Antalya’da gerçekleşen Diplomasi Formu, gerçekten bütün devletlerin boy gösterdiği, küslerin ilişkiye girdiği, gelecek hayallerinin kurulduğu ve herkesin kendi tezlerini ortaya döktüğü bir formdur.
Bu formun gerçekleşmesinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çok büyük emeği olduğu bir gerçek. Bu yıl dördüncüsü oluşan form, gerçekte Türkiye’nin prestijini ortaya koyuyor. Türkiye’nin büyüküğü, dünya devletleri ile olan ilişkilerini genişletmesi bu formda gözle görülen bir çalışmadır.
Hangi devletin derdi yok ki...
Lakin dertler de sınıflandırılmaya tabi tutulduğunda, bu çalışmanın çok büyük önem arzettiği anlaşılabiliyor.
TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan sağ olsun bizi yine yalnız bırakmadı. Formda yaptığı açılış konuşmasında Kıbrıs için çok güçlü bir mesaj vermiştir.
Son iki yılın BM Güvenlik Konseyi Toplantılarında “KKTC’yı tanıyın” diyen bir Cumhurbaşkanı, hayda hayda bu formda da güçlü mesajlar verir elbette.
Formun açılış konuşmasında Kıbrıs’la ilgili verdiği mesaj şudur:
“Kıbrıs halkının egemen eşitliğinin ve eşit uluslararası statünün tescili için çabalarımızı son dönemde artırdık. Adada adalet tecelli edene kadar bunu sabırla sürdüreceğiz.”
KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve Başbakan Ünal Üstel de aldıkları davet doğrultusunda bu forma katılmışlar, görüşlerini ve iyi temennilerini dile getirmişlerdir.
Ersin Tatar da Erdoğan gibi güçlü mesajlar vermiştir. Bu konuşmalardan bazı alıntılar yapalım ve yorumumuza devam edelim.
“Kıbrıs Türk halkının sesini duyun. Bu adaletsizliği ve insanlık dışı izolasyonu sona erdirin. Kıbrıs adasının geleceği için karşılıklı yarar sağlayacak konularda diyaloga ve işbirliğine her zaman açığım. Adada işbirliği kültürünü yaratmak üzere yeni adımlar atabilmek için Rum liderle görüşmelerde bulundum.”
Bunlar Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın sözleri.
Çok geniş ve çok katılımlı bir toplantıda konuşan Ersin Tatar, ayrıca Cenevre’de BM Genel Sekreteri ve Rum Liderle yapmış olduğu görüşmelere de temas ederek, Kıbrıs sorununun ne olduğunu bilmeyen devletlere bilgi vermiştir.
Recep Tayyip Erdoğan’ın açılış günü verdiği mesaj şöyleydi:
“Kimse bizim sabrımızı sınamasın.”
Bu kısacık mesaj, anlayan için çok önemlidir. Anlayıp da anlamamazlıktan gelenler için de çok önemlidir.
Özellikle Rum tarafı, bu mesajı doğru algılamalıdır. Akdeniz’de en uzun sahil şeridine sahip olan Türkiye, Rumların Akdeniz’de yediği haltlarını da biliyor. Akdeniz’deki Rum hareketi, “Ne sizi, ne de sizin Anavatanınızı takıyorum” dercesine bir tavırdır esasında.
Rumlar yıllarca bize “Bekledim de gelmedin” şarkısını çaldı çaldı durdu. Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğünü hafife aldılar. Lakin 20 Temmuz 1974 sabahı herşey değişti. İşte o operasyon, “Türkiye’nin sabrının tükendiği bir zamandı.”
Rumlar bu şarkıyı bize dinlettiler ama, on bir yıllık getto hayatımızda, adanın bütün sahillerine kale gibi mevzi yapmaktan da vazgeçmediler. Yani atarlar tutarlar ama yine de Türk korkusu ile yaşarlar.
Kısacası Antalya Diplomasi Formu, gerçeken Türkiye’nin prestijini anlatan bir Formdu.