Hayatımın en verimli döneminde İskan Dairesi’nde bir dönem kader birliği yaptığımız çok değerli hukukçu ve çok değerli insan Alibey Ahmet’i kaybettiğimizi sosyal medyadan öğrendiğimde şoke oldum diyebilirim.
Allah’ın işine karışılmaz ama onun gibi güzel bir insanın hayatının sonlanması, insanı düşündürüyor. Böyle bir düşünce insanı günahkar yapmaz. Lakin Alibey Ahmet Çatankaya kardeşim gibi yardımsever insanlar tükendikçe, hayatın daha da acılaştığını sanıyorum.
Alibey Ahmet kardeşimle belki de otuz kırk seneden beri görüşemedik. Gerek şartlar, gerekse sıhhat meseleleri yüzünden bir araya gelemedik.
Onunla lise yıllarımızda tanışmış ve frekanslarımız uyuşmuştu. Her ikimizin de bir özelliği vardı. Birincisi karıncaya zarar vermemek, ikincisi de yardımsever olmak.
Lisedeyken ayrı ayrı bölümlere girmiştik. O hukuk okuyacağı için Edebiyat bölümüne, ben de memuriyete atılacağım için Commercial bölümüne girmiştim. Lakin sık sık ders aralarında ve kantin zamanlarında bir arada olurduk. O yıllar gavurların azıttığı günlerdi. Neticede Kıbrıs Cumhuriyeti kurulmuş ve silahlar susmuştu. Silahlar susmuştu ama Kıbrısı Cumhuriyeti de tek kanatla uçan kuş gibi olmuştu. Rumlar Türkleri Cumhuriyetten atmışlar ve zor yıllarımız başlamıştı. Yani göç ve katliam yıllarımız başlamıştı.
İşte o zor yıllarımız başlangıcındaydık ki, 500 kadar yüksek öğrenimde olan gençler, ZİR kapmında askeri eğitim alarak Erenköy’e çıkmışlardı. Alibey Ahmet kardeşim de o cesur gençlerden biriydi.
Alibey Ahmet’le yeniden bir araya gelmemiz, Harekattan sonra kurulan İskan Dairesi’nde olmuştu. Değerli dostum yüksek tahsilden avukat olarak dönmüştü. İskan Dairesi’ne Alibey kadeşim Hukuk İşleri Şube Amiri olarak, bendeniz de İnceleme ve Değerlendirme Şube Amiri olarak girmiştik.
O dönemde en zor şubeler de bizim şubelerimizdi. Tuttuğumuz mevkilerin bir gereği olarak ev dağıtımı yapan İnceleme ve Dağıtım Komitesi’nde zorunlu üyelerdik. Yani bu toplumun hem dertlerini çekiyor, hem de toplumun kaderine
imza atıyorduk. Haksız ev tutanlar, haksız ev işgal edenler, hukuka aykırı davrananlar ve dahaları vardı. Kolay mıydı insan menfaatleri ile uğraşmak?
Alibey Ahmet kardeşim, açtığı davalarda zaman zaman bilirkişi olarak bizleri de mahkemeye çağırma ihtiyacı duyunca, ben ve diğer arkadaşlar da mahkemeye çıkardık. Mahkemede hep onun gösterdiği yolda hareket ettik ve öyle ifade verdik. Hatırladığım kadarı ile tek bir davayı kaybetmemişti. Yani çok başarılı bir hukukçuydu.
Bir de onun yeni arabası ile yaptığı kazayı hatırlıyorum. Aldığı yeni arabası hayli zarar görünce çok üzülmüştük. Bereket versin ki canına birşey olmamıştı.
İskan, Topraklandırma ve Eşdeğer Mal Yasası’na imza atanlardan birisi de oydu. O uygulama ve iskan konuları rayına oturunca, artık yeni yeni ufuklar aramaya başlamıştık. Zaman zaman siyasilerden de çok çektiğini anımsıyorum.
Üzerinden ne kadar zaman geçmiş... Her ikimiz de farklı alanlarda kendimize yol çizmiştik. Alibey Ahmet, mesleği olan avukatlığa dönmüş ve evlatlarını da avukat olarak yetiştirmişti.
Otuz yıldan beri yazmakta olduğum “İSKAN VE GÖÇMEN ANILARIM” adlı kitabım için onu aradığımda, bana sağlık sorunları olduğundan bahsetmişti. Esasında benim de çok ciddi sağlık sorunlarım vardı. Telefonda epeyce çene çalmış ve şakalaşmıştık. O kitabım şu anda baskıya giriyor. Kitabımda ona da ayrı bir bölüm ayırmıştım. Hatta bir iki haftadan beri kafamda onu arayıp konuşmayı tasarlarken onun ölüm haberini almıştım. Ne kadar üzüldüğümü size anlatamam.
Yazım yayınlanırken, onun da defin töreni vardı. Keşke son bir kez sesini duysaydım. Keşke o nüktedan haline bir kez daha tanık olsaydım.
İşte keşkelerle hayat devam etmiyor. Hayat bir gün gelir ve sonlanır. Yani hepimizin başına gelecek acı gerçek.
Maalesef geçirmiş olduğum kısmi felç nedeniyle onun cenazesine katılamadım. Felç durumum olmasaydı mutlaka cenazesine katılacaktım. Kısmet değilmiş.
Yine de onu bu kitabımla ebedileştirdiğim için buruk bir mutluluk yaşıyorum.
Allah’tan ona gani gani rahmet diler, yattığı yerin cennet olmasını dilerim. Ayrıca yaslı ailesine de en derin taziyelerimi sunuyorum.
Yolun açık olsun güzel insan. Mekanın cennet olsun. Bu toplum her zaman seni, cesur bir asker, fedakar bir baba ve toplumun yapılaşmasına büyük katkılar kolan bir değer olarak anacak ve anıları hep yüreğimizde kalacaktır, sevgili Alibey Ahmet Çatankaya...