19 Şubat 1959’da Zürih ve Londra anlaşmalarını imzalayıp 6 Mart’ta Kıbrıs’a dönüşünde Rum cephesindeki bazı unsurlar Makarios’u “Yeminini çiğneyip Enosis’ten vazgeçmekle” suçlarken Makarios : “Kıbrıs Cumhuriyeti, Kıbrıs’taki Helen tarihinin en büyük başarısıdır. Bu Cumhuriyetle milli hedefimize bir adım daha yaklaşmış olduk” demişti…
Makarios, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluşuna giden yolda atmış olduğu imzayı unutmuştu bile. Nitekim “Kıbrıs Cumhuriyeti Enosis’e sıçrama tahtası olacaktır” diyen Makarios, Cumhuriyetin tüm olanaklarını kullanarak başlatılacak yeni bir mücadelenin mesajını veriyordu.
Ayni günlerde imzaladığı Şubat 1959 Zürih ve Londra Anlaşmaları dolayısıyla Yunan Meclisi’nde kendisine yöneltilen tenkitler karşısında kendisini suçlayanlara Yunan Dışişleri Bakanı Averof: “Asıl suçlanması gereken sizlersiniz, çünkü sizler, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla Kıbrıs Helenizm’inin büyük bir zafer kazandığını göremiyorsunuz. Düşünün bir kere, ‘Enosis’e İngiliz Sömürge Yönetimi’nden mi yoksa Kıbrıs Cumhuriyeti’nden mi daha kolay gidilir” diye cevap veriyordu.
Kıbrıs sorununun gündeme geldiği her dönemde, anavatanımız Türkiye ve Kıbrıs Türk halkını itham etmeyi alışkanlık haline getiren Rum-Yunan liderliğinin içinde bulunduğu durumu ve de “1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin” nasıl yıkıldığını kendi kalemlerinden dünya kamuoyunun bilgisine bazı örneklerle şöyle dile getirmek mümkün…
“Savunmasız ülke Kıbrıs” adlı kitabın yazarı Nikos Kranidiotis, “1959 Zürih ve Londra Anlaşmalarının imzalandığı günlerde, Kıbrıs Rum liderliğinin düşüncelerini” şöyle dile getirmektedir:
“Enosis arzusu Kıbrıs Rumlarının gönüllerinde kök salmış bir biçimde güzel bir ideal ve son çözüm olarak yaşamaya devam ediyordu, fakat en azından şimdiki aşamada uluslararası ortam bu amacın gerçekleştirilmesine müsait değildir. Böylece, Kıbrıs Rumları duygusal olarak Enosis ideallerini geleneksel Yunan mücadelesi ruhu ile uzun vadede kavuşacakları ülküleri olarak gönüllerine saklarken, (Zürih-Londra) Anlaşmalarını sadece bazı şeylerden kaçınmak için değil, ayni zamanda daha çok özgür olacakları bir dönemin başlangıcı olarak kabul ediyorlardı”.. Kaynak: Sabahattin Egeli, 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Nasıl Yıkıldı, s. 20, Kastaş Yayınları, İstanbul, 1991
1959 Zürih ve Londra Anlaşmaları ile Enosis duygularına gem vurulan Kıbrıs Rumları, Kıbrıs üzerindeki asıl emellerini ortaya koymakta pek fazla gecikmeyeceklerdi…
Nitekim, “Mart 1961’de Kıbrıs Cumhuriyeti Temsilciler Meclisi’nde, Kıbrıs Türk Meclis üyelerinin; yeni kurulan Kıbrıs Hükümeti kadrolarında, Kıbrıs Türklerinin Anayasa’da öngörüldüğü biçiminde %70 Rum, %30 Türk oranında kamu hizmetine alınmadıkları” ve görüşülmekte olan vergi yasasının onaylanmasına itiraz etmeleri üzerine; ilk sürtüşmeler başlayacaktır. Kaynak: Sabahattin Egeli, 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Nasıl Yıkıldı, s. 23, Kastaş Yayınları, İstanbul, 1991
Kıbrıs Türk halkının varlığını ve de 1960 Anayasası ile elde ettiği kazançlarını hazmedemeyen Rum liderliğinin tepkileri her geçen gün artarken 4 Ocak 1962’de ‘OXEN” salonunda bir konuşma yapan Makarios: “Anayasanın olumsuz yönlerine ya boyun eğeceğim , ya da devlet mekanizmasının çalışmasına mani olan ve ülkenin gelişmesini engelleyen bölümlerinin değiştirilmesini isteyeceğim” diyordu.
Yine kendi köyü Panaya’da yapmış olduğu konuşmada Makarios: “Helenizm’in ezeli ve ebedi düşmanı olan Türk ırkının bir parçasını teşkil eden küçük Türk toplumu bu adadan kovulmadıkça , EOKA kahramanlarının görevi asla sona ermeyecektir” diye konuşacaktı. Kaynak: Sabahattin Egeli, 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Nasıl Yıkıldı, s. 23, Kastaş Yayınları, İstanbul, 1991
Kıbrıs’ta her iki halkın birbirine karşı duyduğu güvensizlik bir asırlık geçmişe ve Rumların bitmek bilmeyen Enosis hedeflerine ve isteklerine dayanmaktadır.
1959 Zürih ve Londra Anlaşmaları temelinde kurulan 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti bu faktörlerin etkisi ile doğmuştu. Ancak 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Rumların Enosis hayalleri nedeniyle her iki halkın ilişkilerinde bir düzelme sağlamayacaktı!... YARIN DEVAM EDECEK