonlandırma hevesi ve heyecanı vardır. Hakkında yazılan pek çok kitap da tarihi belge olarak raflarda yerini aldı.
Tufan hoca da kendi partisinin adayı olarak kendini ortaya attı. Doğal olarak sol kanattan destek alacaktır. Tufan hoca da kıymetli bir akademisyendi.
Şu anda düşünüyorum geçmişi... Gelmiş geçmiş Cumhurbaşkanlarını ve Cumhurbaşkanı adaylarını.
Denkteş’tan sonra saraya giren Mehmet Ali Talat olmuştu, Hristofyas zamanında. Mehmet Ali Bey Kıbrıs sorununu bitirmek için çok hevesliydi. Hatta Hristofyas’la Mehmet Ali Talat’ı, “yoldaş” diye nitelendirmişlerdi. Hani her ikisi de solu temsil ediyordu. O süreçte Mehmet Ali Bey, Kıbrıs sorununu bitireceği ümidini besliyordu. O güne kadar Rumlarla anlaşabileceğini veya uzlaşabileceğini ummuştu. Lakin öyle olmaldı. Rumların değişmeyen stratejileri ve yüzleri meydana çıkınca, Kıbrıs sorununu bitiremeyeceğini anlamıştı Mehmet Ali Bey.
Hristofyas ne demişti Cumhurbaşkanı seçilince.
“Türkiye’yi adaya biz davet ettik. Bütün bu olanlar, binlerce göçmen mevcut şartlar nedeniyle olumlu sinyal vermiyordu.”
Bir başka ifade...
Mehmet Ali Talat bey de zaman içimde Rumları tanımaya başlayınca, o da Rumları yeren beyanatlar vermeye başlamıştı.
Mehmet Ali Talat’ın Dr. Küçük’ün ölüm yıldönümünde şöyle bir ifade kullanmıştı. O törende ben de vardım.
“KKTC, Kıbrıs Cumhuriyeti’nden daha meşrudur.”
Nemelazım bu sözler, doğru sözlerdi. Rum idaresinin ve tasarruflarında tuttukları yarım Kıbrıs’la her haltı yiyor Rumlar. Hani deriz ya “AB hristiyan kulübüdür” diye. Rumlar Hristiyanlıkları ile AB’ye girmeyi başarmış ama referandum oylamasında da Annan Planı’ya hayır demeyi bilmişlerdi. Bunun neresinde kaldı adalet ve sözler. Halbuki çözüm olması için Türkler o plana evet demişlerdi.
Belki bu sözlerime tepki gelecek. Bir plak gibi devamlı döndürüp önümüze koyuyorsun, diyecekler.
Desinler canım.
O nedenle ben de şunu söylüyorum.
Kim gelirse gelsin, karşımızda bitip tükenmeyen egoları ile bir Rum cemaati ve Rum liderliği vardır. Düğüm tarağa gelince yine çark edecekler her zaman yaptıkları gibi.
Tufan hocanın hedefi, federal bir çözümle Kıbrıs sonununu bitirmek. Bu strateji, gelmiş geçmiş sol veya sosyal demokrat siyasilerin umutlarıdır. Lakin karşımızdaki unsurun değişmediğini Tufan hoca da görecektir, şayet seçilirse. Tufan hoca son zamanlarda Rumların samimiyetsizliğinden bahsetmeye başladı.
Türkiye için olmazsa olmazdır KKTC’nin varlığı ve egemen ve yan yana iki devlet çözümü. Rumlar bu argümanı çok iyi biliyorlar. Ama külahı da yere
vurmuyorlar. Onlar yine federal bir çözümle geleceğe bakalım diyecekler. Ama umdukları dağlara kar yağacak.
Rahmetlik Denktaş bizzat bana ve benim gibi aynı görüşü savunan gazetecilere şöyle demişti:
“Federasyonu destekleyen yazılar yazın, belki şu Kıbrıs meselesini bitiririz.”
Hani nerde çözüm? Denktaş bunu bizden isterken, hep umutluydu. Lakin Rumlar şöyle veya böyle bu fikre de yanaşmadı.
Üzerinden yıllar geçti. Rumlar yeniden federasyondan bahsediyorlar. Etsinler canım. Onların işi yalancı çobana benzer.
Hele bir seçimler yaklaşsın, onu da bir görelim. Bu önümüzdeki seçimde belli olacak. Ak koyun, kara koyun... Hakkımızda hayırlı olsun.