Rum liderliğinin 21 Aralık 1963’te uygulamaya koyduğu Akritas Planı, Kıbrıs Cumhuriyeti’ni ortadan kaldırmayı ve Enosis’e giden yolun açılmasını hedefleyen bir plandı.. Üç hedef vardı: 1960 Antlaşmalarından kurtularak, self-determinasyon ve Enosis yolunu açmak, anayasanın uygulanabilir olmadığı izlenimini yaratarak değiştirilmesi için zemin hazırlamak , Kıbrıs Türk halkına tanınan hakları ortadan kaldırarak siyasi hiçbir değeri olamayan bir ‘azınlık’ statüsüne indirgemek ve de Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanmasını sağlamaktı..…
21 Aralık 1963 Kanlı Noel saldırılarının ardından Garanti Antlaşmaları çerçevesinde Anavatanımız Türkiye’nin , 25 Aralık 1963 günü saat 14.30’da Kıbrıs’a göndermiş olduğu 4 jet uçağı Türkiye ve dünya kamuoyunu heyecanla ayağa kaldırmaya yetiyordu.. Konu edilen ihtar uçuşları ile Anavatanımız Türkiye’nin kararlılığını anlaması üzerine Rum liderliği “Ateş-Kes Antlaşması” imzalamak zorunda kalacaktı.
Bu gelişmenin ardından 28 Aralık 1963 günü Kıbrıs’a gelen İngiliz “Ortak Refah İlişkileri” Bakanı DuncanSandays’in kurduğu“Siyasi İrtibat Komitesi” çalışmalarına başlar. Tümgeneral Peter Young tarafından Lefkoşa’nın Türk ve Rum kesimlerini ayıran bir hat çizilir. Peter Young bu hattı bir tesadüf eseri yeşil bir kalemle çizmesinin ardından 30 Aralık 1963 günü sabahı gerçekleşen basın toplantısında itibaren bu hat ‘Yeşil Hat’ olarak anılmaya başlanırken bu antlaşma da “Yeşil Hat Anlaşması” olarak anılmaya başlayacaktı..
Ancak Enosis’e giden yolda mücadelesini sürdürmek azminde ve kararında olan Makarios 1960 Kıbrıs Cumhuriyetinin kuruluş antlaşmalarının feshi yönünde girişimlerde bulunmaya başlayacaktı..
Makarios, 1 Ocak 1964’te Dünya Devlet Başkanlarına bir telgraf göndererek Türk Hükümeti’nin 25 Aralık 1963 günü saat 14.30’da Lefkoşa üzerinde, çok alçak mesafeden, ses hızını aşan savaş uçakları uçurduğunu, Türk Alayının ise kampından çıkarak Lefkoşa yakınlarında, Kıbrıs polis kuvvetleri karşısında mevzilendiğini, Türk Deniz Kuvvetlerinin ise Kıbrıs’a doğru yola çıktığını bildirdi ve bu gelişmeler karşısında , Türkiye’ye müdahale hakkı veren Garanti Antlaşmasını feshettiğini duyurdu. Kaynak: Ahmet C. Gazioğlu, Kıbrıs’ta Soykırım Yılı, 1964 ve Enosis’in Ayak Sesleri, s.7, Kıbrıs Araştırma ve Yayın Merkezi, Ekim 2007
Enosis’e giden yolu açmak için gerçekleştirilen 21 Aralık 1963 Kanlı Noel saldırıları nedeniyle bozulan barış ve istikrarın sağlanması amacıyla İngiliz Hükümeti Ocak ayı ortalarında Londra’da bir konferans düzenlenmesini gündeme getirirken Makarios’un da hedefi bu konferanstan yararlanarak diplomatik bir atağa geçerek Kıbrıs’ta üniter bir Rum devleti yaratarak Kıbrıs Türk halkının siyasi eşitliğine, egemenliğine ve ortaklığına son verip Kıbrıs Türk halkını ‘azınlık’ statüsüne indirgemek ve de adanın tek sahibi olmaktı..
Nitekim 3 Ocak 1964’te yayınladığı bildiride Makarios: “Bu Konferans’ta esas hedefimiz, gerçekten bağımsız, birleşik , dıştan müdahalelere olanak tanımayan bir devlet yaratmaktır. Bu nedenle de Garanti ve İttifak Antlaşmaları sona erdirilmelidir” diyordu..
Kıbrıs sorunu ile ilgili Londra Konferansı 15 Ocak 1964’te MarlbourgHouse’da saat 12.00’de İngiliz Sömürgeler Bakanı DuncanSandays’ın konuşması ile açılmıştı.
O günde yapmış olduğu konuşmasında ; Rum liderliğinin Zürih ve Londra Antlaşması ile Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasını hiçe sayan , kararlarını ve davranışlarını örnekler vererek anlatan ve karşı tarafın amacının iki toplumun eşit ortaklığına dayalı Kıbrıs Cumhuriyetini bir Rum devletine dönüştürmek olduğunu belirten Türk Cemaat Meclisi Başkanı sayın Rauf R. Denktaş:
“Şubat 1959 Zürih ve Londra Anlaşmalarından kaynaklanan hak ve garantiler bizi koruyamadı. Şimdi bu son olayları tekrarlatmayacak ve Kıbrıs Türklerinin haklarını ve hayatını güvence altına alacak bir hal çaresi bulunmalıdır…Biz buraya anayasanın bir parçası olan garantilerin gereksiz olduğunu, azınlık statüsünü ve Rumların insafında yaşamayı kabul etmeye gelmedik. Biz buraya halkımızı güven ve hürriyet içinde yaşatacak bir çözüm bulmak için geldik .. Garantiler daha da güçlendirilmelidir. Kıbrıs’ta Rumlarla iç içe yaşamak artık olanaksızdır. Bu nedenle iki halkın yan yana yaşayabileceği bir formül bulmalıyız. Başka çare yoktur. Nüfus aktarması yapılmalı, terör durmalıdır” demişti.
Rauf R. Denktaş’tan sonra söz alan Klerides; Kıbrıs’ın egemenliğinin ve bütünlüğünün korunması, Garanti ve İttifak Antlaşmalarının ön gördüğü kısıtlamaların kaldırılması, gerçek bağımsızlığın gerçekleştirilmesi üzerinde durdu. Anayasanın demokratikleştirilmesi, çoğunluğun iradesine dayalı yeni bir sistem oluşturulması gerektiğini vurguladı.. Böyle bir yeni yönetim altında, Kıbrıslı Türklerin insan hakları korunarak güven içinde yaşayabileceklerini ileri süren Klerides, Türklere ayrı toplumsal haklar, özellikle veto yetkisi verilmesine karşı olduklarının altını çizdi; adadaki çatışmaların ve son bunalımın nedenleri arasında Türklere tanınan bu tür ayrıcalıklı hakların bulunduğunu söyledi.. Klerides ayrıca Makarios’un dediği gibi, adada yer alan son olayların bir “iç mesele” olduğuna değindi. Kaynak: Kaynak: Ahmet C. Gazioğlu, Kıbrıs’ta Soykırım Yılı, 1964 ve Enosis’in Ayak Sesleri, s.26, Kıbrıs Araştırma ve Yayın Merkezi, Ekim 2007
Londra Konferansı’nın başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından Kıbrıs sorunu BM Güvenlik Konseyi’ne taşınıyordu…
4 Mart 1964 tarih ve 186 sayılı kararı ile BM Güvenlik Konseyi “Kıbrıs Hükümeti”den şiddeti ve kan dökülmesini önleyecek kararlar almasını isterken bu kararla birlikte Rum Yönetimi, çok açık ve net olarak “Kıbrıs Hükümeti” olarak tanınmaya başlıyordu. Ayrıca , Türkiye’ye yönelik olarak kararın 1. Maddesinde taraflardan uluslararası barışı tehlikeye sokacak herhangi bir hareketin yapılmaması istenirken; yine bu toplantıda Birleşik Krallık, Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti’ne danışılarak Kıbrıs adası üzerinde bir BM Barış Gücü’nün kurulmasına karar verilmesinin ardından 27 Mart’ta adaya gelen BM Barış Gücü, 4 Nisan 1964’te resmen göreve başlıyordu..
BM Güvenlik Konseyi’nin Kıbrıs sorunu konusunda 56 yıl önce 4 Mart 1964’te aldığı 186 sayılı aldığı bu ilk karar maalesef Kıbrıs sorununun bugünlere kadar gelmesine neden olan bir karar olacaktı!..
Alınan bu karar; 1960 Anayasasına aykırı olarak sadece Rumlardan oluşan bir yönetime Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Hükümeti sıfatını bahşetmesi kabul edilebilir gibi değildi.. Ne yazık ki alınan bu kararda ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyeti Hükümeti’nin Kıbrıs Türk halkını da temsil ettiği beyan edilmekteydi..
Rum-Yunan ikilisi bu kararı memnuniyetle karşılarken, BM Güvenlik Konseyi’nin 186 sayılı kararını Makarios: “Enosis dışında elde edilebilecek en iyi sonuç” sözleriyle değerlendirirken yapmış olduğu açıklamada “uluslararası alandaki mücadelemizin ilk aşamasında bu kararı elde ettik. Artık Türkiye gelecekte Garanti Antlaşmasını işleterek Kıbrıs’a müdahale tehdidinde bulunamaz” demişti..
4 Mart 1964 tarih ve 186 sayılı karar öncesi Rauf R. Denktaş: “ Kıbrıs Hükümeti’nin muvafakati” ifadesine karşı çıkmasına rağmen kararın aynen kabul edilmesine ve de ilerleyen yıllarda bu kararın Kıbrıs’ta Rumların “Tek Meşru Devlet” ve “Tek Meşru Hükümet” olarak tanınmasına giden yolu açacaktı..
Kıbrıs sorunu Mart 1964’te Güvenlik Konseyi’ne havale edildiği zaman , ilk karar taslağında “Kıbrıs Cumhuriyeti’ne” atıf yapıldığı zaman , buna itiraz eden Rauf R. Denktaş: “Rumlar silahlı saldırılar düzenleyerek 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’ni yıkmıştır, ortada yoktur. Rumlar silahlı saldırılar düzenleyerek Kıbrıs Cumhuriyeti Hükümetinin Türk kanadını hükümet dışına atmışlardır. Bu nedenle kararda Kıbrıs Cumhuriyeti hükümetine atıfta bulunulursa Rumlar buna sahip çıkacak , sorun daha da büyüyecektir” demişti.
Denktaş; “Kimseye sözümü dinletemedim. Sadece kararın çıkarılması bir hafta geciktirilmiş oldu. Kararın bu şekilde geciktirilmiş olmasına son derece üzüldüm, ağladım. Başımıza geleceği ve Rumların bu kararı kendi lehlerine nasıl kullanacaklarını tahmin ediyordum. Bunu U Thant’a da söyledim” demekle konunun ne kadar önemli olduğuna dikkat çekmiştir. Kaynak: SoyalpTamçelik, BM Güvenlik Konseyi’nin Kıbrıs’la ilgili aldığı Bazı Kararların Özellikleri ve Analitik Değerlendirilmesi (1964-1992) s.1245
Ne yazık ki BM Güvenlik Konseyi’nin aldığı bu karar sonucu uzlaşmaz tutumu nedeniyle Enosis’i bir an önce gerçekleştirme adına Rum-Yunan ikilisinin silahlı saldırıları tüm adaya yayılacaktı… DEVAM EDECEK..