Bağdat Paktı Zirvesi nedeniyle Ankara’da bulunan İngiliz Dışişleri Bakanı Selwyn Lloyd’un 25 Ocak 1958 günü Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ile Ankara’da görüşmelerinin ardından ani olarak Vali Foot’u Ankara’ya çağırması üzerine Foot’un da 26 Ocak’ta Ankara’ya gitmesi ve de liderimiz Dr. Fazıl Küçük’ün de Ankara’da olması dolayısıyla bütün gözler Ankara’ya çevrilmişti...
İşte o günün gecesinde yayına hazırlanan Bozkurt Gazetesi’nin manşetinde “İngiltere ‘Taksim’i Kabul Etti” cümlesi yer alıyord…. Ertesi gün Bozkurt Gazetesi’nin bu başlıkla çıkacağı haberinin kısa sürede Lefkoşa’da duyulması üzerine gece yarısına doğru ellerindeki Türk bayraklarıyla yollara dökülen bir grup “Ya Taksim Ya Ölüm” sesleriyle Asma Altı, Atatürk Meydanı ve Girne Caddesinde sabahın erken saatlerine kadar gösterilerine devam etmişti… Gerçek şu ki İngiltere’nin ‘Taksim’i kabul etmesi Bozkurt Gazetesi’ne gelen telgrafın yanlış tercüme edilmesinden kaynaklanıyordu. Ancak ok yaydan fırlamıştı
27 Ocak günü ; Selimiye Camisi’ne yakın mesafede ; bu gün Turizm ve Çevre Bakanlığı olarak kullanılan binada öğrenim gören Lefkoşa Türk Erkek Lisesi öğrencileri derslerine girmiyordu!.. Kulaktan kulağa gelen haberler vardı, alel acele hazırlanan pankartlar vardı, o günde yaşanacaklar vardı.. Benim de hasbelkader aralarında olduğum kalabalık bir öğrenci grubu ellerindeki Türk Bayrakları ile “Ya Taksim Ya Ölüm” ve “Ya Ya Ya Şa Şa Şa Dr. Fazıl Küçük Çok Yaşa” sloganlarını taşıyan pankartlarla yürüyüşe geçerek Atatürk Meydanı’na giderek oradan da Girne Caddesi’nde yürüyüşünü sonlandırmayı hedefliyordu. Ancak Evkaf Binası önüne gelindiği zaman öğrenciler İngiliz askerlerinin ve güvenlik kuvvetlerinin saldırısına uğradılar.
Coplarla ve göz yaşartıcı bombalarla saldırıya uğrayan öğrenciler yılmadı ve yön değiştirerek İş Bankası’nın önünden yürüyüşe geçerek bugün ‘Oto Park’ olarak kullanılan o gündeki Viktorya Kız Lisesi önüne geldik . Viktorya Kız Lisesi ve Atatürk Kız Meslek Lisesi öğrencilerine yapılan çağrı üzerine kız öğrencilerin de katılımının ardından çok iyi niyetlerle bayram havası içinde “Ya Taksim Ya Ölüm” sloganlarıyla yeniden yürüyüşe geçen Kız-Erkek öğrenciler Atatürk Meydanı’na geldiklerinde kendilerini Polis Merkezi önünde bekleyen emniyet kuvvetleri, komandolar ve İngiliz askerleri ile karşı karşıya kalıyorlardı.
Girne Caddesi üzerinde yürüyerek Girne Kapısı’na gitmek isteyen öğrencilere engel olmak isteyen İngiliz askerlerine amaçlarını izah etmelerine rağmen; İngiliz Sömürge Yönetimi subayları megafonlarla öğrencileri dağılmaya çağırıyorlardı. Öğrencilerin dağılmaya niyetlerinin olmadığını gören İngiliz Subay’ın emri üzerine İngiliz askerleri önce göz yaşartıcı bomba atarken diğer yandan da öğrencileri coplamaya başlıyordu. Türk komandolar bir kenara çekilip beklemeye geçerken öğrenciler de ellerindeki pankartların sopaları ve çevreden topladıkları taşlarla İngiliz askerine karşı kendilerini müdafaa etmeye çalışıyorlardı.
O günde Lefkoşa semaları “Ya Taksim Ya Ölüm” sesleriyle inliyordu. İngiliz Sömürge Yönetimi askerleri zırhlılarıyla sokak aralarına barikatlar kurmaya başlarken diğer yandan da megafonlarla da öğrencileri dağılmaya çağrılıyordu. Göz yaşartıcı bomba ve silah sesleri üzerine halkımız, öğrenciler vuruluyor sesleri ile meydanlara koşmaya başlıyordu..
Sabah saat 10’da sirenler çalmaya başlar ve de sokağa çıkma yasağı konuluyordu. Yasalara göre Güvenlik Kuvvetlerinin ateş etme yetkisi vardı ama aldıran yoktu!..
İngiliz askerlerinin saldırılarına aldırmayan ve de bir şekilde Girne Kapısı’na kadar gitmeyi başaran bir grup öğrenci ve halkımıza orada Kıbrıs Türk’tür Partisi Genel Sekreteri Osman Örek, konuşma yapar ve sessizce dağılmalarını isterken bu sırada Girne Kapısı’nın burcuna tırmanan bir gencimiz Türk bayrağını burca dikmeyi başarır. Kalabalığın dağılmaya başladığı bir sırada İngiliz askerlerinin büyük boy bir Türk bayrağını öğrencilerden zorla almak istemesi üzerine orada yeniden çatışmalar başlar.
Diğer yandan Federasyon Başkanı Rauf R. Denktaş Atatürk Meydanı, Polis Merkezi ve Türk Bankası arasındaki kalabalığa konuşma yapmak için Polis duvarına çıkar ve de durumu Ankara’ya bildirdiğini, kalabalığın azimli ve kararlı tutumunun takdire şayan olduğunu belirterek halkın sessizce dağılmasını ister...
Rauf R. Denktaş’ın konuşmasını bitirdiği ve halkın dağılmaya başladığı bir anda üzerinde otomatik bir silah bulunan askeri bir cipin, Girne Kapısı yönünden Atatürk Meydanına hızla gelerek kalabalığın arasına girmesi üzerine 4 vatandaşımız yaralanırken Mehmet Ahmet Bondigo (20) hemen orada şehit oluyor ve benim de hemen yanımda olan Meriç (Mora) köyünden Şerife Mehmet ağır yaralanır ve kaldırıldığı özel bir hastanede şehit oluyordu. O anı hala daha dün gibi hatırlıyorum…
Bu gelişmelerin ardından İngiliz askerlerinin bir kısmı polis avlusuna çekilmekle birlikte göz yaşartıcı bomba atmaya devam ediyorlardı. Taşlar, şişeler ve göz yaşartıcı bombalar havada uçuşurken İngiliz askerilerine ait olan ve Polis Merkezi önünde bulunan 3 araç ateşe verilip yakılmıştı. Bu arada açılan ateş sonucu yaralananlar olurken diğer yanda Girne Kapısı’nda İnönü Meydanı ile Tekke Bahçesi arasında faaliyet gösteren Rumlara ait Ford Garajı yakılıyordu…
Ayni gün İngiliz askerlerinin Türklere karşı giriştikleri düşmanca davranışları protesto etmek üzere Federasyon Başkanı Rauf R. Denktaş ile Kıbrıs Türk’tür Partisi ileri gelenleri Vali vekili Sinclair ile görüşerek Taksim lehinde yapılan gösterileri anlayışla karşılamalarını istiyordu.…. DEVAM EDECEK